![]() |
26 Ekim, 2023
GAZİ KEMAL ATATÜRK’E BORCUMUZ VARDIR
GAZİ KEMAL ATATÜRK’E BORCUMUZ VARDIR
25 Ekim, 2023
BİR ULUSTUR ATATÜRK
BİR ULUSTUR ATATÜRK
/bilirim sensiz esmez bu rüzgâr
bu bayrak sensiz yükselmez/
yurdumun her karışında
her doğuşunda güneşin
bilirim vardır senin izin
sen bizsin biz atatürk
ne zaman söylesem ismini
özgürlük gibi yurttaşlık gibi
binlerce sevinç sarar içimi
bir bakarım sen gelmişin
ekmeksiz susuz olabiliriz belki
ne mümkün devrimlerin olmadan
çizmelerin gelir aklıma
rahat uyumayız atam
göklere yolumuz vardır
ilkelerini korumaksa
gözlerindeki ışık
alev olur taşarız atam
devrimleri yaşatırız yaşarız
hüznümüz hasretindendir
eserinle çağları aşarız
çünkü biliriz
sen bizsin biz atatürk
bir ulustur atatürk
TAHİR SAKMAN
24 Ekim, 2023
BU TOPRAĞIN ÇOCUĞU
BU TOPRAĞIN ÇOCUĞU
bu topraklarda çalınır sazım
bu topraklarda söylenir türküm
ben bu toprakların çocuğuyum
on bin yıldır açık gözüm
çatalhöyük’te
bazen hititliyim
bazen doğu romalı lidyalı
ama hep konyalı
bizans’ta çocukluğum geçti
selçuklu’da gençliğim
stepler gibi hırçın
kartallar gibi özgür
türkmen kocaları gibi vakur
hayat veren bana
bu topraklardır
iskender’e yol veren bu toprak
eflâtun’a inanç verdi
mevlâna’ya aşk
şems’i bastı bağrına
geçittir bu topraklar
dünden yarına
osmanlı’ya sancak verdi konya
osmanlı’ya dar geldi dünya
osmanlı’da yaşlandım yoruldum
yedi düvelden yedi kurşun
vuruldum
şehitlerle doğdum yeniden
kızıl hafızlar’dan
mustafa kemal benim
cumhuriyet kurdum
çatalhöyüklü hititli doğu romalı
kırk bohçayım kırk yamalı
peki ben neyim
ben cumhuriyet nesliyim
dokuz oğuzlar’dan boyum
türk oğlu türk’tür soyum
ama önce de sonra da
bu toprakların çocuğuyum
Tahir SAKMAN
23 Ekim, 2023
BALO
![]() |
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir Konya ziyaretinde eşi Latife Hanım ve babalığı Hüseyin Ağa ile birlikte... |
BALO
Varlığımızı tescillediğimiz Cumhuriyetimizin ilk 100. yılını kutlayacağız… Yoksa kutlamayacağız
mı deseydim?
Bizleri padişaha kul,
köle, tebaa olmaktan çıkaran ve bizleri özgür ve eşit bireyler haline getiren,
bizleri vatandaş yapan Cumhuriyetimizi böyle mi kutlayacağız?
Bu Cumhuriyet bizim
Cumhuriyetimiz… Ne sivil toplum kuruluşlarından bir ses var, ne de Cumhuriyetin
bütün nimetlerinden yararlanarak devletin üst kademelerinde yer alan insanlarımızdan
hatta partilerden tık yok…
Hele CHP kendi
derdine düşmüş… Atatürk’ün partisinin düştüğü duruma bakıyorum içim sızlıyor; sanki
tek görevleri iktidarın, iktidarını sağlamlaştırmak… Coşku yok, kelimeler klişe,
ötesi nanay…
Atatürkçü sivil toplum
kuruluşları… Allah için haklarını yemeyelim şimdi balo düzenliyorlar…
Baloya itirazım yok,
500 lirası olan gidebilir, ona da sözüm yok ama…
Şehrimizde bütün bir
yıl, bir tek olsun bir konferans düzenleyip gençlerimize Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i
anlatmak aklınıza gelmedi mi?
Balo önemli… Atatürk’ü
gençlerimize, insanımıza baloda mı anlatmayı düşündünüz?
