YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

02 Ocak, 2022

SİZE RAĞMEN YAŞADIM Ⅲ (ÇALGICILAR)



Muhacir Pazarı’nın müzisyenleri, yerel tabirle çalgıcıları, çocukluğumun en renkli insanlarıydılar. Pek çoğunun isimlerini yıllar sonra öğrensem de hafızamdaki yerleri yaşam sevinçleriyle her zaman dopdolu olmuştur.

Sabri İncel’i pek çok Konyalı bilir; usta bir klarnet sanatçısıydı ki eşi Adile Hanım da sahnelerin tozunu alan bir isimdi. Klarnet çalmasının yanında solistlik de yapardı ve özellikle Konya türkülerini yorumlamasıyla haklı bir ün yapmıştı. Klarnek sanatçılarının solistlik yapmasının zor olmasına rağmen o bunu da başarmış bir insandı..Sayın İncel’in kardeşi udi Sami İncel ile yollarımız yıllar sonra kesişecek ve birlikte birçok dinletiye imza atmak nasip olacaktı.

Erdoğan abi vardı darbuka çalardı, sonra Rahmi Konak vardı o da darbuka çalardı ki bu isimler sanatlarında Konya’da zirve isimlerdi. Yine klarnet Bekir abi vardı, çok mazlum bir candı. Vahit Bülbül (ritim), Yaşar Baloğlu (klarnet) gibi isimleri de unutmamak gerekir.

Aralarında yurt çapında isim yapanlar da vardı; bunların başında uzun yıllar TRT’de dinlediğimiz ve koro şefi olarak da görev yapan kemani Cavit Ünyaylar ki babam “eline kemanı ben verdim, ilk nota bilgisini benden öğrendi” der ve her zaman gururla ondan bahsederdi. Babamın Tevkifiye Caddesi’ndeki o küçücük saatçi dükkânına, Konya’ya her gelişinde uğrayıp “Hocam” diyerek elini öptüğüne çok şahit olmuşumdur.

Bizim o küçücük dükkân, sanatın merkezi gibiydi o yıllarda. İki kişinin zor sığdığı, merdiven altı diyebileceğiniz küçüklükte, Dedeler Hanı’nın Kebapçılar İçi’ne bakan tarafının tam karşısındaydı.

Ne sohbetler olurdu ayaküstü… Şehrimizdeki müzisyenlerin gündüzleri buluşma noktası gibiydi. Yıllar sonra tanıdığım bir müzisyen vardı; Konyalı değildi ama müthiş bir kemandı. Babam bir gün kemanıyla gelmesini söylemişti. Sonrası öyle bir taksim yapmıştı ki tüm esnaf toplanmıştı. “Deli Demir” lakaplı bu müzisyeni dünmüş gibi hatırlarım…

Denyo/deli demelerinin nedeni de ünlü solistlerin arkasında çalabilecekken pavyonlarda çalmayı tercih etmesine bağlarlardı. Özgür ruhlu bir adam olmalıydı, kapris çekecek bir insan değildi demek…

Yine bu ünlü isimlerden birisi de udi Hakkı Zambak’tır. Konya bu müzisyenlerle ne kadar iftihar etse azdır, bu insanların yerini doldurabildik mi? Hiç sanmıyorum; her ne kadar Muhacir Pazarı’nda müzisyen yetiştirme geleneği sürse de eski ihtişamını kaybetmiş görünüyor. Bu durumun nedenlerini de sosyo-ekonomik ve siyasi koşulların sanata bakış açısında aramamız gerektiğini düşünüyorum. Toplum dinamiklerinin evrildiği yere bakmamız bize ışık tutacaktır. 

Muhacir Pazarı’nı yurt tutan bu insanlar, gece gazinolarda çalarlar, hafta sonları da düğünlere giderlerdi. İnce ve kaba saz takımı olarak ayrı ayrı ekiplerle özellikle köy düğünlerine giderlerdi. Kaba saz takımı bilindiği gibi davul, klarnet veya zurnadan oluşurdu. İnce saz takımı ise ut, cümbüş, klarnet, ritim, kanun gibi enstrümanlardı.

