YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

29 Aralık, 2023

OYUK FOTOĞRAFLAR

 



OYUK FOTOĞRAFLAR
 
Şimdi dijitale geçince fotoğraflar, özellikle gençler fotoğraf oymanın ne olduğunu elbette bilmezler…
 
Eski dostluklar, aile fotoğrafları, evlilik, nişanlılık hatıraları arasında yer alan fotoğraflar; dostluklar, nişanlılıklar, evlilikler bittiği zaman veya grup fotoğraflarında istenmeyen birisinin ya yüzü karalanır ya da istenmeyen kişinin olduğu bölüm müsaitse itina ile kesilerek çıkarılırdı.
 
Fotoğraflar elbette çok şey anlatır; bir fotoğraf, fotoğraftan öte bir şeydir. Hikâyesi vardır, geçmişi vardır, belgedir… fotoğraf yaşayan bir objedir; siz ölseniz, fotoğrafınız yaşar…
 
Fotoğraf bir anlamda; hayatı bir karede dondurmaktır… Her fotoğrafın, okuyabilene söyleyeceği çok şeyi vardır, başlı başına bir mesajdır fotoğraf…
 
Elimde yarısı oyulmuş bir fotoğraf var, 1940’lı yılların sonu olmalı; babam Mazhar Sakman çok şık bir kruvaze takım elbise giymiş, kıyafeti beyaz gömlek ve kravat tamamlıyor ve yüzünde çok mutlu olduğunu gösteren bir ifade… Takım elbise belli ki usta bir terzinin elinden çıkma; omuzlar tam yerinde, beli hafifçe oturmuş. Yakasında çiçeği sembolize eden bir rozet… Pantolonunda jilet gibi keskin bir ütü ve babam çakı gibi, filinta… Ayakkabıları boyalı, kenarlarındaki hafif çamur nazarlık gibi duruyor.
 
Önünde, merhum Raci abim, 8-10 yaşlarında olmalı. Yine usta bir terzi elinden çıktığı belli tarz bir ceket, beyaz gömlek ve kısa pantolon, yüzünde buruk bir sevincin kırıntıları… Fotoğraf İzmir’de veya babam Samsun Lâdik Akpınar Köy Enstitüsü’nde öğretmen olarak görev yaptığı, bando kurduğu yıllarda Samsun’da çekilmiş olabilir.
 
Fotoğraf buraya kadar… itina ile buradan oyulmuş… beyaz bir ceket ve desenli bir eteğin kenarları görünüyor; muhtemelen babamın ilk eşi Tomris Hanım… Fırtınalı bir aşk ve evlilik…
 
Kim oydu fotoğrafı bilmiyorum; babam ayrıldıktan sonra kesmiş olabilir veya belki annemin eline geçmiş, fotoğrafı yırtmaya kıyamamış ama kıskançlık krizine girip oradan kesmiş olabilir… İkinci şık bana daha yakın gibi göründü. Fotoğrafla ilintili hiç kimse hayatta olmadığı için sorma imkânımız yok…
 
Ben hiç fotoğraf oymadım… ama yakmışımdır; yakıp küllerini rüzgâra vermişimdir, enerjisi havaya, suya, toprağa karışsın diye. Şimdi dijital ya fotoğraflar, iki tuşun başında, sonsuzluğa yollamak…
 
İnsanların duygularını, düşüncelerini, karakterlerini bir bakışta gösterebilir bir fotoğraf… Fotoğraflarınıza sahip çıkınız, dijital, üzerinde oynamalar yapılmış olmasın ama…
 
Geriye bir tek soluk fotoğrafınız kalacak bir gün… hüzün yağmur gibi inecek geriye kalanların üzerine ve ışığınız düşmeyecek artık fotoğraf karelerine…
 
Yarın gidin usta bir fotoğrafçıda fotoğraf çektirin ama eski usul olsun… hani eskiden Kayalı Park’ta Hacı Hasan Camisi’nin yan tarafında üç ayaklı, sehpalı şip şakçılar vardı ya… fonda duvara asılmış siyah bir örtü üzerine eğri büğrü bir yazı: Konya Hatırası… İdam sehpası gibi görünürdü bana, nedense çok korkardım. Fotoğrafçı, siyah kolçağın içine elin sokup beni orada boğacakmış gibi gelirdi. Ne karıştırırdı bilmem… sehpanın üzerindeki kutunun kapağını çıkarınca “kuş çıkacak” diye soluksuz beklerdim… o kuş hiç çıkmadı…
 
İplikçi Camisi’nin yanında Foto Rengin vardı, en güzel fotoğraflarımı orada çektirmiştim. Haftalık çektirirseniz yanında hediye olarak büyük boy, karton çerçeveli fotoğrafınızı da hediye olarak verirdi. Kalemle rötuş yapardı. İyi ustaydı, zanaatkârdı… Şimdi bilmem kaç bin dolarlık makinelerle “fotoğraf sanatçısı” olunuyor…
 
İlk fotoğraf makinemi ve ilk dersi Cahit Sağlık ustadan almıştım. Uzun ömürler dilerim.
 
Bir hatıra bırakın dostlar; belki sizden sonra ailenizden birisi çıkar, o fotoğraf üzerine kafa yorar ve sizin yokluğunuzda yağmur gibi inen hüznü dağıtır, sıcak tebessümlerle sizi anarak…
 
Işığınız hep parlasın…
 
TAHİR SAKMAN
 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.