MERAM’DAKİ SON ASMA YAPRAĞINA SORUN!

Sevgili Kemal Soylu aramasaydı bu yazı
olmayacaktı aslında…
Dün bir paylaşım yapmış, eski
arkadaşlarımdan şair Abidin Küçükavcılar’dan söz etmiştim ki telefonum çaldı,
arayan Kemal’di…
“Üstat” diyordu “iyi ki varsın da
bizlere unuttuğumuz eski dostları hatırlatıyorsun. Abidin, hep söylerdi; bizi
de bir hatırlayan olur mu diye…”
Ah Kemal ah… O günler, bizim büyülü
dünyamızın bir parçasıydı ve tabii ki “dostlarımız bu dünyanın en iyi, en saf
insanlarıydı” desem hiç de abartı olmayacak. Eskiden vefa diye bir duygumuz
vardı bizim ve asla meşrep, düşünce farkı ve çıkar gözetmeden “birbirimize
nasıl destek olabiliriz”in hesabını yapardık.
Bizler, bizden önceki nesillere
saygımızı sunar, onlar da bizlere sevgilerini gösterirlerdi. Yazın hayatımızı
onların hoş sohbetleriyle renklendirir ayrıca o sohbetlerden de dağarcığımız
hep dolu olarak dönerdik…
Sonra bir şeyler oldu… önce siyaset,
keskin hatlarla çizgiler çekmeye başladı, sonra yandaşlık icat oldu… halbuki
hepimiz aynıydık?
Hepimiz; şehrin tozlu sokaklarında “harmanbiş”
oynayarak, “çelik çomak” sallayarak, bellerimizi kırarcasına “uzun eşek” ve
boyumuzun ölçüsünü aldığımız “birdir bir” oynayarak aynı duyguları
paylaşmıştık. Gazoz kapaklarına doldurduğumuz çamurların izi hâlâ ellerimizde
dünün nişanesi gibi duruyor… Billa (bilye) oynarken kazandığımız kayısıların
acı çekirdeklerinin tadı, bugünün hileli balını geride bırakırken… oysa
hepimizin bahçesinde boy boy kayısı ağaçları varken… yok, olmaz illaki oyunda
üteceksin!
Hayat öyle bir üttü ki bizleri…
hepimiz bir yöne savrulduk.
Şimdi Kemal soruyor; “bizi de yazan
olur mu” diye…
İlahi Kemal, arkamızdan kem söz
etmesinler razıyım; varsın unutsunlar… Kim bilir belki de “kurtulduk” diyen
bile çıkabilir! Ne gam, yaşarken umurumda olmadı da öldükten sonra mı olacak?”
Ki bu şehir aykırı yaşamların tam
merkezidir… ejderhayı öldüren o ilk Konyalıdan beri nice birbirine zıt hayatlar,
bu şehirde kesişmiştir. Bir yanda sufiler vardır şehrin mayasında, bir yanda
âşıklar; kimisi ilahi aşka vurmuş kendini, kimisi bir “kaş-ı keman” hayalin
peşine takmış ömrünü…
Ama bir şey var ki Allah için;
kendimizle olan kavgayı hep diri tuttuk… sığındığımız şiirin kanatları bizi
başka diyarlara götürdü; yalnızlığımız bile çok kalabalıktı… Ejderhayı öldüren
o ilk Konyalıdan sonra kendimiz nice ejderhalar yarattık, haberimiz bile olmadı
çoğundan…
Biz kendimizi hatırlıyoruz ya; gerisi
ne gam Kemal ne gam… Biz yalnız gecelerin koynunda sabahlara kadar dolaştığımız
şehrin ara sokaklarında bulduk kendimizi…
İnanmayan Zafer’in kaldırımlarına
sorsun, bir de Meram’da ağlayan son asma yaprağına taktığımız mısralara…
Gerisi gökyüzü… zaten hepimizin…
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.