Oysa bu şehir, Yüce
Atatürk’ü her gelişinde bağrına basmıştır. Ulu Önder’in en çok ziyaret ettiği
şehirlerden olması, Millî Mücadele’de sırtını dayadığı şehirlerden biri olması,
en çok şehit veren illerin başında gelmesi, bizim daha büyük bir coşkuyla
kutlamamızı gerektirmiyor mu?
Türk’ün adı bile
unutulmuşken, Türk horlanırken onu yeniden ayağa kaldıran ve Türk ismiyle
devlet kuran Atatürk’ü, Konyalılar elbette daha çok sahiplenecektir; aile
lakabının bile “Konyarlar” olması, köklerinin bu topraklarda olması hatta kendine
babalık seçtiği insanın bile Konyalı olması bize çok şey anlatmalı… ama nasıl
anlatmalı, baloyla mı?
Filistin bahanesiyle
hilafet çağrıları yapılırken, gazeteler, TV’ler, konferanslar vs. etkinliklerle
Cumhuriyet’e saldırıların arttığı bir dönemde… Cumhuriyet’in kazanımlarının
tartışıldığı bir dönemde, Atatürk devrimlerinin arkasında kim duracak?
Bu Cumhuriyet, bizim
Cumhuriyet’imizdir; yedi düvelle anladığı dilden konuşup tüm emperyal hevesleri
boğazlarına tıktığımız Cumhuriyet’tir. Bu Cumhuriyet; Türk Ulusunun dünyaya bağımsızlığını
haykırdığı Cumhuriyet’tir…
Cumhuriyet’i bize
armağan eden Ulu Önderimiz Yüce Atatürk’e ve silah arkadaşlarına, Cumhuriyet’i
ilan eden o ilk Meclis’e minnet ifadelerimizin sınırı yoktur. Bu ilk 100 yılımız…
yüzüncü 100 yılımızı da kutlayacağımızdan asla şüphemiz yoktur; çünkü Atatürk
ilke ve inkılapları rehberimizdir, ışığımızdır…
TAHİR SAKMAN
21 Ekim, 2023
ACI BİRİKTİRMEK
ACI BİRİKTİRMEK
Herkes; herkesi yanlış anlamayı adet haline getirmiş
sanki… herkes; herkesi klişelerin, sloganların arkasında arıyor; “bir de
buradan baksam mı acaba” diye kuşku duymayı kimse kendine yediremiyor…
Yanlışlıklar da burada başlıyor…
Filistin halkının çektiği karşısında… Bendenizin
dedesi 1. Dünya Harbi’nde Suriye cephesinde askerdir. Gündüz İngilizlerle gece
Araplarla savaşırlar. Savaş kaybedilir, ordu dağılır. Dedem Konya’ya güç bela
ulaştığında hastadır ve ayağındaki postal kaynamıştır, keserek çıkarırlar. Kırk
gün yaşar… Babam bu nedenle şehit sayıldığını söylerdi, rahmet olsun…
Dedemi ve daha nicelerini gece baskınlarıyla sırtımızdan
hançerleyen, şehit edenlere karşı elbette içimizde taşıdığımız bir acı
vardır ama… Filistin’de, İngiliz üniforması giyip Türk askerini şehit edenlere karşı da…
Ama bu acılar okul, hastane demeyip bomba yağdıranlara
karşı da içimizde bir acı oluşmasını engellememeli… Bu bir insanlık dramıdır; çocuk
hastanesine bomba yağdıracak kadar gözü dönmüşlerle -geçmişimizde yaşananlara bakıp-
aynı safta olmamız mümkün değildir.
El Halil’de çocuk taşları görmüştüm; ellerinde
oyuncak olması gereken çocuklar ellerinde taşlarla vatanlarını savunuyorlardı.
Elbette Filistin’e asker göndermeyeceğiz ama zalime karşı da içimizde bir şeyler birikmesin mi? İnsani yanımızı yok mu sayacağız?
Filistin’e baktıkça Ulu Önderimiz Atatürk’ün
değerini bir kez daha anlıyorum ve Cumhuriyetimizin 100. yılında, bir kez daha Yüce
Atatürk’ün manevi şahsiyetine binlerce kez şükranlarımı sunuyorum.
