
TRT, uzun yıllar
sürdürdüğü katı kurallarını oldukça gevşetmiş…
Herkesin bir dönem şikâyet
ettiği kurallarını gevşetmekten öte yerle yeksan etmiş…
Halk sanatlarımızın
göz bebeği olan türkülerimiz için TRT kurumunun yaptıklarını asla göz ardı
etmeden bazı şeyleri yazmanın zamanıdır sanırım.
Bendeniz TRT Müzik
ekranının iyi bir takipçisiyim. İyi ki böyle bir müzik kanalımız var… Ancak…
Her akşam TV’nin
karşısındaki yerimi alır izlerim, özellikle türkülerimizle ilgili programları,
Anadolu’nun, Rumeli’nin, Trakya’nın bağrından kopan ezgilerini dinlerim ve
yeniden yaşarım türkülerimizi…
O türküler ki bizi
yaşatır ve geleceğe taşır…
Beni rahatsız eden,
türkülerimizin icrasına; bateri, klasik gitar, bas gitar vb. benzer batı
enstrümanlarının da katılmasıdır. Bağlamalarımız, divanlarımız, çöğürlerimiz,
curalarımız yetmiyor mu? Ya davulumuz?
Gitar, dünyanın en
iyi enstrümanlarından birisidir ona sözümüz yok ayrıca ben de çok severim ama
halk türkülerimizde yeri ne olabilir ki? Bu türküler İspanyol ezgileri değil;
Türk insanının eseridir.
Özel bir program
yapıp o şekilde icra edebilirsiniz ama neredeyse TRT Müzik’de izlediğim
programların çok büyük bir bölümünde bağlama ve gitar yan yana… Davul ile
bateri… Tüm dünyada etnik müzikler, etnik çalgılarla icra edilir ve geleceğe
öyle aktarılması için de özel bir gayret sarf edilir.
Türkülerimizi türkü
gibi çalıp söyleyin, derlendiği ilk haliyle… “Gençlere dinletelim, modernize
edelim, dünyaya dinletelim…” Geçiniz efendim, dünyaya dinletmenin yolu,
kaynağına sadık kalarak icra etmekten geçer. Eğer bunu yapmazsanız o zaman folklorun
bir anlamı kalır mı?
Bağlama bizi anlatır…
Ya gitar?
Müziğin evrensel
sesinde elbette hepsini dinleriz ama Muharrem Ertaş; “Kalktı göç eyledi Avşar elleri”
derken… Âşık Veysel; “Uzun inci bir yoldayım” veya Davut Sulari; “Kirpiğin
kaşına değdiği zaman” derken hangi gitar bu seslere eşlik edebilir ki? Gitarın
armoni zenginliğine söz söylemek elbette haddimiz değil ama Mazhar Sakman 12
telliye Konya tezenesi atarken hangi gitar yöresel tezenemizi atabilir ki?
Tersinden gidelim
isterseniz; pamuk tarlalarından özgürlük feryatlarıyla yükselen bir müziğe, blues
müziğine bağlama eşlik edebilir mi, etse bile o ruhu ne kadar yansıtabilir ki? Pamuk
tarlalarındaki o ruhu bağlama nasıl yansıtamazsa; Mazhar Sakman’ın “Emmiler
emmiler Türkmen emmiler” türküsünü okurken yansıttığı Orta Asya steplerindeki rüzgârı
da hiçbir gitar hissettiremeyecektir.
Hangi halk ozanımız /
âşığımız elinde gitarla atışma yapıyor, gören var mı?
Harman yerindesiniz
davul mu dinlersiniz yoksa bateri mi? Yüreğiniz yanık, çeşme başında yavuklu
yolu gözlerken size gitar mı yakışır yoksa bağlama mı? Sizi anlatan hangi
enstrümandır?
Doğrudur, şehirlerde
kimse çeşme başında yavuklu gözlemiyor ama… Yeni bestelerinizi öyle çalıp
söyleyebilirsiniz sözümüz bin yılların imbiğinden geçip gelen türkülerimizin,
folklorumuzun ana kaynağına sadık kalarak muhafaza edilmesi üzerinedir. Türkülerimizi
popülizme kurban etmeyin! Fantezi veya arabesk müzik yapın, pop müzik yapın
bizi ilgilendirmez ama türkülerimize gelince iş değişir.
Faruk Nafiz Çamlıbel
usta ne demişti:
/Başka sanat
bilmeyiz, karşımızda dururken,
Söylenmemiş bir masal
gibi Anadolu’muz.
Arkadaş, biz bu yolda
türküler tuttururken,
Sana uğurlar olsun…
Ayrılıyor yolumuz! /
Yolumuzu ayırmak
istemiyoruz: Türkülerimizi, halk çalgılarımızla türkü gibi okuyun; değilse
folklorumuz sizden davacı olacaktır.
Türkülerimiz, türkü
gibi kalsın…
TAHİR SAKMAN