Bu kadar sazende yetiştiren bu insanların içinden nedense bağlama çalan hiç yok gibidir, ben görmedim… Bu nedenle babam 12 telliyle ince saz takımına iştirak eder bu boşluğu doldururdu.

O dönemlerin köy düğünleri oldukça şaşaalı geçer dolayısıyla harman sonları başlayan düğünlerin vazgeçilmezleri olurlardı.

Şehirde o dönemlerde “kızlı kahve” ismiyle faaliyet gösteren mekânlar vardı ki yaşım itibariyle bunları bilmem mümkün değil ama çeşitli kaynaklarda ismi geçen ve hafızalarımızda yer eden Kadınlar Pazarı’nın karşısında, eskilerin bugün bile “Kayıklı Kahve Meydanı” dedikleri bölgede “Kayıklı Kahve” ismiyle hizmet veren bir işletme varmış.    

Konya’daki kızlı kahvelerin içinde en meşhuru olan bu Kayıklı Kahve’ye İstanbul’dan kantocular gelirler ve program yaparlarmış. Bildiğim kadarıyla buralarda alkol yokmuş, günümüz kafelerinin ilk örnekleri de diyebiliriz sanırım.

Daha sonraları "Tahir’in Gazinosu" ismiyle bilinen mekân açılmış, Rampalı Çarşı civarında bir yerde olduğunu söylerlerdi eskiler. Bu gazinoda fasıl yanında yöremizde “milli” denilen Konya türküleri de icra edilirmiş.

Bu gazinoların sahnesini dolduran müzisyenlerin pek çoğu gündüz başka işlerde de çalışırlardı. Ayakkabı boyacılığından tutunuz, boya badana işleri veya hamallık gibi güç işlerde de çalışarak, kimseye muhtaç olmamışlar, alın terleriyle yaşam mücadelesini sürdürmüşlerdir.

Eskiden Konya postanesinin yan tarafında lostracılar vardı ki bunlar aynı zamanda buzdolabı, para kasası gibi oldukça ağır yükleri taşımaya giderlerdi.

Muhacir Pazarı müzisyenlerini Konya’da o dönemlerde hayli yaygın olan barana müzisyenlerinden ayırmak gerekmektedir; çünkü barana müzisyenleri hayatlarını müzikten kazanan insanlar değildir. Belirli zamanlarda Konya türkülerini icra etmek için toplanmaktadırlar ve bunun dışında bir repertuvarları yoktur; onların repertuvarları Konya oturak türküleridir.

Muhacir Pazarı’nın bir de kadın müzisyenleri vardı. Bunlar salt kadınların olduğu nişan veya kına gecelerine gider, sanatlarını icra ederlerdi. Ne yazık ki bu insanlarla ilgili tıpkı, diğerleri gibi yeterli kayıt bulunmuyor. Pek çoğumuzun düğünlerini şenlendiren bu isimsiz müzisyenleri minnetle anıyorum.

Bu insanları eğlence sektörünün bir parçası gibi görmenin yanlışlığını da biliyoruz; müzik eğlencenin çok ötesinde bir kültürdür, ulusların kimliğidir, toplumun çimentosudur.

Tabii ki Muhacir Pazarı müzisyenlerinin dışında yerli Konyalılar da vardı, hayatını müzikle kazanan… (Bunları da bir başka yazıya bırakıyorum). Bu insanlar hep birlikte hayat mücadelesine girerken müziğin evrensel kulvarında birlikte kader birliği etmişlerdir. Bunların başında da babam Mazhar Sakman gelmektedir.

Yaşam porte üzerine dizilen notalar gibi inişleriyle çıkışlarıyla akarken önemli olanın onu kaçırmamak olduğunu biliyorum; çünkü bir notayı kaçırırsanız tüm melodiyi kaçırabilirsiniz…

Bazen “es” vermek de gerekiyor ama yeri ve zamanı gelince…

Hayatın ritmini yakaladığınız zaman o size zamanı gelince hatırlatacaktır es vermeniz gereken yeri…

Size düşen yaşam melodisine ayak uydurmaktır. Hayatınızın ritmini ancak siz yakalayabilirsiniz, başkası sizin yerinize o ritme asla ayak uyduramaz!

TAHİR SAKMAN







 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.