YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

13 Aralık, 2022

EVVELA YÖRÜTTÜK BAŞTAN ÇORBAYI

Ne kadar yalın bir mısra… saf, temiz ve okurken siz de çorbayı “yörüttüğünüzü” hissediyorsunuz…

 

Buradaki “yörütme” Konya ağzıyla… yani yürütme, burada kullanılan anlamıyla “içtik”, amiyane “götürdük” anlamlarını içeriyor…

 

Konya’nın meşhur yemek destanından söz ettiğimi hemen anlamış olmalısınız, hani kıvrak nağmeler eşliğinde okunan ve Konya yemeklerini uzun uzun sayan bir destan.

 

Tabii ki böyle destanı ancak bir Konya kadını yazabilirdi… “Bülbül Hoca” namıyla bilinen Şerife Hanım… Kadınlara vaaz eden, onlara ilahiler okuyan dünün Konya kadınlarından… Lakabı sesinin güzel olmasından ve bülbül gibi şakımasından mülhem olmalıdır. Bir anlamda “türkü yakıcı kadınlarımızdan biri” de diyebiliriz; çünkü “Yekte” adıyla bilinen yemek destanının güftesini yazdığı gibi bestesinin de ona ait olduğu söylenir.

 


M. Ferit Uğur- A. Nüzhet Ergun ikilisinin hazırladığı, Konya’yı anlatan ve günümüzde bile en önemli folklor kitapları arasındaki haklı yerini koruyan Konya Halkıyyat ve Harsiyyatı’nda Bülbül Hoca’nın şehrin Kalecik Mahallesi’nde 1897 yılında doğduğu anlatılır.

 

Bu şehr-i Konya çok enteresandır…. Dışarıdan baktığınız zaman gördüğünüz koyu muhafazakârlığın içinde, bir inci gibi, asırlar öncesinin sırlı bir emaneti gibi saklanan,  hoşgörü vardır, sevgi vardır, saygı vardır.

 

Ve tabii ki hayatın her safhasında, günümüzde bile şaşılacak derecede Konya kadınlarının izi vardır. Kendilerini onlar ne kadar saklasa da mütevazılıkları, bu şehrin her tarafına sinmiştir ve izlerinden onları tanımanız kolaydır.

 

Tıpkı, Menteşeli türküsünü yakan Alim Hoca’nın türküsü gibi Bülbül Hoca’nın türküsü de Konya oturaklarındaki yerini almış ve dilden dile, gönülden gönüle günümüze ulaşmıştır.

 

Konya oturaklarının, bir diğer adıyla Konya şehir muhiti musiki meclislerinin de bir başka yönünü ortaya koyar bu türküler… Kadın hocaların yaktığı türkülerin oturaklarda okunması sizi ilk başta şaşırtabilir ancak oturakların sis perdesini biraz aralarsanız, göreceğiniz; ortamın nezihliğinin yanı sıra müzikle, hoşgörüyle dolu olduğudur.

 

Türkünün sözlerine baktığımızda, Konya yemeklerinin geniş bir dökümünü verir Bülbül Hoca… ve bu sayede dönemin lezzetleri hakkında da önemli bilgilere sahip olursunuz.

 

Zengin Konya mutfağından kesitler sunarken, bugün unutulmaya yüz tutmuş hatta unutulmuş lezzetlerinin de farkına varmak mümkün. Kullanılan malzemelerin de bir dökümünü bulabilirsiniz. Dünün doğal mutfağından neler kaybettiğimizi de gözler önüne sermesi bakımından eser ayrı bir önem taşıyor.

 

Destanın son kıtasından anlaşılacağı gibi “bin üç yüz on dörtte yaptım destanı” 1896-1897 yıllarında kaleme alınmış. 1932 yılında 85 yaşında kaybettiğimiz Bülbül Hoca’ya rahmet dileriz.

 

Yemek destanının Mazhar Sakman’ın bant kayıtlarından deşifre ettiğim sözleri şöyle:

 

(Ah ah) Evvela yörüttük baştan çorbayı

              Sarmısakla terbiye olmuş paçayı

            Domatisle bişirmeli bamyayı

              Midemizi açsın hoş misal olsun (yekte)

                          Yekte (de) Alikom yekte

                          Bastırmalar denkte

                          Ne olursa olsun (canım)

                          Yosma delikanlılıkta

 

              Canım börülce baklayı çok ister

              Yıldız kökü Çayırbağı’nda biter

              Patlıcan ortanın gayretin güder

              Yiyen ihvanlara afiyet olsun (yekte)

                         Yekte yavrum yekte

                          Bastırmalar denkte

                          Ne olursa olsun (canım)

                          Yosma delikanlılıkta

 

