YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

31 Mayıs, 2023

BİR ZAMANLAR


 

Bir zamanlar…
 
Sık duyarız yaşlılarımızdan, hiç de sevmem ama sanırım kullanma vaktimiz geliyor… Bir zamanlar ben, bir zamanlar şöyle, bir zamanlar böyle…
 
/Dün mü yok gibiydin bugün silindin
Lafı boğazımı tıkıyor kemik/
 
Demiştim bir zamanlar, bir şiirimde…                                        
 
Yükseklerde uçtuğumuz zamanlar mı desem yoksa yüreğimizin sesini dinlediğimiz zamanlar mı?
 
Ve bir zamanlar bendeniz…
 
Zafer’de…


Kartallar yüksek mi uçardı?
 
TAHİR SAKMAN




 

30 Mayıs, 2023

PULA KUL DEĞİLİZ

 


PULA KUL DEĞİLİZ

siz ırmakları içseniz doymazsınız
bizim gözümüz yapraktaki çiy tanesinde
binbir özenle damlasını bekleyerek günlerce
ana sütü gibi biz
başaktaki emeğin terini içeriz
hak ettiğimiz sürece
 
yaşama saygı duyarız/ eğiliriz önünde
pula kul değiliz
kula kul olanlarla da işimiz yok
sömürmeyiz insanı
yandaşlıksa/ haktan yana yandaşız
ve biz bayım biz/ yani hepimiz
yunus gibiyiz kin gütmeyiz
kardeşiz yedi cihana
 
toprak herkesindir deriz
varsa eğer dünyada
bir mezar yeridir yerimiz
 
bahar dalında koşan kelebek
sevgiyle ısıtan bir güneş
ve nasırlı ellerde tüten ekmek
tüm canlar mutlu olsun isteriz
düşünürüz/ hem de çok/ siz dahil bayım
yeryüzü canların yüzü oluncaya dek
 
TAHİR SAKMAN


22 Mayıs, 2023

ZAMAN TAMİRCİSİ


Güncel siyasetten o kadar bıkmışım ki… Yalanlar, iftiralar… Gözlere, sözlere yansıyan sevgisizlik...

 
Merhum babam “Mesleğine hor bakan adam iyi olmaz” derdi…
 
Mesleğimize hor bakmadık; uzun yıllar ekmek paramızı göz nuru dökerek kazandık. Merhum Şemsi Yastıman’ın, Türbe Caddesi'ndeki iş yerimde, babamla sohbet esnasında bana dönerek “Hem zanaatkâr hem sanatkâr” diyerek beni onurlandırdığı gibi, yıllarımızı hem zanaatkâr hem sanatkâr olarak geçirmeye çalıştık… Dükkânda hem şiir söyledik hem zaman tamir ettik; asla kötü zamanlar satmadık… alışverişimiz hep iyi zamanlar üzerineydi, zaman; henüz puşt olmamıştı… Zamana ayar verebiliyorduk…
 
Sonra krizler çıktı, saatler “kaldır at”a dönüşünce… zaman ucuzladı; zanaat ve zanaatkâr erozyona uğradı. Buna bir de “burnumuza giden yil”leri, başımızdaki kavak yellerini eklerseniz…
 
2002 yılındaki krizden sonra dayanma gücümüz de kalmayınca, 2003 yılında baba mesleği olan saatçi dükkânımı kapatmak zorunda kalmıştım. Başka işlere daldık dünyalık kazanmak için ama “dikiş tutturamadık” dersem doğru olacak…  Edebiyat, kültür, sanat işleri de anlık akçelerden öteye gidemedi… Kafe, kitapçılık, gazetecilik sonra Konevi Kültür Merkezi’nde sanat yönetmenliği… Son dört yıldır da dağarcığımızda ne varsa paylaşmaya çalışıyorum; geleceğe not düşmek adına ama artık yeniden çalışmam gerekiyor…
 
Neredeyse beş yıla dayanan bir kriz, elimizde avucumuzda ne varsa yutmaya başladı… Emekli maaşları malum… “Dükkân açayım” diyorum ama kiralar uçuk… Uygun bir dükkân bulabilirsem… Şimdilik dükkânı eve açtım, kendi saatlerimi tamir ediyor, güncel konulardan uzak durmaya çalışıyorum. 



