Ne kadar yalın bir mısra… saf,
temiz ve okurken siz de çorbayı “yörüttüğünüzü” hissediyorsunuz…
Buradaki “yörütme” Konya ağzıyla… yani
yürütme, burada kullanılan anlamıyla “içtik”, amiyane “götürdük” anlamlarını
içeriyor…
Konya’nın meşhur yemek destanından
söz ettiğimi hemen anlamış olmalısınız, hani kıvrak nağmeler eşliğinde okunan
ve Konya yemeklerini uzun uzun sayan bir destan.
Tabii ki böyle destanı ancak bir
Konya kadını yazabilirdi… “Bülbül Hoca” namıyla bilinen Şerife Hanım… Kadınlara
vaaz eden, onlara ilahiler okuyan dünün Konya kadınlarından… Lakabı sesinin
güzel olmasından ve bülbül gibi şakımasından mülhem olmalıdır. Bir anlamda “türkü
yakıcı kadınlarımızdan biri” de diyebiliriz; çünkü “Yekte” adıyla bilinen yemek
destanının güftesini yazdığı gibi bestesinin de ona ait olduğu söylenir.
M. Ferit Uğur- A. Nüzhet Ergun
ikilisinin hazırladığı, Konya’yı anlatan ve günümüzde bile en önemli folklor
kitapları arasındaki haklı yerini koruyan Konya Halkıyyat ve Harsiyyatı’nda
Bülbül Hoca’nın şehrin Kalecik Mahallesi’nde 1897 yılında doğduğu anlatılır.
Bu şehr-i Konya çok enteresandır….
Dışarıdan baktığınız zaman gördüğünüz koyu muhafazakârlığın içinde, bir inci
gibi, asırlar öncesinin sırlı bir emaneti gibi saklanan, hoşgörü vardır, sevgi vardır, saygı vardır.
Ve tabii ki hayatın her safhasında,
günümüzde bile şaşılacak derecede Konya kadınlarının izi vardır. Kendilerini
onlar ne kadar saklasa da mütevazılıkları, bu şehrin her tarafına sinmiştir ve
izlerinden onları tanımanız kolaydır.
Tıpkı, Menteşeli türküsünü yakan
Alim Hoca’nın türküsü gibi Bülbül Hoca’nın türküsü de Konya oturaklarındaki
yerini almış ve dilden dile, gönülden gönüle günümüze ulaşmıştır.
Konya oturaklarının, bir diğer
adıyla Konya şehir muhiti musiki meclislerinin de bir başka yönünü ortaya koyar
bu türküler… Kadın hocaların yaktığı türkülerin oturaklarda okunması sizi ilk
başta şaşırtabilir ancak oturakların sis perdesini biraz aralarsanız,
göreceğiniz; ortamın nezihliğinin yanı sıra müzikle, hoşgörüyle dolu olduğudur.
Türkünün sözlerine baktığımızda,
Konya yemeklerinin geniş bir dökümünü verir Bülbül Hoca… ve bu sayede dönemin
lezzetleri hakkında da önemli bilgilere sahip olursunuz.
Zengin Konya mutfağından kesitler
sunarken, bugün unutulmaya yüz tutmuş hatta unutulmuş lezzetlerinin de farkına
varmak mümkün. Kullanılan malzemelerin de bir dökümünü bulabilirsiniz. Dünün
doğal mutfağından neler kaybettiğimizi de gözler önüne sermesi bakımından eser
ayrı bir önem taşıyor.
Destanın son kıtasından
anlaşılacağı gibi “bin üç yüz on dörtte yaptım destanı” 1896-1897
yıllarında kaleme alınmış. 1932 yılında 85 yaşında kaybettiğimiz Bülbül Hoca’ya
rahmet dileriz.