TAHİR SAKMAN
19 Ekim, 2023
AĞIRDAN HAFİFLER
AĞIRDAN HAFİFLER
-Bombalanan hastanede yaşamları çalınan Filistinli
çocuk yüreklerin anısına-
ağır susmalarımız var bizim
kuytu kelimelerin hıncında
şafaklar can korkusudur
gökyüzünde çocuk şarkılar
ağır susmalarımız var bizim
mermi işlemez balonlarımıza
tutsaktır oyunlarımız kan revan
kaçımız kaç yaşı görmeden
ağır susmalarımız var bizim
kelimelere yetmez gücümüz
emperyal oyunların ebesi yok
kiminiz sağır kiminiz kör
ağır susmalarımız var bizim
sustukça tokattan beter
bir diyemediniz kahpe geceye
yeter ulan yeter
ağır susmalarımız var bizim
kıyametten öteye hesaplar
iki yüzlü bıçaklar -insan hakları, yaşam hakkı, hak,
hukuk, guguk, cart, curt-
bağrımızda gül açıyor misketler
ağır susmalar
ağır insanlık
ağır susmalar
hepinize yeter susmalarımız
çocuk yüreğimiz size de yeter
TAHİR SAKMAN
14 Ekim, 2023
İNSANDIR YAPAR
İNSANDIR YAPAR
birçok şeyi anlayamadım
şu kısa ömrümde
sömürüyü yalanı talanı
bir de savaşı
insanın insana kastını
sığabilirdi oysa
ömrümüze bir çiçeğin kokusu
anlam doluydu görene
hayatın rengi dokusu
karanlığa kaydı gözlerimiz
yıldız dolu düşleri göremedik
yeşertmek varken
umutları soldurduk
cehenneme çevirip dünyayı
dualara cennet doldurduk
artık şüphem kalmadı
yaparsa insan yapar
ve silinmez izleri
üzgünüm dostlar
anlayamadım sizleri
TAHİR SAKMAN
12 Ekim, 2023
İNSANLIK AĞARMAZ
İNSANLIK AĞARMAZ
-filistinli
çocuklara-
el aksa
ağarır gün ağarmaz
harem’de
sabah yoktur
filistin
sürgündür kendine
ve
çocuklar ebabil kuşları
yürekleri
büyük
taşları
daha da büyük
ağır mı
ağır yüreğimde
batı
şeria’da el halil’de gazze’de
çocuk
taşlar duadır / gökyüzünde
duvarların
ardında saklı
insanlık
kan revan
utançtır
esarettir umutlar yasaklı
filistinli
yaşamak keskin bir bıçak
ağır
müslümanlar ağır uykularda
oysa
güvercindir çocuklar uyumaz
özgürlük
türküsüdür yalın ayak
hasretle
titreşen derin sularda
kubbet-üs
sahra ağarır
insanlık
ağarmaz
muallak
taşı gibi duygular ayakta
bir mermi
ilişir gözüme
adresi
belli değil
bir silah
patlar
insanlık
öldü mü ne
ezanlar
ağarır gün ağarmaz
özgürlüktür
barıştır yükselir yücelerde
filistinli
çocukların erişeceği yerde
TAHİR SAKMAN
11 Ekim, 2023
KAZANAN
KAZANAN
kazananı var savaşın
mermiler bombalar
tankçılar tüfekçiler
ve zafer nidaları atan
cehaletten yığınları ateşleyen
ikbaline tapan siyasiler
elbet kazanırsınız
canları/ paraları yığarak üst üste
/çevirin dünyayı cehenneme
nah gidersiniz cennete/
TAHİR
SAKMAN
09 Ekim, 2023
Mazhar Sakman'dan "Aşamadım Bergama'nın belinden/ Kahve içerken fincan kaydı elimden..."
Mazhar Sakman'dan "Aşamadım Bergama'nın belinden/ Kahve içerken fincan kaydı elimden..."
02 Ekim, 2023
20. ULUSLARARASI KONYA MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ ÜZERİNE NOTLAR
20. ULUSLARARASI KONYA
MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ ÜZERİNE NOTLAR
· Bu yıl 20.’si yapılan festival
beklentilerin çok gerisinde kaldı. Oysa bunca yılın tecrübesi daha iyi bir
organizasyon ve programla kendini gösterebilirdi. Büyük beklentilerle
meydanlara koşan insanlar hayal kırıklığı yaşadılar.