20 yıl sonra yeniden baba mesleği… Gözlerim ne kadar izin verir bilmiyorum ama sanki mesleğe yeni başlamış gibi heyecanlıyım. 20 yıl sonra elime tornavida, çift almanın, gözüme lüp takmanın sevinci… ne kadar özlemişim zaman tamir etmeyi…


Tevkifiye Caddesi’ndeki çıraklık günlerimdeki gibi sabah erkenden dükkânı açıp kapı önünü sulayacağım… sonra bir koşu gidip, Mahkeme Hamamı'nın köşesindeki "Edecinin Ahmet" abiden nar gibi kızarmış sıcak pideyi, olmadı yağ somunu alıp, bol sadeyağ ile gömeceğim... Öğlen, katıkçı Necati abiden iki tane, soğan kabuğuyla pişmiş yumurta, biraz zeytinyağı, kocaman bir somun alıp paşa paşa, “paşa yemeği” yiyeceğim… Belki bir başka gün 100 gr tahinle 50 gr zeytini yine o kocaman somun ekmeğine katık edeceğim… haftalığımı alacağım cumartesi günü Kebapçı Şükrü’ye gidip, İsmail abinin yağlı ellerinden, kırıntılardan veya kebabın en yağlı yerinden kebap bile yiyebilirim ama illaki yağlar ellerimden akmalı… Bir başka gün Arapoğlu Makası’ndan fırında pişmiş kelle; Dedeler Hanı’nda eski boksörlerden Hakkı abinin lokantasından saç kavurma, çiftlik kebabı; İlyas ustadan az kuru, az pilav, çok ekmek; Mevsim Lokantası'ndan çoban kavurma; Hoşgör Lokantası'ndan ezmeli… Tamam, tamam;  bir gün sizi de götürürüm belki ama şimdilik biraz hayal kurun…  

 


 

Ama bu zaman başka zaman; ayarı bozulmuş, devranın çarkı tersine dönmüş…
 
Her neyse kendime bir mola verdim, çay demledim ve tezgâhı yeniden kurdum… Siyasetin bozuk çarklarını da düzeltebilir miyim? Umudum hâlâ diri ve taze…
 
Hep birlikte zamana ayar vermenin umuduyla…
 
TAHİR SAKMAN

19 Mayıs, 2023

AYNI GEMİDEYİZ ATAM


 

AYNI GEMİDEYİZ ATAM
 
I
bandırma yola çıktı bugün
vatan düşmana mı kalacak
gözleri çakmak çakmak
yüreğinde ateş
bir sevda ki samsun’da alev alacak
 
/atatürk’tür özgürlüğün adı
kim boğmak istediyse
yedi bu tokadı/
 

çıldırsa karadeniz
dalgalar kudursa
yıldızlardan pusulamız
yükümüz kutsaldan kutsal
yolumuz gökyüzü dolu
 
bandırma’da bir adam
milletinin neferi
gözlerinden ateş dökerek
yürüdüğü zaman
               peşinde bir vatan
güneşe dek yürüyecek
 
oy karadeniz
sen köpüklerini gelin başı gibi sun
bu millet
              karanlığın sesini yırtarak
haykırdı
             zamanın öncesinden
atam geliyor atam
 
/atatürk’tür özgürlüğün adı
kim boğmak istediyse
yedi bu tokadı/
 

samsun’da ilk adım
cihanı titretmiştir
ne şanlı çizmedir o
düşmanı o gün ezmiştir
 
 
samsun’da ilk adım
yer oynadı yerinden
sığmadı da cihana
ses verdi yüreğinden
 
bundan gayri tanımayız
ne padişahı ne mandayı
 
kimi kaçar zırhlıyla
kimi bağrında siper açar
yediden yetmişe halkıyla
çünkü o en büyük türk’tür
çünkü o atatürk’tür
 
analar bacılar kızlar
cepheden cepheye koştular
sağ olmadan vatan
                          ölmek haram
kanadı kırık tekersiz kağnılar
yetişemedi size rüzgârlar
 
kaderimize süngü taktık
kazma kürekten destanlarla
ülkümüzü yıldızlara çaktık
uçtuk süvarilerle izmir’e
biz o gün hepimiz
kordon’da dalgalanan bayraktık
 
aynı gemideyiz atam
milletin taktı rütbeyi
sanma fırtınalar dindi
türk’ün adı durdukça
devrimlerin sürecek
milyonlar sen şimdi
 
düşmanın hayının tepesine tepesine
en ücra köşesinden kopup gelen
vatanın taşıyla toprağıyla bineriz
çünkü biz atatürk’ün erleriyiz
 
/atatürk’tür özgürlüğün adı
kim boğmak istediyse
yedi bu tokadı/
 
TAHİR SAKMAN
 
 

 

