YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

30 Nisan, 2023

HAYATI SEVGİYLE BOYAMAK


 "Sanatçı olunmaz, sanatçı doğulur" sözünün canlı bir örneğidir; kız kardeşim Vesile Sakman Güzeloğlu...

İçinde yıllar yılı biriken fırtınaları şimdi tuvale dökmekle meşgul. Ailemizde müzisyenler, şairler vardı, şimdi de bağrından bir ressam çıkarmakla onurlanıyor.


Vesile, Ticaret Lisesi mezunudur tıpkı abim Vedat Sakman gibi o da ticaret okumuştur ama abim müziğin efsunlu dünyasında yürümeyi seçmiştir. Liseden sonra kendi branşında üniversite okuyan kız kardeşim de muhasebeci olarak bir müddet çalışmış sonra ev hanımlığını tercih etmişti ki...

Önce Konya Büyükşehir Belediyesi'nin KOMEK meslek edindirme kurslarının resim bölümüne gitmiş, içindeki o için için yanan alevi uyandırmayı başarmıştır. Kurslarda yeteneği ortaya çıkan kardeşim, önceleri kendi çapında eserler üretmeye devam etmiş, sonraları bu yetmemiştir; tüm sanatçılar gibi o da sanatın ve tabii ki hayatın kulvarında yürürken kendince yorumlar getirmeye başlamış ve bunun yetmediğini görerek, cesur bir kararla ilerleyen yaşına rağmen sınavlara girmiş ve Konya Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ni kazanarak kendini resme ve sanata adamanın kıvancını yaşamıştır.

Şimdilerde fakülteyi bitirmek için koşarken ortaya koyduğu eserlerle kendini kanıtlamayı başarmıştır. Tabii ki bu çok zorlu bir süreçtir; sanatın sonsuz kulvarı sürekli kendini yenilemeyi ve kendi sesini oluşturarak özgün eserler vermeyi gerektirir; kız kardeşim Vesile bunun bilincindedir ve sürekli kendini yenilemenin uğraşını vermektedir. Üniversitedeki hocalarının rehberliğinde ciddi bir eğitimden geçmiş ve onların övgülerine mazhar olmuştur.

Ailemizin çalkantılı yaşantısından, tüm kardeşler gibi o da nasibini almıştır. Belki de bu durum onun sanatını ortaya çıkarmasına ve yeni ufuklar açmasına en büyük etkendir. Kendi renklerini oluştururken, o dönemlerden kalan hatıraların benliğinden yansıması gibidir resimleri. "Hatıralar" ismini verdiği çalışması bunu apaçık göstermektedir.

Sarıyakup Caddesi'nde geçen ilk çocukluk döneminden kalan izleri başarılı bir şekilde yansıtmayı başarmıştır.

Babamın sazı, evdeki baş köşede olan döneminin en yaygın iletişim aracı olan radyo, evimizde hiç eksik olmayan Sille testisi, evimizin her duvarında kendisine yer bulan duvar saati... babamın ve bendenizin sanatın engin kulvarında yürürken saat tamirciliği yaparak hayatımızı  kazandığımızı da eklemeliyim.  Vedat abimin de mekanik saatleri tamir edecek seviyede  el becerisi vardır. Babamın sadece sanatçı yönü değil zanaatkâr yönü de bizlere geçmiştir.

Resimdeki halının, babaannem Vesile Hanım'dan (kız kardeşimin isminin kimden geldiğinini de bu vesileyle açıklamış oldum) kalan halının desenleri olduğu şeklinde bende çağrışımlar yaparken, piyanonun siyah beyaz tuşları hayatın dengesini, somut olanı soyut çizgilerle başarılı bir şekilde aktarıyor.

Bu arada belki de Konya'nın ilk piyanosunun babaannemin Akbaş Mahallesi'ndeki evinde çürüyüp gittiğini anımsadım.

Babam Mazhar Sakman, astsubaylığı döneminde bir arkadaşından aldığı piyanoyu babaanneme emanet eder, o merhum da "Evin içinde bu kamyonun ne işi var" diyerek dışarıya, çelenlerin altına koyar ve tabii ki çelenlerden sızan kar, yağmur piyanonun dağılmasına neden olur. Ben piyanoyu görmedim ama abim Vedat Sakman, piyanonun son parçalarıyla oynadığını anlatırdı.

100x100 ebatlarında akrilik bir çalışma olan Hatıralar'ın bendeki somut çağrışımları bunlar olurken elbetteki soyut bir dünyanın da kapılarını aralıyor:

Akrebi, yelkovanı olmayan saatle zamanı durdurmayı denemiş olmalı kardeşim... piyanonun siyah beyaz tuşları hayatın dengesini, eşyaların yerleşimi kaos içindeki düzeni yansıtımayı hayatın renkleriyle ortaya koymuş. İki sütun; yaşamla ölümü, aynı zamanda sütunlar kendimizi kapattığımız dünyayı hapishaneye benzetirken, sütunlarda yer alan sanatsal ögeler de çıkışın yollarını göstermiştir.

"Şiirin asıl manası şairin karnındadır" derler, resmin ne anlatmak istediği de ressamın karnında olmalıdır.



Sanat çok uzun bir yolculuk... Kızkardeşim Vesile de bunun farkında... bu uzun yolculuğunda kendisine yeni soluklar dilerken, Konya iklimi, bağrından yeni bir ressam çıkarıp onu sevgiyle  kucaklamanın haklı kıvancını yaşayacaktır.

Tuvalin boş kalmasın, renklerinle hayatı boyamaya devam et sevgili kardeşim... Tuvalin dünya gibi çiçekler açsın; boyan sevgiler gibi hiç bitmesin; fırçan cıvıl cıvıl kuşlar gibi hep özgür olsun...

Bu vesileyle, bu şiirimi sana ithaf ediyorum:

BOYACI

-Kız kardeşim Vesile'ye-

/bir dünya çizin dünya gibi
bir insan çizin insan gibi/

boyayın hayatı kendi renklerinizle
mesela gökyüzünü özgürlükle boyayın
güneşi sevgiyle mehtabı aşkla
evreni barışın rengiyle
insanı saflığın
hayatı kendinize boyayın
kendinizi boyadığınız renklerle

/sonra kazıyın kendinizi göreceksiniz/

TAHİR SAKMAN





 
 

 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.