· Festivalin açılışında 250 semazenin
Vuslat Yürüyüşü’nde tevhit kelimesini söyleyerek yürümesi, başka bir tarikat
tarafından yapılmış olsa yanlış algılara sebebiyet verebilirdi; ancak Mevleviliğe
genel olarak hâkim olan dini anlayışın siyasetten uzak durması, toplum
tarafından bilindiğinden, bunu önlemiştir.
· 250 semazenin birlikte bir selamlık
da olsa sema yapması güzel görüntülere sahne oldu ama akıllarımıza “ne kadar
çok semazen sema yaparsa o kadar çok Mevlevi mi olunuyor” sorularını da
beraberinde getirdi. “Yüzyılların mütevazı öğretisi, kendini gösterişe ve
ihtişama mı” kaptırıyor diye düşünürken gelenekte yer alan Garipler Semaı’nı
hüzünle hatırlamaktan da kendimizi alamadık. Ayrıca iki adım ötede “Mevlâna
şekeri” adı altında ticaret yapılması da hüznümüzü katladı.
· Festival programını halka açık ve
meydanlarda yapmak fikri güzeldi ancak sadece açılış töreninde protokol için tribün
yapılmasının dışında halkın nereye oturacağı 4. gün akla gelebildi ki o da sadece
Kılıçarslan Meydanı’nda ve çok yetersizdi, insanlar ayakta izlemeye çalışırken
birçok insanın da geri dönmesine neden oldu. Programlara ilk günün dışında
protokol katılımının olmaması sanırım bu durumu ortaya çıkarırken; genel
anlamda da bu tür organizasyonlarda halka ve protokole olan bakış açımızı da
anlatır gibiydi. İnsanların sosyal ihtiyaçlarının hiç düşünülmemesi de çok
garipsendi.
· Geleneksel olarak gösteri mahiyetinde de olsa -ki zikir ayinleri her türlü gösterişten uzak olmalıdır- öğretilerin uluorta meydanlarda abartılı olarak yapılması ayinlerin özünden uzaklaşmasını da beraberinde getirir. Tarikat geleneklerinde yer alan mütevazılık kavramlarının, ihlas kavramlarının yerini meydanlarda gösteriye bırakması üzücüydü. Sahnede ayin yapılırken kimi insanların çekirdek çitleyerek, ekmek arası yiyerek, sigara içerek hatta üzülerek söylüyorum; uygunsuz kelimelerle konuşarak izlemesi hiç de hoş olmayacak durumlardı. Gelenekte yer alan kendini saklama, gizleme gibi kavramlar yerini meydanlarda; gurur, kibir gibi ve bütün tarikatların benliği yok etme amaçlarının günümüzde tam tersiyle yer değiştirdiğini de ilan eder gibiydi.
· Adından anlaşılacağı gibi Mistik Müzik Festivali, farklı inanışların müziğini 20 yıldır şehrimize taşıyarak çeşitlilik oluşturmuş, Konya bu çok renklilikle, Mevlevi hoşgörüsüyle bütünleşmişken, bu yıl yapılan programlar bu çeşitliliğe gölge düşürmüş tek sesli bir koroya dönüşmüştür. Farklı mistik müzikleri dinleme imkânı olmamıştır. Ayrıca tarikat ve cemaatlerin; vakıf, dernek adı altında aleni ayin yapması da mistik de olsa bir müzik festivalinde yer alması öğretileri örselemiştir.
· Programda yer alan semah ve sema
toplulukları görsel olarak da bir ziyafet sunarken gerek Bektaşi ezgileri ve
gerekse Mevlevi müziği insanları oldukça etkilemiştir. Bu iki topluluk
dışındaki; gösteri mahiyetinde de olsa tarikat ayinleri pek çok insan
tarafından hoş karşılanmamış, festival felsefesiyle bağdaştırılamamıştır.
· Belki de ekonomik nedenlerle olsa gerek, yurt dışı katılımı belli bir seviyeyi yakalayamamıştır. Kendini “Moritanyalı Türk” olarak tanımlayan ve gerçekten kendini kanıtlamış bir sanatçı olan “Abdullah Kaymak”, çok başarılı geçen konserinde coşku üst seviyelere tırmanırken mistik müzik anlayışımızın Kuzey Afrika ve Arap ülkeleriyle olan farkını da ortaya koymuştur. Bizim tekke müziğimizde özellikle Mevlevi geleneğinde daha meditatif bir yol izlenirken, bu konserde yabancı izleyiciler müziğin ritmine kendilerini kaptırarak hiç de alışık olmadığımız dans gösterilerine sahne olmuştur.
