YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

14 Ocak, 2022

KENDİNLE YARIŞMAK!

 


 

Yaklaşık iki aydır üzerinde çalışıyorum. İlk yazılarımın görüldüğü yıllardan başlayarak günümüzün sosyal medya mecrasında yazdığım makalelerin, araştırma ve incelemelerin künyesini çıkarıyorum.

%99’una ulaştım ve bunların künyelerini dijitale ortama aktardım. Çok az bir bölümüne ulaşamadım, onları da ilerleyen zaman dilimi içerisinde bulmayı umuyorum.

Neredeyse her konuda kalem yürütmüşüz; kendimize iş güç edinmişiz… ki hâlâ öyleyim; bu nasıl bir tutkudur ki?

“Anadolu Manşet” gazetesinde bir dönem genel yayın koordinatörü olarak çalışmanın haricinde profesyonel olarak da çalışmamama rağmen…

Çok cesur köşe yazıları yazmışım. Gezdiğim yerleri fotoğraflayıp onlarla ilgili yazı serileri yayımlamışım, söyleşiler hazırlamışım. Bu fotoğraflar için gezi masraflarının dışında banyo, baskı işleri için harcanan para sonra zaman…

Başka bir tutku başka bir heyecandı o günler…

"öteki-sanat" ismiyle kültür sanat sayfası hazırlamıştım bir dönem, müthişti... ama hep yalnızdım...

Konya folkloru, Konya oturakları ve türkü kültürü ile ilgili hatta insanları ile ilgili öyle şeyler yazmışım ki… şiirler, mâniler... bunların bir kısmı kitap oldu ama daha kitaplaşmayı bekleyen onca yazı var…

Bu yazılardan bir seçki hazırlıyorum ki oldukça hacimli olmasının yanı sıra dünün Konya’sı ve Türkiye’si hakkında açılımlara da sahne olacak… Belki de ikiye hatta üçe bölmeliyim; çünkü sanırım 700 sayfayı aşkın bir kaynak olacak…

Hatta öyle ki asıl işimin önüne geçmişti bu heves… Dükkânımı kapatıp basın toplantısı izlemeye neden giderdim ki?

Hiçbir gazete bir makara film bile vermemişti oysa… Zor günlerim olmuştu, iş aradığım günler… Kapıları yüzüme kapanmıştı, bir tek Sabri Altun ağabey gazeteyi bana emanet etmişti… Bir de Seyit Küçükbezirci ağabeyim hep yanımdaydı…

Yazılarımdaki keskinliğim, inandığım değerlerim, kimi çevrelerin siyasal çekinceleri miydi bu sonucu hazırlayan?

Bir günde 6 basın toplantısına gittiğimi ve bunları haberleştirdiğimi biliyorum. İnanılmaz bir hızla kendimle yarıştığım yıllar…

“Yavaş Tahir”, “Yavaşla Tahir” diye uyarırlardı merhum şair dostum, abim Nevzat Küçükerdoğan ile Seyit Küçükbezirci abim… Yalçın Dikilitaş’ı anmasam eksik kalır, onun da çok açık desteğini gördüm tabii bu arada İbrahim Sur’u unutmak hiç olmaz…

Hepsine rahmet olsun, beni böyle burada, tek başıma bırakıp gittiler…

Ama hiç şikayetçi olmadım; onlar bana okul görevi gördü, inadına yazdım, severek yazdım, yazdıkça daha da çok sevdim daha da çok yazdım.

Kendimi asla kısıtlamadım, okudum, araştırdım öğrendim, eksiklerimi kapattım, kendimi geliştirdim. Ve hâlâ kendimi geliştirmenin, yazmanın peşindeyim.

Üslubum, o günlerin sonucudur.

Sadece yazılarımın künyesi bile 60 sayfayı geçti, neredeyse bir kitap hacmine ulaştı.

Çok seviniyorum çok da üzülüyorum… Çok daha farklı şeyler yapabilirdim: biliyorum, bende o kapasite var ama…

"Kumaş iyi" demişti Âşık Salihi ağabeyim, "Kumaş iyi..."

Her neyse şikâyet yok, ben işime bakıyorum; geleceğin araştırmacına kaynaklar sunmaya devam…

 TAHİR SAKMAN




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.