YAKIN TANDIRLARI TAHİR GELİYOR!

YAKIN TANDIRLARI TAHİR
GELİYOR!
Sıcaklarla boğuşmaktan
elim kaleme gitmiyor, belki de bunca yıldır yazmanın yorgunluğu belki de
attığımız taşın yerine varmadığı düşüncesi...
Aslında esas olan
yazmaktır benim için gerisi beni ilgilendirmez diyeceğim ama yaşadığımız
toplumdaki her şey beni ilgilendirir hem de sizlerden daha çok...
Yazar duyarlılığı, şair
aforizmaları deseniz de yazmanın vazgeçilmezliği bugünlerde biraz askıda kalmış
gibi... Askıda ekmek olur da askıda şiir olma mı?
Etrafıma bakıyorum;
Konya'ya... bir cam fanusun içinde geçmişin ihtişamına dalmış, ışıl ışıl... İyi
uykular şehrim, uyumak sana yakışmazdı eskiden… Ovada sarı hüzünlerinden
bereket fışkırıyor. Sille'de bir testici, ocağından çıkan dumanlara bakıp
testilerin kimin toprağı olduğunu düşünüyor... kim bilir gelecekte kendi
toprağından da bir testi… yapılacak mı?
Sorsalardı ona toprağından
ne yapalım diye ne olmak isterdi acaba?
Ya size bayım,
toprağınızdan ne yapalım?
Bir an testici olup
ürperiyorum sonra elimi klavyede görünce rahatlıyorum...
Alâaddin Tepesi...
çocukluğumun gizemli bir o kadar da korka korka, gizli gizli, eteklerinde
üçüncü sigarası içtiğimiz yer... kendimizi Selçuklu Sultanı yerine koyup
kafamızın döndüğü... ah bu sıcaklar...
Ah bu sıcaklar...
toprağımdan dümbelek mi yapsalar... Vallahi kafanızı şişiririm, zinhar olmaz!
Bardak yapıp Takkacı
Pınarı'ndan buz gibi... o su beni kandırmaz beyim!
Testi yapsalar vallahi hiç
olmaz; içimde ne varsa sızdırırım...
Şarap çanağı desen bir
ömür sürdü serhoşluğum...
Başımda bir kârhane
dumanı...
Tandır yapsalar bak işte
ona yakışırım; yandığımız yetmez biraz daha yanalım...
Ben ki:
Aşk oduna yandır beni
Tandırlara döndür beni
İstemem ben cennetini
Cehennemde söndür beni
Demişim... daha ne gam;
yakın tandırları hey, Tahir geliyor, hem de Deli Tahir!
TAHİR SAKMAN
SİLLE TÜRKÜSÜ
/şu sille’den dün gece geçtim
acı tatlı sular içtim
nazlı yârden vaz mı geçtim/
alaca karanlıkta başlar
ekmek telâşı sille’de
gelinler kızlar hamur
yoğurur
delikanlılar çamur
karşılıklı tüter dumanlar
bir tandırdan bir testi
ocaklarından
önce boğuk sonra inceden
inceye
sanki diyemediğini
dumanlar yazıverecekmiş
gibi mahcup
/şu sille’nin minaresi kiremit
ben aşkından ölüyorum kerem it/
yüreklerin ateşi
bir tandıra gömülür
bir testi ocağına
testiler sürer ocağa
ekmekler yapıştırır
tandıra
öpülesi ak eller
anamın eli bacımın eli
yârimin eli
yüreklerin ateşinde pişer
testiler çömlekler
ekmekler
burcu burcu bir koku
sarar sille’yi
ocaktan mıdır tandırdan
mıdır
yürekten midir bilinmez
düşmeler olur kavrulan
yürekler gibi
bir çömlek iner tandıra
/şu sille’nin minaresi mercandan
sen doldur da ben içeyim fincandan/
gün uzar gölgeler uzar
küllenen ateşler eşelenir
tandırda sudur ısınan
ocaklarda yürek
aş için baş için
bir sille türküsüne
coşkun konya tezenesi
atılır
artık dünya bir pula
satılır
/şu sille’nin koyunları kuzular
kuzular da anasını arzular
kadir mevlâm kara yazmış yazılar/
TAHİR SAKMAN
Muhteşem bir anlatım Muhteşem duygular..okudum şimdi bir daha okuyacağım.Günden Ayas Ebesek.
YanıtlaSil