              Muhallebiynen sütlü gelsin araya

              Kifayeler dursun hep bir sıraya

              İki datlı duzlu gelsin sufraya

              Gaymak güllâç ile şeker hallolsun (yekte)

                         Yekte (de) Alikom yekte

                          Bastırmalar denkte

                          Ne olursa olsun (canım)

                          Yosma delikanlılıkta

 

              Bihamdülillâh yedik nimet ve nanı

              Bizim zamanımız bolluk zamanı

              Bin üç yüz onda yaptım destanı

              Okunsun dillerde pür icmâl olsun (yekte)

                          Yekte yavrum yekte

                          Bastırmalar denkte

                          Ne olursa olsun (canım)

                          Yosma delikanlılıkta

 

 

Mazhar Sakman’ın kendisinden yazdığım tam metin ise şöyle:

Evvelâ yürüttük baştan çorbayı

Sarımsakla terbiye olmuş paçayı

Domatesle pişirmeli bamyayı

Midemizi açsın hoş misal olsun

 

Bihamdülillâh hiçbir şeyi taşlamam

Yağ içinde yumurtayı boşlamam

Yumuşak somun olmayınca başlamam

Semiz etin kenarları al olsun

 

Baklava ile börek derkenar ola

Şeker helvası da pür hisar ola

Toplanıp ihvanlar bir karar ola

Sıtk-u muhabbetli ehli hâl olsun

 

Katmeri ince aç yağın sakınma

Sakın ona haşhaş yağı kullanma

İnce etten olur hem de çullama

Tavada pişmiş bir kızıl hâl olsun

 

Enginar ile kereviz ıspanak

Karnabetle semiz ota birle bak

Patata tomata böğrülce kabak

Onlar da içinde hasbihal olsun

 

Mısırgayı bir hâl edin öldürün

Ortasına fıstık pirinç doldurun

Dolmaları üçer üçer kaldırın

Kuvveti bedene irtihal olsun

 

Mıkla cilbir mantı kaygana gelsin

Makarna ile keşkeş kuskus çekilsin

Şalga pişip gelirken dökülsün

Kalan yemeklerde istimal olsun

 

Köfte yaprak bir de lâhana dolması

Sarı erik zerdali nohut yahnısı

Zülbiye pancar turp salatası

Anlar da içinde pür kemâl olsun

 

Tabakta turşu da kalmasın mahzun

Zeytinyağ üstüne sıkılsın limon

Balığı kızartın getirin pürhûn

Yiyelim bizlerde can misal olsun

 

Yiyenler nimetin şükrün bilirse

Vucud kuvvet bulup hâlin alırsa

Bu yemekler bize her gün gelirse

İsterse altı ay oruç hâl olsun

 

Sebebin işleyip kârin gözetsin

Herkes varıp nasibin deşirsin

Günde bana üçer üçer getirsin

Hulku huyu güzel bir ayal olsun


Taan itmen ahbaplar siz bu âşıkı

Nimet ucuz amma budur layıkı

Çok istemem ben keseme harçlığı

Beşibirlik ile bir riyal olsun

 

Hak verir dostuna yarınki günü

Çorbada yemeklerin önüdür önü

Yemeklerin basdırmak için üstünü

Kahve ile tütün on çuval olsun

 

Palize ile muhallebi araya

Kifayeler dursun hep bir sıraya

İki tatlı tuzlu gelsin sofraya

Kaymak güllâç ile şeker hâllolsun

 

Canım hem börülce bakla da ister

Yıldız kökü Çayırbağı’nda biter

Patlıcan ortanın gayretin güder

Karpuz üzüm divlek üç misal olsun

 

Kadifin telini kırmalı gülü

Üzeri kokulu amberli gülü

Pilavın üstüne getir sütlüyü

Yiyelim bizler de can cemal olsun

 

Bihamdülillâh yedik nimet ve nânı

Bizim zamanımız bolluk zamanı

Bin üç yüz on dörtte yaptım destanı

Okunsun dillerde pür icmâl olsun 

 


 TAHİR SAKMAN


KAYNAKÇA:

 

ERGUN, S. Nüzhet- UĞUR, M. Ferit, (1926), Konya Vilâyeti Halkıyyat ve Harsıyyatı.

 

KENDİ, Cenap (1987), “Folklorcu Gözüyle Konya ve Yöresi Türküler ve Anılarım”, Yeni Meram, (14-15 Nisan).

SAKMAN, M. Tahir (1985), “Türkülerdeki Konya”, Yeni Meram, s. 2, (7 Eylül).

SAKMAN, M. Tahir, (1999) “Konyalı Mazhar Sakman’dan Türküler”, Konya İl Kültür Müdürlüğü Yayınları, Konya.

 

SAKMAN, M. Tahir, (2001) “Dünden Bugüne Konya Oturakları”, Milenyum Yay., İstanbul.


 








 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.