DAHA ÖTESİ SEVGİYLE DÖNÜŞMEK
Kendimizi o kadar yoruyoruz ki… bazen
farkına bile varmadan içimizdeki şehirleri, öfke sellerimiz tarumar ediyor…
Son dönemlerde pek çoğumuz iç
dünyamıza bakmayı unuttu… kendimize bakmak yerine hep başkalarının kusurlarını
ön plana çıkarmakla geçti sayısız günler…
Haklısınız, hayat pahalılığı, geçim
sıkıntısı insanları bunalttı… ve ne yazık ki bu tür işlerden sorumlu olması
gerekenler ise halka adeta kulaklarını kapattı… hepimiz bir şekilde
yalnızlaştık ve…
Kendi adıma yazıyorum; içimde öfke
biriktirmişim ve bu öfke, döndü önce beni vurdu…
Halbuki çok iyi biliyordum tüm negatif
duygular, en büyük zararı önce kendimize verirdi. Bir olumsuzluğu ne kadar çok
konuşursam, o kadar çok büyüttüğüm gerçeğini unutmuştum. Negatiften beslenen
varlıkları, duygu ve düşüncelerimizle büyüten aslında kendimiziz.
Enerji bedenimizde farkında olmadan
büyüttüğümüz bu negatif enerjiler, çevremizi sardıkça, içinden çıkılması zor
bir sarmala girdiğimizi de fark etmemizi engelliyor.
Gandhi, Hindistan’ı bağımsızlığına
kavuştururken pasif direnişi seçmişti. Ve o dönemin sembolü olan iplik çarkı
(çıkrık), sabrı öğretmesi yanında ekonomik bir değer olarak Hindistan’da adeta
yeniden hatırlandı.
Öfkesinin, kendisini ve ulusunu
vurmasını belki de bu iplik çarkıyla önledi. Bir ülkenin, kumaş hegemonyasını
yıkarken, kendi öz kaynaklarına dönmenin, üreterek direnmenin kıvancını yaşadı…
Yapmam gereken öfkelenmek değildi; o
enerjiyi kontrol edip sevgiye dönüştürmekti… sevgiye dönüşmeyen enerjiler en
sonunda kendimizi vurur ama çoğu zaman bunu bilmemize rağmen hep kaçırıyoruz. Dönüştürmek
de yetmezdi; dönüştürdükten sonra da bütüne, tüm varlıklara katkısının olmasını,
evrensel barışa, sevgiye, dostluğa hizmet etmesini sağlamaktı.
Senlik, benlik mevzular ve egolarımız
yüzünden bozulan enerji dengemizin yerine gelmesi için eskisinden çok daha
fazla efor sarf etmemiz gerekiyor. Her şeyin bir dönüşüm olduğunun farkına
varmamıza rağmen bunu gündelik hayata uygulamakta her zaman zorlanıyoruz; çünkü,
sistemin çarkları bizi buna zorlarken, ayakta kalmasının da buna bağlı olduğunu
çok iyi biliyor. Bize düşen; sistemin çarklarını olumluya dönüştürmekti:
Öfkelerimizin, içimizdeki sevgilerin
ışığını zayıflatmasına izin vermemeliyiz…
Reiki Masterim Berna Özcan Demir Hocamın
olumlamaları, farkındalığımı o yöne çekti. Hocam şöyle diyordu son paylaşımında:
“Tartışmaları kazanma isteğimi
serbest bırakıyorum. Serbest bıraktığım enerjinin şimdi saf sevgiye ve ışığa
dönüşerek evrene katkı olmasını kabul ediyorum. Yenmek yerine hep birlikte
kazanmayı seçiyorum.
İnsanları eleştirme isteğimi
serbest bırakıyorum. Serbest bıraktığım enerjinin şimdi saf sevgiye ve ışığa
dönüşerek evrene katkı olmasını kabul ediyorum. Eleştirmek yerine ilham olmayı
ve desteklemeyi seçiyorum.
Her şeyi bilmem gerekli inancımı
serbest bırakıyorum. Serbest bıraktığım enerjinin şimdi saf sevgiye ve ışığa
dönüşerek evrene katkı olmasını kabul ediyorum. Bilmek yerine öğrenmeye devam
etmeyi seçiyorum.
Haklı olma ihtiyacımı serbest
bırakıyorum. Serbest bıraktığım enerjinin şimdi saf sevgiye ve ışığa dönüşerek
evrene katkı olmasını kabul ediyorum. Haklı olmak yerine mutlu olmayı
seçiyorum.
Mükemmel olma ihtiyacımı serbest
bırakıyorum. Serbest bıraktığım enerjinin şimdi saf sevgiye ve ışığa dönüşerek
evrene katkı olmasını kabul ediyorum. Mükemmel olmaya çabalamak yerine mükemmel
hissetmeyi seçiyorum.”
Ve “bütüne katkı olsun” diyerek
noktalıyor Berna Hocam… Bütünün hayrına yani sadece senin benim değil tüm
varlıkların hayrına… Daha ötesi ne olabilir ki?
Bütünün en yüksek hayrına; yenmek
yerine hep birlikte kazanmayı, eleştirmek yerine ilham olmayı, bilmek yerine
olmayı, haklı olmak yerine mutlu olmayı, mükemmel olmak yerine mükemmel
hissetmeyi seçiyorum. Ve bu seçimimi sevgimle destekliyor, kalbimle onaylıyorum.
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.