Eski Türkiye'de Bayım; ailecek yılda birkaç kez de olsa felekten gece çalmaya teşebbüs edebiliyorduk... şimdi aklımızın ucundan geçirmek bile ne mümkün efendim...
Eski Türkiye'de Sayın Bayım; ailemizle, eş dost ile birlikte dışarıda akşam
yemekleri yiyebiliyorduk, şimdilerde ise sadece eşimizle olsun birlikte,
çorbacıya bile gidemez olduk...
Eski Türkiye'de yani mutlu olduğumuz günlerde Bayım, insanlar
birbirlerine hoşgörüyle bakarlar, yaşam biçimleri dayatılmazdı. Kendisi gibi
düşünmeyen insanlar, dini terimlerle rencide edilmezdi. Din görevlilerimiz,
dini vecibelerden bahsederken toplumda ayrışmaya ve siyasi anlamlara çekilebilecek söylemlerde bulunmamaya özen gösterirlerdi.
Eski Türkiye'de Bayım yani bizim mutluluğu ve özgürlüğü tattığımız
günlerde; insanlar, siyasileri eleştirirken çekinmezler, her konuda
düşüncelerini açıkça ifade etmeye ayrı bir özen gösterirlerdi, şimdi ise bayım,
fikirler izhar edilirken birkaç kez düşünme gereği duyuluyor.
Yine sizin de bildiğiniz gibi o eski Türkiye'de, yılda bir kez de olsa
Akdeniz'e koşup kendimizi serin sulara bırakıp, ülkemizin güneşinden turistler
kadar olmasa da birkaç gün faydalanmanın sevincini yaşayabiliyorduk. Hatta
Bayım af buyurun, cürmümüze bakmadan yurt dışına bile birkaç kez çıkmışlığımız
vardır ve bu sayede ülkemize dışarıdan bakarak bazı şeylerin de farkına
varabiliyorduk. Mesela sosyal adaletin, adil paylaşımın dahası gelişmiş
demokratik toplumlardaki hayat standartlarının yüksekliğinin farkına varıp kıyaslama
ve sorgulama yeteneğimizi geliştirebiliyorduk.
Eski Türkiye'de Bayım; kitap okumak lüks değildi, gazeteler tek tip
çıkmıyordu, TV'lerden doğru haber dinleyebiliyorduk... Haber alma özgürlüğümüz
sınırsızdı...
Eski Türkiye'de Bayım; hayat bu kadar pahalı değildi,
geçinebiliyorduk, evsizler ev alabiliyordu ki şimdi kiralamak bile ciddi bir
birikim gerektiriyor.
Eski Türkiye'de; sinemaya, tiyatroya, konsere gidip çeşitli sanatsal
faaliyetlerle ufuklarımızı aydınlatabiliyorduk, şimdi ise pahalılıktan aklımıza
bile getirmeye korkuyoruz böyle zararlı(!) fikirleri...
Eski Türkiye; sığınmacı adı altında istilaya uğramamıştı, demografik
yapımız tehdit altına girmemişti... Şehrimde, mahallemde sığınmacıların
görgüsüz, şımarık, pervasız tavırları yüzünden rahatsız edilmek, tacize uğramak
istemiyorum. Ötesi huzur ve güven istiyorum!
"Taciz" deyince yaşantım boyunca duymadığım ahlaksızlıkları, bu
son dönemde görmenin utancı bile yüzümü kızartıyor Bayım...
Eski Türkiye’de Bayım; milli bayramlarımızı büyük bir coşkuyla kutlarken
Cumhuriyet’imizin kurucu kadrolarına; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere tüm silah arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize şükran duygularımızı
dillendirirken, Atatürk ilke ve inkılaplarına olan bağlılığımızı bir kez daha
teyit ediyorduk… Vatan toprağını kurtaran insanlarımıza dil uzatma gafletini
kimse göstermiyordu…
Eski Türkiye'yi özlemiyorum aslında bayım; özlediğim, eski Türkiye'den her
alanda gelişmiş, daha müreffeh, daha konuşan, daha düşünen, daha özgür, yaşam
kalitesi yükselmiş, kimsenin bir dilim ekmek için, kula kulluk etmediği bir
Türkiye istiyorum Bayım...
Yoksulluğun değil; zenginliğin, yolsuzluğun değil; dürüstlüğün, yasakların
değil; özgürlüklerin konuşulduğu, konuşmaktan öte yaşanıldığı bir Türkiye
istiyorum.
Çok şey istemiyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nin, Atatürk Türkiye’sinin bir
vatandaşı olarak hakkım olanı, ülkemin zenginliklerini adil bir paylaşımla,
ülkemin insanlarıyla birlikte, insanca yaşayacağım; adaletli, mutlu bir ülke
istiyorum Bayım...
Tüm bunların ötesinde, bunların pek çoğundan daha önemli bir şeyimiz vardı;
umudumuz vardı Bayım, umudumuz… geleceğe olan inancımızdan ne istediniz ki?
Son bir şey Bayım; tüm bunları kimseden istemiyorum, bunları bizler yani
Atatürk Türkiye’sinin yurttaşları olarak hep birlikte, el ele vererek yeniden
kuracağız ve umutlarımız gökyüzünde sonsuza dek yeşerecek…
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.