· Kültür Bakanlığı ekiplerinin çok olması da dikkatten kaçmamış ancak bazı ekiplerdeki solistlerin sahne performansları vasatın altında kalmıştır. Bazı programlarda okunan irfani türkülerin ardından okunan hareketli türkülerin, mistik müzikle olan alakasını da sorgulatmıştır.
· Türk Dünyası’nda büyük önemi olan Ganire Paşayeva’nın sır olduğu gün; bırakın konser iptal etmeyi veya program yavaşlatmayı, en azından sanatçılarımız yakalarına siyah bir kurdele takarak merhumun anısına saygı gösterebilirlerdi.
· Festivalin kapanışında coşkulu bir izleyici karşısında sahne alan Yılmaz Erdoğan’ın Sine-i Şiir dinletisinin sahnedeki yazımında bile imla hatası olması, Bakanlığın adının yazıldığı bir festivalde yeterli özenin gösterilmediği izlenimini bırakmıştır. Yılmaz Erdoğan oyuncu olmanın verdiği tecrübeyle sahnede başarılı bir performans göstermiş ancak Mevlâna’dan sadece bir şiir okumuştur. Mistik bir festivalde daha çok mistik şiir okumasını beklemiştik.
· Dernek, vakıf adı altındaki tarikat
yapılanmalarının / cemaatlerin gelecek yıllarda da katılımı sürecek midir? Keza
Urfa Sıra Gecesi benzeri folklorik değerler taşıyan gelenekler; Çayda Çıra,
Konya Barana Gecesi, Bursa Kılıç Kalkan Ekibi, Ankara Seğmenleri gibi benzeri
ekipler de katılacak mıdır soruları kamuoyu tarafından sorulmaktadır.
· Festivalin genel bir değerlendirmesini yapacak olursak; bu yıl ekonominin ön plana çıktığı açıkça görülmüştür. Bizi asıl üzen; festival felsefesinin her yıl geriye itilerek çok sesliliğin terk edilmesidir. Önceki yıllarda yapılan festivalin renklerinden eser kalmamış gibidir. Belli bir dini anlayışı ön plana çıkarmanın gayreti gözlerden kaçmamış diğer programlar araya sıkıştırılmış izlenimi uyandırmıştır.
· Sonuç olarak her ne olursa olsun;
Mistik Müzik Festivali Konya’ya mal olmuş şehrimizdeki en önemli etkinlikler
arasındaki yerini uluslararası boyutta sağlamlaştırmıştır. Bunun örselenmesine,
amacının dışına sapmasına en başta Konya halkı izin vermeyecektir,
vermemelidir.
TAHİR SAKMAN
29 Eylül, 2023
GANİRE PAŞAYEVA’NIN ARDINDAN
2018 yılından bir hatıra; Türk Dünyası Bacıbey Festivali'nde dönemin Belediye Başkanı Fatma Toru'yla birlikte... |
GANİRE PAŞAYEVA’NIN ARDINDAN
TÜRK’ÜN KIZI
Türk'ün kızı Türk'ün
kızı
Türk'ün parlak bir
yıldızı
Uçmağa varmış Ganire
Yokluğundur büyük
sızı
Ötmez oldu bülbülleri
Açmaz oldu al gülleri
Rahmet olsun Paşayeva
Yasla doldu Türk
illeri
Göğümüzde bir söz
kaldı
Hayalin gitse de töz
kaldı
Ah Ganire Paşayeva
Turan şimdi öksüz
kaldı
TAHİR SAKMAN
Dün akşam Konya Mistik Müzik Festivali’nde “İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu” sahne aldı. Türk Dünyası’nda önemli bir şahsiyet olan Ganire Paşayeva için en azından sanatçılar yakalarına siyah bir kurdele takabilirlerdi. Anısına saygı gösterilebilirdi ama olmadı… Sana neler oluyor Konya?
