![]() |
Foto: Hasan Karaca. Kâmil Uğurlu Tahir Sakman ile birlikte... |
Bu tür geceleri çok önemsiyorum:
Koca çınarların, yaşam serüvenleri sürerken, insanlara
bir kesit de olsa sunmalarını çok ama çok önemsiyorum.
Şehrimizde eskiden yani insanlarımız bu kadar
siyasallaşmadan önce bir sohbet geleneği vardı ve bu sohbetlerde yazılı olmayan yerel tarihlerin yanı sıra insanların kişisel tarihlerinden edindikleri
tecrübeler, günün donanıma adapte edilerek dile getirilirdi.
Bendeniz şahsen bu sohbetlerde çok şey öğrendim. Öncelikli
olarak Konya oturaklarının nezih yapısının sürdürülebilir olduğu dönemlerde, merhum
babam Mazhar Sakman’ın saz ile ağdalı Osmanlıca ile divan okuduğu veya sazı
bırakıp divan şairlerinin şiirlerinden hafızasının bir kenarına nakşettiği
şiirlerden örnekler sunduğu gecelerde çok şey öğrendim. Sanırım kültür
birikimimi de bunun üzerine kurdum.
Şehrimizdeki STK’ların içerisinde, kültür üzerine yoğunlaşan
ve etkin bir biçimde çalışan Konya Aydınlar Ocağı’nın bu faaliyetleri her türlü
takdire şayandır. Başkan Dr. Mustafa Güçlü’yü buradan kutlamak isterim, şehir
kültürüne önemli katkılar sağladığını düşünüyorum.
Fikri yapıları uymasa da babam ile ilgili iki program
yapmama vesile oldular ki şehirde başkaca bir hatırlayan çıkmadı. Rahmetli
İhsan Kayseri abimiz de babamı ölüm yıl dönümünde mezarı başında anmak istemiş
ve bir program hazırlamıştı ama sonra iptal etti, nedenini bir türlü öğrenememiştim.
Bir de Seyit Abi hayattayken bir program iptal edilince onun yerine alel acele hazırlanmış,
babamı ve Konya türküleri anlatmıştım. Anlı şanlı kültür derneklerinden “bazıları”
ne yazık ki atıl vaziyette bekliyorlar… Neyi bekliyorlarsa?
Konya Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği bir gecede geçtiğimiz
hafta, 80 yılı deviren Doç. Dr. Kâmil Uğurlu abimizi dinleme fırsatı bulduk. “Uzun
Yaşanmış Bir Ömrün Kısacık Hikâyesi” isimli gecede Kâmil abimiz o her zamanki
tatlı üslubuyla bizleri aldı götürdü.
Şehirde yazı üslubunu beğendiğim ve kendime örnek
aldığım Kâmil Uğurlu’nun, merhum hemşehrimiz İhsan Hınçer’in uzun yıllar
çıkardığı “Türk Folklor Araştırmaları” dergisindeki Konya türkülerinin hikâyelerinden
tanıdım.
Sonra “Konya Şehrengizi” isimli kitabındaki o tatlı
üslubu unutmak ne mümkün… Eğer kütüphanenizde bu kitap yoksa çok eksik kalacaktır,
bilesiniz…

©Fotoğraf: T. Sakman Arşivi. 90’lı yılların sonunda Fen Edebiyat Fakültesi’nde Prof. Dr. Saim Sakaoğlu tarafından düzenlenen Konya türküleriyle ilgili bir toplantı sonrası çekilen hatıra fotoğrafı. Ayaktakiler soldan sağa; Mehmet Gönülal, Zeki Kayhan, Saim Kayhan, Tahir Sakman, Kemal Pekçağlar. Oturanlar soldan sağa; Kâmil Uğurlu, Ahmet Özdemir, Saim Sakaoğlu, Memduh Derin, Seyit Küçükbezirci.
Sonraları, sanırım 90’lı yılların sonunda Fen Edebiyat Fakültesi’nde Prof. Dr. Saim Sakaoğlu tarafından düzenlenen Konya türküleriyle ilgili bir toplantıda yakından tanıma fırsatı buldum.
Bir çınarın kendisini bir saatlik bir zaman diliminde
anlatması tabii ki mümkün değildi ama o tatlı lisanıyla hatıralarının bir
kısmını dinlemek çok hoştu. O mutlu yıllara bizi alıp götürdü üstat… “Keşke gelmeseydik
hep oralarda kalsaydık” dedirtti bizlere…
Birçok değerimizi yitirdiğimiz ve yenisini yetiştirmekte
de bir hayli zorlandığımız günümüzde / şehrimizde Sayın Uğurlu gibi çınarların,
sanata, kültüre, şiire gönül vermiş insanlarımızı sağlıklarında hatırladığı ve
hatırlattıkları için Sayın Güçlüye ve ekip arkadaşlarına şehir kültürü adına
teşekkür etmek de bize kalıyor.

Foto: T. Sakman. Kâmil Uğurlu sunum yaparken...
Sayın Uğurlu geceyi bir şiiriyle noktaladı. “Ateş
renkli çiçek açan bir dünyada arşa yalın ayak” ancak Kamil Uğurlu gibi bir şairin
mısralarında gidebilirsiniz:

Ateş rengi çiçek açan
Hangi dağın
yücesindesin
Ey ayrılık dağının
keklikleri
Ve hicran dağının Ferhatları
Gönül ülkemin güzel
atları
Yılların sırtına
binip gittiniz ve beni terk ettiniz
Ki benim bir vakit
terk ettiklerim
Tenha bırakıp
gittiklerim
Vaktinde kıymetini
bilemediklerim
Bir zamanlar
anamdınız babamdınız
Bazen kayınpederim
Boşa geçen vakitlerim
nazlarım niyazlarım
Elinizi bir tutar
isem arşa çıkacak bu yetim yürek
vallahi yalın ayak
ve yürüyerek
Bir duaya bile mecalsiz
titrek ellerim
Vay benim vaktinde
kıymetini bilemediklerim
Bu şiirin tamamını Sayın Uğurlu'nun kendi sesinden dinlemek isteyenler için link:
https://drive.google.com/file/d/1S1Xep0b9bs5gR7jcygt7m0YsH6jHsFNO/view?usp=sharing
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.