18 Mayıs, 2023

AYNI GEMİDEYİZ ATAM



II

çıldırsa karadeniz
dalgalar kudursa
yıldızlardan pusulamız
yükümüz kutsaldan kutsal
yolumuz gökyüzü dolu
 
bandırma’da bir adam
milletinin neferi
gözlerinden ateş dökerek
yürüdüğü zaman
               peşinde bir vatan
güneşe dek yürüyecek
 
oy karadeniz
sen köpüklerini gelin başı gibi sun
bu millet
         karanlığın sesini yırtarak
haykırdı
             zamanın öncesinden
atam geliyor atam
 
/atatürk’tür özgürlüğün adı
kim boğmak istediyse
yedi bu tokadı/


TAHİR SAKMAN

17 Mayıs, 2023

AYNI






 Hatırlamanın / hatırlatmanın belki de tam sırası:


AYNI
 
aynı gökyüzünün çocuklarıyız
aynı toprağın aynı suyun
aynı ülkenin aynı şehrin mahallenin
pek çoğunuzla aynı sokakların tozunu yuttuk
çelik çomak oynarken kafamızı yardık
belimizi kırdık ince minare oynarken
üttük ütüldük
heyecanlarımız aynı ağlayışlarımız da
size farklı bize farklı esmez bu rüzgâr
bu bayrak hepimize aynı dalgalanır
farkındaysak insan olmanın
 
TAHİR SAKMAN




16 Mayıs, 2023

AYNI GEMİDEYİZ ATAM

 

104 yıl önce bugün; Ulu Önder Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, Türk Ulusunun kendi kaderini tayin hakkı için yola çıktı...




13 Mayıs, 2023

YÜZÜNCÜ YIL MARŞI


 

Atatürk önderimiz
Bir ulus yola çıktık
Alnımızın akıyla
Yüzüncü yıla çıktık
 
Vatan kurduk biz yoktan
Hem yakından uzaktan
Kurulan her tuzaktan
Bizler kol kola çıktık
 
Medeniyet ilkemiz
Yükseliyor ülkemiz
Vatan için tertemiz
Aşk dola dola çıktık
 
TAHİR SAKMAN

08 Mayıs, 2023

ŞİİR

 


Şiir okumanın tam sırası:

ŞİİR

haydi şiir okuyalım
karanlığa inat
içinde güneş olsun
sonra çiçek açsın çocuklar
sevdalar olsun
insana doğaya
özgür olsun umutlar
haydi şiir okuyalım
aydın olsun yarınlar

TAHİR SAKMAN

06 Mayıs, 2023

BAHARDILAR

  

Umudum sende çocuğum
Aydınlıktır yarınlar
Güneşin kucağında
Yok olur karanlıklar
 
Yeşerse de darağacı
Özgürlüktür tutkumuz
Sevgi barış türkümüz
Denizler dolu ufkumuz
 
Bahardı dikti başları
Yürüdüler sonsuza
Üç arkadaştılar
Yazıldılar yıldıza
 
Deniz Yusuf Hüseyin
Bir destandan kalanlar
Yarım kalmaz bu türkü
Nicesini çağırıyor analar
 
TAHİR SAKMAN
 

 

03 Mayıs, 2023

TÜRKÜLERİMİZ BIÇAKLANMASIN

Kadıköy'de istek bir türküyü çalmadığı gerekçesiyle canına kıyılan müzisyen Cihan Aymaz...

 

Yine bir cinayet ama yeni değil…

 
Aslında herkes biliyordu ve herkes gördü… göre göre…
 
“Kötü insanların türküleri yoktur” demiş o büyük usta Neşet Ertaş… ama dün Kadıköy’de türküler katledildi hem de daha önce nasıl katledildiyse… Hepimiz gördük, hepimiz biliyorduk; bu kadar eğitimli, eğitimsiz cahil yetiştirirseniz…
 
Bir sokak müzisyeni Cihan Aymaz, istek bir türküyü çalmadığı gerekçesiyle…
 
Türküler bir kez daha bıçaklandı dün Kadıköy’de… Bıçaklanan türkü değildi; anamızın ninnisiydi, yârimizin hasretiydi, acımızdı, kıvancımızdı, sevincimizdi, ülkemizdi, Anadolu’muzdu…
 
Yüreğiniz yanmadan… haydi şimdi söyleyebilirseniz bir türkü söyleyin:
 
İçinde lümpen bir kültür olmasın; barış olsun, sevgi olsun…
 
Ve lütfen artık son olsun; türkülerimiz bıçaklanmasın…
 
TAHİR SAKMAN