MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ ÜZERİNE

MİSTİK MÜZİK
FESTİVALİ ÜZERİNE
Sonunda bunu da
kendimize benzettik…
Dünyanın sayılı festivalleri
arasında gösterilen Uluslararası Konya Mistik Müzik Festival’i gerçek kimliğini
terk ederken üzülmek de bizim gibi tescilli Don Kişot’lara kalıyor galiba…
Son birkaç yıldır eski
kimliğinden oldukça uzak programlar yapılırken, bu yıl kendi ismiyle bile
çelişen programlar gerçekleştiriliyor. Organizasyon ise ayrı bir âlem… Açılış
programı haricindeki programlara protokolün katılmaması nedeniyle olsa gerek “izleyiciler
için sandalye koymak” fikri festivalin dördüncü günü akıllarına gelse de yetersiz
sandalye nedeniyle insanlar ayakta izlemek zorunda kalıyorlar.
Tarikatların; dernek,
vakıf adı altında bir takım şeyh ünvanlı kişilerin idaresi altında halka açık
olarak ayin yapmaları da bana göre çok doğru değildi: Her şey kendi kulvarında,
mekânında değerlidir; atın önüne et, aslanın önüne ot koyarsanız ikisini de
öldürürsünüz. Tasavvuf gibi yüzyılların imbiğinden geçip gelen bir öğretiyi, uluorta
meydanlara taşımak bana göre öğretiyi örselemekten öteye geçmez.
Bu gösterilerden; Nevşehir
Hacı Bektaş Semah Topluluğu ile Konya Güzel Sanatlar Müdürlüğü Sema Topluluğu’nu
ayrı tutuyorum; çünkü bu iki grubun gösterilerinde estetik ve müzik daima ön
plana çıkmıştır. Bugüne kadar izlediğim programların içinde en etkileyici olanı
da gerek görsel ve gerekse zengin müzik içeriği açısından Semah programı ile
250 semazenin göğe kanat açar gibi tennurelerini açması olduğunu da şahsım
adına söyleyebilirim.
Bazı programların
mistik müzikle hiç alakasının olmaması ise ayrıca dikkat çekiciydi. Müzikal
kültür zenginliği tartışmasız olarak kabul edilen Şanlıurfa’nın Sıra Gecesi
oldukça ilgi gördü ve dinleyenler Urfa türkülerinin nağmeleriyle coştular ancak
festivalin ismiyle bağdaştırmak oldukça güçtü.
Urfa Sıra Gecesi
yapılabiliyorsa Konya Barana Gecesi de yapılmalıdır, bunu ev sahibi olarak
yapmak bize yakışacaktır diye düşünüyorum.
Festivalin geneline
baktığımız zaman bu yıl Kültür Bakanlığı ekiplerinin başı çektiğini görüyoruz. Birkaç
yabancı grup dışında festivale yurt dışından katılım oldukça azdı ve onlar da
farklı bir renk oluşturamadılar. Halka açık meydanlarda konserler vermek fikri
elbette çok güzeldi; ancak insanlara en basitinden bir sandalye bile vermemek
ve sosyal ihtiyaçlarını düşünmemek festivale eksi olarak yazıldı.
Uluslararası Konya
Mistik Müzik Festivali olan ismi bile bu yıl Mistik Müzik Festivali olarak
geçiyor oysa bu yıl 20.’si yapılmıyor muydu?
Özet olarak söylemek
gerekirse bu yıl festival; geçtiğimiz yılların çok gerisinde ve sönük olarak
geçiyor. Umarım önümüzdeki yıllarda festivalin özüne uygun programlar yapma
konusunda daha titiz davranılır. Farklı kültürlerin, farklı inanışların ve
coğrafyaların müziğinden vazgeçilmiş görüntüsünden festivalin amacının değiştirildiği
anlamlarını çıkarmak da mümkün.
Konya bunu hak
etmiyor diyeceğim ama…
Galiba bu sessizliğimiz
bunu çoktan hak ediyor…
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.