Şimdi tatil zamanı ya…
Herkes tatil fotoğraflarını ve oralarda yediklerini vs. paylaşıyorlar, bu
bana gösteriş gibi gelmiyor; çünkü en azından dostlarım için biliyorum ki onlar
bu paylaşımları yaparken gösteriş için yapmıyorlar, sadece böyle bir dünyanın
olduğunu ve bu dünyanın nimetlerinden herkesin faydalanma hakkı olduğunu anlatmak
ve bu sayede uyanmanızı sağlamak için olduğunu biliyorum…
Uyanır mıyız, hiç sanmıyorum sadece iç geçirerek bakarız o kadar. Genlerimize
işlemiş olan kadercilik ve razı gelmenin, cennet hayalleri kurarak teselli
olmanın kurbanlarıyız belki…
Hizmet etsin diye seçtiklerimizin başımıza efendi olmalarına nasıl razı
oluyoruz bir türlü anlayamıyorum zaten…
Neyse burayı geçelim… her yıl birkaç rutinim vardır; en azından birer kere mutlaka
yaptığım…
Birisi ekmek salması… bu sene yapamadık… sonra “orta (bütümet)” var, “balcanlı
tirit” var… “en azından onları yapabilirim” dedim…
Konyalılar bilirler özelikle Kumköprü patlıcanıyla yapılırsa pek makbuldür…
gerçi Kumköprü’de bahçe kalmadı ki… neyse şükür ki Karaaslan henüz var ve
geçtiğimiz pazar günü Muhacir Pazarı’ndaki pazardan Karaaslan patlıcanı aldım…
Öyle eskiden olduğu gibi söndürme kömürüyle imil imil maltızda pişirmek
lazım ama apartman hayatı malum, tek yapabildiğimiz kısık ateşte pişirmek…
Bendeniz sonradan gurme(!) olduğum için kusurumu bağışlayın tarifini
yazacak falan değilim ama “bu dünyadan orta yemeden göçüp gitmeyin” derim… Kuzu
kaburgadan yapmak âdettendir ama bendeniz çok yağlı olmasın diye boyundan
yapıyorum. Patlıcanı az, eti çok olmalı,
benim formülüm bir kilo patlıcana iki kilo… Tabii az da olsa tereyağı ilave etmelisiniz…
Böyle bir lezzet dünyada görülmemiştir… İlla orta yapacaksınız diye de bir kaide yok yeter ki yerli patlıcan olsun, musakka da yapabilirsiniz, inanın ortanın lezzetine yakın olacaktır.
Şimdi fotoğrafını paylaşmasam olmayacak yani musakkasını yapabilirsiniz,
yerli patlıcanın kilosunu 10 TL’ye aldım… Fotoğraftaki patlıcanı önce yemelere
kıyamadım sonra doyamadım… Tabii fotoğraftaki yemek, “ortası” alınmış hâli…
Afiyet olsun… Haa… bu arada somun ekmekle banıp yemelisiniz; değilse
lezzeti kaçırabilirsiniz ona göre, “dimedi, dimeyin!"
Geçtiğimiz yıl yine bu ayda pek muhterem Balcan Efendi’ye maniler
düzmüştüm, okumak isteyenler için link:
https://www.facebook.com/tahirsakman/posts/pfbid0v6NznNuowX91L4B7xzMfkC9C1hSdX3Zy4N5b9EWvcDTznK1oJ3NSJZGzhhovXiwTl
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.