Yemek destanının Mazhar Sakman’ın
bant kayıtlarından deşifre ettiğim sözleri şöyle:
(Ah ah) Evvela yörüttük baştan
çorbayı
Sarmısakla
terbiye olmuş paçayı
Domatisle
bişirmeli bamyayı
Midemizi
açsın hoş misal olsun (yekte)
Yekte
(de) Alikom yekte
Bastırmalar
denkte
Ne
olursa olsun (canım)
Yosma
delikanlılıkta
Canım
börülce baklayı çok ister
Yıldız
kökü Çayırbağı’nda biter
Patlıcan
ortanın gayretin güder
Yiyen
ihvanlara afiyet olsun (yekte)
Yekte
yavrum yekte
Bastırmalar
denkte
Ne
olursa olsun (canım)
Yosma
delikanlılıkta
Muhallebiynen
sütlü gelsin araya
Kifayeler
dursun hep bir sıraya
İki
datlı duzlu gelsin sufraya
Gaymak
güllâç ile şeker hallolsun (yekte)
Yekte
(de) Alikom yekte
Bastırmalar
denkte
Ne
olursa olsun (canım)
Yosma
delikanlılıkta
Bihamdülillâh
yedik nimet ve nanı
Bizim
zamanımız bolluk zamanı
Bin
üç yüz onda yaptım destanı
Okunsun
dillerde pür icmâl olsun (yekte)
Yekte
yavrum yekte
Bastırmalar
denkte
Ne
olursa olsun (canım)
Yosma
delikanlılıkta
Mazhar Sakman’ın kendisinden yazdığım tam metin ise
şöyle:
Evvelâ yürüttük baştan çorbayı
Sarımsakla terbiye olmuş paçayı
Domatesle pişirmeli bamyayı
Midemizi açsın hoş misal olsun
Bihamdülillâh hiçbir şeyi taşlamam
Yağ içinde yumurtayı boşlamam
Yumuşak somun olmayınca başlamam
Semiz etin kenarları al olsun
Baklava ile börek derkenar ola
Şeker helvası da pür hisar ola
Toplanıp ihvanlar bir karar ola
Sıtk-u muhabbetli ehli hâl olsun
Katmeri ince aç yağın sakınma
Sakın ona haşhaş yağı kullanma
İnce etten olur hem de çullama
Tavada pişmiş bir kızıl hâl olsun
Enginar ile kereviz ıspanak
Karnabetle semiz ota birle bak
Patata tomata böğrülce kabak
Onlar da içinde hasbihal olsun
Mısırgayı bir hâl edin öldürün
Ortasına fıstık pirinç doldurun
Dolmaları üçer üçer kaldırın
Kuvveti bedene irtihal olsun
Mıkla cilbir mantı kaygana gelsin
Makarna ile keşkeş kuskus çekilsin
Şalga pişip gelirken dökülsün
Kalan yemeklerde istimal olsun
Köfte yaprak bir de lâhana dolması
Sarı erik zerdali nohut yahnısı
Zülbiye pancar turp salatası
Anlar da içinde pür kemâl olsun
Tabakta turşu da kalmasın mahzun
Zeytinyağ üstüne sıkılsın limon
Balığı kızartın getirin pürhûn
Yiyelim bizlerde can misal olsun
Yiyenler nimetin şükrün bilirse
Vucud kuvvet bulup hâlin alırsa
Bu yemekler bize her gün gelirse
İsterse altı ay oruç hâl olsun
Sebebin işleyip kârin gözetsin
Herkes varıp nasibin deşirsin
Günde bana üçer üçer getirsin
Hulku huyu güzel bir ayal olsun
Taan itmen ahbaplar siz bu âşıkı
Nimet ucuz amma budur layıkı
Çok istemem ben keseme harçlığı
Beşibirlik ile bir riyal olsun
Hak verir dostuna yarınki günü
Çorbada yemeklerin önüdür önü
Yemeklerin basdırmak için üstünü
Kahve ile tütün on çuval olsun
Palize ile muhallebi araya
Kifayeler dursun hep bir sıraya
İki tatlı tuzlu gelsin sofraya
Kaymak güllâç ile şeker hâllolsun
Canım hem börülce bakla da ister
Yıldız kökü Çayırbağı’nda biter
Patlıcan ortanın gayretin güder
Karpuz üzüm divlek üç misal olsun
Kadifin telini kırmalı gülü
Üzeri kokulu amberli gülü
Pilavın üstüne getir sütlüyü
Yiyelim bizler de can cemal olsun
Bihamdülillâh yedik nimet ve nânı
Bizim zamanımız bolluk zamanı
Bin üç yüz on dörtte yaptım destanı
Okunsun dillerde pür icmâl olsun
KAYNAKÇA:
ERGUN, S.
Nüzhet- UĞUR, M. Ferit, (1926), Konya
Vilâyeti Halkıyyat ve Harsıyyatı.
KENDİ, Cenap (1987), “Folklorcu
Gözüyle Konya ve Yöresi Türküler ve Anılarım”, Yeni Meram, (14-15
Nisan).
SAKMAN, M. Tahir (1985), “Türkülerdeki
Konya”, Yeni Meram, s. 2, (7 Eylül).
SAKMAN, M.
Tahir, (1999) “Konyalı Mazhar Sakman’dan Türküler”, Konya İl Kültür
Müdürlüğü Yayınları, Konya.
SAKMAN, M.
Tahir, (2001) “Dünden Bugüne Konya Oturakları”, Milenyum Yay., İstanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.