YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

10 Aralık, 2025

MAZHAR SAKMAN TÜRKÜ HAZİNESİ 48 BÜLBÜLDEN BİR NİDA GELDİ GÜLLERE (BÜLBÜL)


MAZHAR SAKMAN TÜRKÜ HAZİNESİ 48 BÜLBÜLDEN BİR NİDA GELDİ GÜLLERE (BÜLBÜL)


BÜLBÜLDEN BIR NIDA GELDI GÜLLERE (BÜLBÜL)
 
 Bülbülden bir nida geldi güllere  
 Sefasın sürmeden geçti gidiyor  
 Üftâdeler yalın ayak yollara  
 Ağlayı ağlayı düştü gidiyor
 
 Bahar eyyâmında bülbül sesinden  
 Çıkarmış perçemin fino fesinden  
 Eyvah gönül kuşu can kafesinden  
 Pervâz edip uçtu uçtu gidiyor  
 
 Yiğitlik bâbında beysin paşasın  
 Mevlâm ömür virsin binler yaşasın  
 Gelin ey bi-vefâ helâllaşasın  
 Şem’i ecel câmın içti gidiyor  


Günümüzde gerek Konya’da ve gerekse TRT’ de çok değişik şekillerde okunmakta olan bu türkümüz, 1783-1839 yılları arasında yaşayan ünlü Âşık Şem’î’ye aittir. Yaşadığı yıllarda büyük üne kavuşan, muamma düzme ve çözmede büyük hünere sahip Âşık Şem’î, döneminde bütün âşıkları mat etmiş ve Padişah III. Selim’in katında saz çalıp, şiir okuma mutluluğuna da erişmiş... Mükafat olarak da Konya Subaşılığı ihsan edilen Âşık Şem’i bundan dolayı da şehrin ilk belediye başkanı olarak kabul edilir.
 
Konya’nın bir âşıklar şehri olduğu yıllarda ünlü âşık Dertli ile birlikte Türbe Önü’ndeki Sulu Kahve ismiyle bilinen âşıklar kahvesini işleten Âşık Şem’i, divan şairlerimizden Silleli Sururi’nin de ustası olarak bilinir.
 
Padişah huzuruna kabul edilmeden önce İstanbul’da bir âşıklar kahvesinde kendi şiirlerinin çalınıp okunduğunu görerek kimliğini gizler ve saz çalmak, şiir söylemek istediğini söyleyince kendisiyle, kılığına kıyafetine bakılarak alay edilse de sazı eline alır ve hiçbir âşığın çözemediği şu muammayı söyler:
 
Erenler dünyaya gelmezden evvel    
Bir ezan okunda sedası nerde
Cümle kitap gökten inmezden evvel
Bir elif okundu noktası nerde
 
………………………………
………………………………
Ne el değmiş ne göz görmüş bir nesne
Kendisi yapılmış binası nerde
 
Zahidin döktüğü kanlı yaşlarda
Kantar ile dert bulunur başlarda
Hüma derler bir kuş vardır kuşlarda
Gökten yere inmez yuvası nerde
 
Çok cehdettim indiremem bir dala
Akranı bulunmaz hayyale’s salâ
Anlanıp dinlenmez böyle bir mâna
Bunu Şem’i söyler ustası nerde
 
Mahlasını tapşırınca bütün âşıklar Şem’i’nin ellerine sarılır, özür dilerler. Muammanın aylarca âşıklar kahvesinde asılı kaldığı ve çözülemediği söylenir. Nihayet ünü saraya ulaşınca padişah huzuruna çıkar saz çalıp, şiir söyler. Bununla ilgili olarak bir gazelinde şöyle söyler:
 
“Dinlenilmez oldu şimdi dürr-i meknun söylesen
 Şah iken elfazını Sultan Selim Han dinledi”
 
Konuyla ilgili olarak Şair Feyzi Halıcı tarafından 1982 yılında Kültür Bakanlığı Yayınları arasında çıkan “Âşık Şem’i Hayatı Ve Şiirleri” isimli eserde daha detaylı bilgiye erişmek mümkün.


Fotoğraf Kemal Soylu. 26 Mart 1987 tarihinde Yeni Meram gazetesinde yayımlanmıştır Mazhar Sakman oğlu Tahir ile birlikte Âşık Şem'i'nin mezarı başında...

 
Konya’nın en içli âşıklarından olan ve bendenizin de Derviş Ozan mahlaslı şiir söylediğim zamanlarda manevi üstadım olarak kabul ettiğim Âşık Şem’i’nin mezarı, hatırasına hürmeten yol yapım çalışmaları sırasında kaldırılmamış, Mevlâna Türbesi’nin güney tarafında âşıkların terennümlerini dinlercesine yatmaktadır.
 
Menkıbeler ölmeden önce bu koşmayı söylediğini ve bedenini bıraktığını söyler, ruhu şad olsun…




 
Türkünün notası Mazhar Sakman tarafından yazılarak Konya’da, 30 Mart 1963 tarihinde Şehir Postası gazetesinde yayımlanmıştır.
 
TAHİR SAKMAN
 
 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.