2018 yılında Meram Belediyesi’nde
Konevi Kültür Merkezi Sanat Yönetmeni olarak çalıştığım dönemlerde "Türk Dünyası Bacıbey Festivali" düzenlemiştik.
Türk Dünyası Bacıbey
Festivali’ne davet üzerine kırmayıp gelmişti. Sıcak, cana yakın kişiliğiyle
tanıştığı herkesin gönlünü bir çırpıda kazanan dost canlısı, Türk canlısı bir
candı… Türk kültürü için didinen, Azerbaycan Milli Meclisi’nde bağımsız milletvekili
olarak özellikle kültürel faaliyetlerde ve Türk harsının korunması için verdiği
emeklerle Türk dünyasında çok sevildi.
Ganire Paşayeva Meram Belediyesporlu sporculara ödül verirken... |
Türk Dünyası Bacıbey Festivali'nde sahne alan ve Bayan Paşayeva'nın isteği olan Ala Göz şarkısını seslendiren Özbek Sanatçı Shahruza Allanazarova... |
Turan illerinde çok
sayılan ve sevilen, Avrupa Konseyi’nde Türkiye’nin tezlerini Türk’üm diyerek savunan
Ganire Paşayeva’ya rahmet dilerken, 2015 yılında Ankara’da yayımlanan “Aşk
Başka” isimli şiir kitabında yer alan “Turan” isimli uzun şiirinden bir bölümünü
yayımlıyorum:
En güzeli, biz kardeşiz,
Biz ki Turanlı
Türkleriz!
Bunu bize onlar dedi
Yiğidimiz o Alp dedi
Hüseyinzade Ali Bey
Bunu bize Gaspıralı,
Bunu bize Gökalp dedi…
Atatürk gibi bir ata;
Haydar gibi deha dedi…
GANİRE PAŞAYEVA
TAHİR SAKMAN
28 Eylül, 2023
MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ ÜZERİNE
MİSTİK MÜZİK
FESTİVALİ ÜZERİNE
Sonunda bunu da
kendimize benzettik…
Dünyanın sayılı festivalleri
arasında gösterilen Uluslararası Konya Mistik Müzik Festival’i gerçek kimliğini
terk ederken üzülmek de bizim gibi tescilli Don Kişot’lara kalıyor galiba…
Son birkaç yıldır eski
kimliğinden oldukça uzak programlar yapılırken, bu yıl kendi ismiyle bile
çelişen programlar gerçekleştiriliyor. Organizasyon ise ayrı bir âlem… Açılış
programı haricindeki programlara protokolün katılmaması nedeniyle olsa gerek “izleyiciler
için sandalye koymak” fikri festivalin dördüncü günü akıllarına gelse de yetersiz
sandalye nedeniyle insanlar ayakta izlemek zorunda kalıyorlar.
Tarikatların; dernek,
vakıf adı altında bir takım şeyh ünvanlı kişilerin idaresi altında halka açık
olarak ayin yapmaları da bana göre çok doğru değildi: Her şey kendi kulvarında,
mekânında değerlidir; atın önüne et, aslanın önüne ot koyarsanız ikisini de
öldürürsünüz. Tasavvuf gibi yüzyılların imbiğinden geçip gelen bir öğretiyi, uluorta
meydanlara taşımak bana göre öğretiyi örselemekten öteye geçmez.
Bu gösterilerden; Nevşehir
Hacı Bektaş Semah Topluluğu ile Konya Güzel Sanatlar Müdürlüğü Sema Topluluğu’nu
ayrı tutuyorum; çünkü bu iki grubun gösterilerinde estetik ve müzik daima ön
plana çıkmıştır. Bugüne kadar izlediğim programların içinde en etkileyici olanı
da gerek görsel ve gerekse zengin müzik içeriği açısından Semah programı ile
250 semazenin göğe kanat açar gibi tennurelerini açması olduğunu da şahsım
adına söyleyebilirim.
Bazı programların
mistik müzikle hiç alakasının olmaması ise ayrıca dikkat çekiciydi. Müzikal
kültür zenginliği tartışmasız olarak kabul edilen Şanlıurfa’nın Sıra Gecesi
oldukça ilgi gördü ve dinleyenler Urfa türkülerinin nağmeleriyle coştular ancak
festivalin ismiyle bağdaştırmak oldukça güçtü.
