MAZHAR SAKMAN TÜRKÜ HAZİNESİ 48 BÜLBÜLDEN BİR NİDA GELDİ GÜLLERE (BÜLBÜL)
BÜLBÜLDEN
BIR NIDA GELDI GÜLLERE (BÜLBÜL)
Bülbülden bir nida geldi güllere
Sefasın sürmeden geçti gidiyor
Üftâdeler yalın ayak yollara
Ağlayı ağlayı düştü gidiyor
Bahar eyyâmında bülbül sesinden
Çıkarmış perçemin fino fesinden
Eyvah gönül kuşu can kafesinden
Pervâz edip uçtu uçtu gidiyor
Yiğitlik bâbında beysin paşasın
Mevlâm ömür virsin binler yaşasın
Gelin ey bi-vefâ helâllaşasın
Şem’i ecel câmın içti gidiyor
Günümüzde
gerek Konya’da ve gerekse TRT’ de çok değişik şekillerde okunmakta olan bu
türkümüz, 1783-1839 yılları arasında yaşayan ünlü Âşık Şem’î’ye aittir.
Yaşadığı yıllarda büyük üne kavuşan, muamma düzme ve çözmede büyük hünere sahip
Âşık Şem’î, döneminde bütün âşıkları mat etmiş ve Padişah III. Selim’in katında
saz çalıp, şiir okuma mutluluğuna da erişmiş... Mükafat olarak da Konya
Subaşılığı ihsan edilen Âşık Şem’i bundan dolayı da şehrin ilk belediye başkanı
olarak kabul edilir.
Konya’nın
bir âşıklar şehri olduğu yıllarda ünlü âşık Dertli ile birlikte Türbe Önü’ndeki
Sulu Kahve ismiyle bilinen âşıklar kahvesini işleten Âşık Şem’i, divan
şairlerimizden Silleli Sururi’nin de ustası olarak bilinir.
Padişah
huzuruna kabul edilmeden önce İstanbul’da bir âşıklar kahvesinde kendi şiirlerinin
çalınıp okunduğunu görerek kimliğini gizler ve saz çalmak, şiir söylemek istediğini
söyleyince kendisiyle, kılığına kıyafetine bakılarak alay edilse de sazı eline
alır ve hiçbir âşığın çözemediği şu muammayı söyler:
Erenler
dünyaya gelmezden evvel
Bir
ezan okunda sedası nerde
Cümle
kitap gökten inmezden evvel
Bir
elif okundu noktası nerde
………………………………
………………………………
Ne
el değmiş ne göz görmüş bir nesne
Kendisi
yapılmış binası nerde
Zahidin
döktüğü kanlı yaşlarda
Kantar
ile dert bulunur başlarda
Hüma
derler bir kuş vardır kuşlarda
Gökten
yere inmez yuvası nerde
Çok
cehdettim indiremem bir dala
Akranı
bulunmaz hayyale’s salâ
Anlanıp
dinlenmez böyle bir mâna
Bunu
Şem’i söyler ustası nerde
Mahlasını
tapşırınca bütün âşıklar Şem’i’nin ellerine sarılır, özür dilerler. Muammanın
aylarca âşıklar kahvesinde asılı kaldığı ve çözülemediği söylenir. Nihayet ünü
saraya ulaşınca padişah huzuruna çıkar saz çalıp, şiir söyler. Bununla ilgili
olarak bir gazelinde şöyle söyler:
“Dinlenilmez
oldu şimdi dürr-i meknun söylesen
Şah iken elfazını Sultan Selim Han dinledi”
Konuyla
ilgili olarak Şair Feyzi Halıcı tarafından 1982 yılında Kültür Bakanlığı
Yayınları arasında çıkan “Âşık Şem’i Hayatı Ve Şiirleri” isimli eserde daha
detaylı bilgiye erişmek mümkün.
![]() |
| Fotoğraf Kemal Soylu. 26 Mart 1987 tarihinde Yeni Meram gazetesinde yayımlanmıştır Mazhar Sakman oğlu Tahir ile birlikte Âşık Şem'i'nin mezarı başında... |





























