YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

16 Temmuz, 2022

GÖNÜL SIZIMIN BAM TELLERİ

Tayyar Yıldırım-Tahir Sakman birlikte...

 Sosyal medyada şiirlerini görüyordum, ortak dostlarımız vardı ama henüz tanışmamıştık…

Özellikle taşlamaları vardı, sertti…

Gençken hepimiz şiir söyleriz ama yaş kemale ermeye başladığı zaman aslında heyecanlar bir nebze olsun dinmeye başladığı, dinginleşmeye başladığımız yaşlarda şiir susmaya başlar… Denemeye, öyküye romana yöneliriz…

Ama Tayyar Yıldırım şiir söylemekten vazgeçmeyenlerden…

Hele hele insan militarist bir yapıdan geliyorsa şiir onun için daha da zor olmalı ama Tayyar Yıldırım bunun böyle olmadığının tam aksini ispat edercesine mısra mısra duygularını açığa çıkarıyor. Tabii ki bu aynı zamanda asker bir millet olan biz Türklere mahsus bir durum; çünkü dünyada Türk askeri kadar duygusal, insancıl, barışçıl bir asker henüz görülmemiştir.

Bu açıdan baktığınız zaman onun şiirleri daha bir anlam kazanıyor.

Şiirleri teknik açıdan düzenli, kafiye ve ayak sıkıntısı olmayan ve sürekli kendini yenileyerek yeni ayaklar bulmanın hassasiyeti içerisinde olduğunu hissedebiliyorsunuz.

Geleneksel veznimizle söylediği şiirlerde, kendini tekrar etmeyen rahat bir söyleyiş tarzı var. Tüm şairler / ozanlar gibi onun da bu bozuk düzene söyleyeceği çok şey var.


Fakirhanemizde yapılan bir sohbet nedeniyle tanışma fırsatı bulduğumuz Tayyar Yıldırım, Gönül Sızımın Bam Telleri Şiirlerim ismini verdiği kitabını lütfetme nezaketinde bulundular ki benim için tüm şiir kitapları kutsaldır, onun kitabını da kutsal bir emanet hediye edilmenin sevinciyle gönül kütüphanemin nadide bir yerine koydum.


Sayfaları çevirdikçe Tayyar Yıldırım’ın büyülü dünyasının kapılarını aralama fırsatı bulurken, çivisi çıkmış dünyaya mısra mısra, altın harflerle çivi çakmanın heyecanına ve gayretine şahit oldum.

Alma Aklımı isimli şiirinde:

Bir aklım kalmıştı onu da alıp

Bilinmez yerlere götürme yolcu

Bağlıyız aşk ile koparma bizi

Yaşama azmimi bitirme yolcu

 

Derken, bir şair sözünün nasıl akıl alacağına tanıklık etmenin kıvancını yaşadım ama bir şiiri var ki… geçmiş günlerin içimizde yer ettiği hüzünlere eşlik eden ışığın türküsü gibi düşen bir şiir var ki… ben o şiiri çok sevdim. Gaz Lambası ismini taşıyan şiir şöyle:

 

Çağlar ötesinden titredi alev,

Işıttı dünyamı, nura döndürdü.

Zamana yenildi, girdi mahzene,

Karardı fitili, sırra döndürdü.

 

Lambanın camları ince belliydi,

Başıma gelecek dünden belliydi,

Bir çember kuşaklı, siyah şallıydı

Gayrı erişilmez, yara döndürdü.

 

Sırtında aynası, haznesi camdan,

Öyle güzeldi ki, dillere destan.

"Üf! " dedi aleve, çıktı odamdan

Genişti mekânım, dara döndürdü.

 

Ahşaptan sehpası, zarif mi zarif,

Anlatamaz onu tasvir ve tarif

Davet etsem tekrar etmiyor teşrif

Hasreti kalbimi kora döndürdü.

 

Dalarım hayale giderim düne,

Yıllar öncesine gittim ben yine.

Ben bakardım, o da bakardı bana

Ne yazık ki şimdi köre döndürdü.

 

Her şeyi onunla birlikte gitti.

Anılar, sevdalar yok oldu, bitti.

Aklıma geldikçe, gözümde tüttü.

‘Ah!’ edip, yandırdı nara döndürdü.

 

Şiirin eksik olmasın, sevgili Tayyar, seni, yeni kitaplarında okumayı diliyorum; şiirin ışıklı dünyası, ah edip andığın gaz lambasının binlercesini yeniden yakacaktır… ve bu şehrin semalarında; tıpkı, senden önceki şairlerin mısralarından dökülen aydınlıklar yarınlarımıza umutla dolacaktır…

TAHİR SAKMAN




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.