Urfa Sıra Gecesi
yapılabiliyorsa Konya Barana Gecesi de yapılmalıdır, bunu ev sahibi olarak
yapmak bize yakışacaktır diye düşünüyorum.
Festivalin geneline
baktığımız zaman bu yıl Kültür Bakanlığı ekiplerinin başı çektiğini görüyoruz. Birkaç
yabancı grup dışında festivale yurt dışından katılım oldukça azdı ve onlar da
farklı bir renk oluşturamadılar. Halka açık meydanlarda konserler vermek fikri
elbette çok güzeldi; ancak insanlara en basitinden bir sandalye bile vermemek
ve sosyal ihtiyaçlarını düşünmemek festivale eksi olarak yazıldı.
Uluslararası Konya
Mistik Müzik Festivali olan ismi bile bu yıl Mistik Müzik Festivali olarak
geçiyor oysa bu yıl 20.’si yapılmıyor muydu?
Özet olarak söylemek
gerekirse bu yıl festival; geçtiğimiz yılların çok gerisinde ve sönük olarak
geçiyor. Umarım önümüzdeki yıllarda festivalin özüne uygun programlar yapma
konusunda daha titiz davranılır. Farklı kültürlerin, farklı inanışların ve
coğrafyaların müziğinden vazgeçilmiş görüntüsünden festivalin amacının değiştirildiği
anlamlarını çıkarmak da mümkün.
Konya bunu hak
etmiyor diyeceğim ama…
Galiba bu sessizliğimiz
bunu çoktan hak ediyor…
TAHİR SAKMAN
24 Eylül, 2023
20. KONYA MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ
20. KONYA MİSTİK MÜZİK
FESTİVALİ
Dünyanın sayılı
festivalleri arasında gösterilen Konya Mistik Müzik Festivali dün 250 semazenin
tevhit söyleyerek Alâaddin’den, Mevlâna Meydanı’na Vuslat yürüyüşüyle başladı.
Meydanda sahne alan Halvetî-Cerrâhî Devrânı Türk Tasavvuf Mûsîkîsî ve
Folklorünü Araştırma ve Yaşatma Vakfı, Ahmet Özhan idaresinde Cerrahi
tarikatının zikir ayinini yaptılar. Daha sonra 250 semazen, sembolik olarak bir
selamlık bir sema yaptılar.
Akşam bölümünde ise
Nevşehir Hacı Bektaş Semah Topluluğu sahne alarak Alevi-Bektaşi deyişleri
eşliğinde semah programını gerçekleştirdiler.
Programlara Konya’nın
ilgisi yoğundu. 250 semazenin göğe kanat açar gibi tennurelerini açmaları
muhteşem manzaralara sahne oldu. Halveti Cerrahi Vakfı’nın zikir programında da
zaman zaman konsantrasyonun yükseldiği anlara şahit oldu izleyenler. Semah
programında ise Anadolu’nun bağrından adeta fışkıran ezgilere kanat oldu canlar
ve Konya semalarına, semahlarla gökyüzünde nurdan izler bıraktılar.
Akşam bölümündeki
programın sadece 15 dakika geç başlaması elbette sevindiriciydi ama oturacak
bir sandalye bile olmaması çok insanın dönmesine neden oldu. Bu yıl havaların
da güzel olması, programların açık havada yapılmasına imkân sağlıyor ancak alana
birkaç yüz olsun sandalye konulamaz mıydı soruları aklımıza geliyor ister
istemez…
Geçtiğimiz yıllarda
festivalde çok renklilik hakîmdi, sonraları bu terk edildi. O kadar çok farklı
dinlere ait grupları dinlemiştik ki çok şanslıymışız. Geçtiğimiz yılların
birinde Tibet’ten bir ekip gelmiş, Budist bir ayin gerçekleştirmişti. Bazı
çevreler bunu çok eleştirmiş; “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” olarak
değerlendirmişlerdi. Bu yıl da, son yıllarda olduğu gibi İslam ülkelerinden
gelen topluluklar sahne alacak.
Ayrı bir coşku katan
İran, Hindistan gibi ülkelerin müziklerini dinleyemeyecek olsak da programların
tamamını izlemeyi planlıyorum, ayrıca sizi de bekleriz ama portatif
sandalyenizi getirmeniz şartıyla…
TAHİR SAKMAN
18 Eylül, 2023
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)