YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

30 Haziran, 2022

Konyalı Biricik Saz San’atkârı: MAZHAR SAKMAN


 

Yıl 1953… Ben daha dünyada yokum… Hoş şimdi ne kadar varım, tartışılabilir…

Resimli Radyo Dünyası’nın 136. sayısı… Hemşehrimiz İhsan Hınçer kaleme almış… En iyisi sözü ona bırakmak olacak…

 

Soldan sağa; Musa Saz, Mazhar Sakman,  muhtemelen Orhan Kurşun...


Konyalı biricik Saz San’atkârı: MAZHAR SAKMAN

 

Hayatı-hâtıraları-”Zengin olup da ne idecem”-Musikiye nasıl başladı?-Ne olmak istiyordu ne oldu? -Karacaoğlanların diyarı Anadolu...

Anadolu, hâlâ Emrahların, Karacaoğlanların diyarıdır. Hemen adım başında bir halk şâirine, bir saz sanatkârına rastlarsınız. Kiminin avazı , kiminin tezenesi, size, bazan hüzün, bazan neş’e verir. Bunların içinde öyle ustaları vardır ki, muhitlere yekta’dır.

İşte, memleketimize senelerden beri âşık veren Konya’nın, şimdi de dumanı üstünde saz sanatkârları vardır. Bunların pir olarak tavsif ettikleri Çopur İsmail iki yıl evvel hakkın rahmetine kavuştu. Bilhassa onun ölümü ile divan sahası boş kaldı. Lâkin Murat Tiftik, Silleli İbrahim, Bozun Ömer, Bekir Defçi, Mazhar Sakman gibi halk, saz ve türkülerin yeni kıymetleri bu boşluğu ellerinden geldiği kadar doldurmaktadır. Daha önce bu sayfalarda Murat Tiftik’ten bahsetmiştik. Bugün de Mazhar Sakman’dan söz açacağız.


Hani Sadi Yaver Ataman Birliği, bir yıldan beri:

Kabağı da boynuma takarım,

Hovardayı gözünden çakarım,

Senin de gibi yosmaları

Pazarlarda satarım, heyyyyyy.

 

Diye başlayan bir türküyü, umumi arzu üzerine sık sık okuyor ya, işte onu, Sadi Yaver’e tam bir Konya tavrı ağızı ile veren bu bahsedeceğimiz Mazhar Sakman’dır.

Mazhar Sakman, ailesinin bütün ısrarlarına rağmen memur ve öğretmen olmak yolunu kendi elleriyle tıkamıştır. Kendisi Konya ve İzmir Muallim mekteplerinde okumuş ve nihayet bu “Saz Merakı” yüzünden İzmir Muallim Mektebi son sınıfından ayrılmış.

Mazhar Sakman’ı son Anadolu seyahatimde Konya’da tekrar gördüğüm zaman, kendisine Konya tabiri ile:

-Ak karam dedim, biyol da memlekete seni tanıtalım. Bana kısacık hayatını anlatıversene?

O, bu teklifime memnun olmuştu:

-Eh dedi, biz de bu uğurda az yorulmadık. Az cefa çekmedik. 1330 doğumlu olduğuma göre, 40’ına merdiven atmıştım. Böyle olduğu halde saza ve okumaya yeni başlamış gibi içimde bir heyecan duyuyorum. Senin anlıyacağın, bu heves bende tâ küçükken başladı. Babam [burada bahsettiği üvey babasıdır] bıçkın bir adamdı. Sık sık oturak ve saz âlemleri tertip ederdi. Biz bu âlemlerin yanına bile sokulamazdık, amma, kendimizi de meraktan kurtaramazdık. Babam ve annem benim okumamı istiyorlardı. Bu maksatla da tahsilime hiç ara vermedim. Fakat yaşım ilerledikçe saz ve söz meclislerine de devam fırsatını buldum. Hayatın her türlü kahrını çektim. Nefsimi mahrumiyetlerle pişirdim. Bir nevi riyazet seneleri yaşadım.


- İlk defa bir topluluk karşısında ne zaman çalıp, okudun?

-Daha 17-18 yaşlarında meclislere devama başladım. 1933 yılında Cumhuriyetin 10. yıl dönümünde İzmir Muallim Mektebi 4. sınıfında iken, musiki muallimimiz Ziya Aclan’ın teşvikile ve saz ile bir halk türküleri konseri verdim. Halk beni dehşetli tutmuştu. Zaten teşvik ve istidadın bu işte büyük payı vardır. Yazın Konya’ya her dönüşte, arkadaşlar, bir oturak âlemi tertipler, beni de çağırırlardı. Artık bu meclislerin aranılan bir uzvu olmuştum. Nihayet bu meclislerin havası beni o derece sardı ki, o yıl yaz tatili bittiği halde okula gitmedim. Çoğu bunun bir intihar olduğunu söyledi. Fakat ben, bu teşhisin yersiz olduğuna dair canlı bir delilim. Şimdi Konya’da hem bir saatçi dükkânım var, hem de fermanım. Bu ferman. Bu fermanım kendi kendine buyruk olmak fermanıdır. Gönlüm küsüver di mi, on beş yirmi gün dükkânı açmam kimse bir şey diyemez. Zamanı gelir, geceleri Şehir Lokali’nde saz çalar, gündüzleri de elimden geçen dakik saatler gibi muntazaman çalışırım.

- Senin yetişmende başka saikler de var mıdır?

-Asker olduğum zaman bandoya geçtim. Riyaseti Cumhur Heyetine bağlı Musiki Tatbikat Okulu’nda Veli Kanık müdürümüzdü. Kendisinden çok tenevvür ettik. Geçen sene İstanbul Radyosu’nda iki seans okuyup, çaldığım zaman, muhterem hocamı karşımda görmiyeyim mi, hemen koştum, elini öptüm. Zira bizde çok emeği vardır. Nota bilgimi, onun sayesinde ilerlettim. Hâlen bu sayede halk türküleri derlemeciliği de yapıyorum.

Mazhar Sakman, okuyup yazmasına rağmen mahalliliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Farsça ve Arapçadan da nasibini almıştır. Mektuplarında ağdalı bir lisan kullanır. Fakat bu kelimeleri bile Konya şivesine uydurur. Derlemeleri de olduğundan bahsettiği için sordum:

- Topladığın bu türküleri ne yapıyorsun?

-Yakında bunların en seçmelerinden 50 tanesini “Konya Türküleri “ adı altında notalar ile birlikte neşredeceğim. Biz de karınca kararınca bir şeyler yapalım. Evlâtlarımız ileride belki adımızı bu suretle unutmazlar.

- Hayatından bu kadar memnun olduğuna göre, bari bir köşeye para filan biriktiriyor musun?

Yaz kış durmadan terliyen Mazhar Sakman’ın alnından kayan birkaç ter damlası sarı bıyıklarının arasında kaybolurken, o kıs kıs gülüyordu:

- Ne diyorsun sen İhsan Bey, beni daha öğrenemedin mi? Ben bugün kazanır, bugün yerim. Zengin olup da ne ideceğim? Sonra irahatsız olurum.

 


Mazhar Sakman’ın prensiplerine akıl erdirmek cidden girift bir meseledir.

Mazhar Sakman’a veda etmiş gidiyordum, yolda bir arkadaşına rastladım, ona bu huylarından bahsettim. Bana şunları anlattı:

- Mazhar, kendisine her türlü ezayı reva görür. Hiçbir şeye kıymet vermez. O, durgun görünen derin bir sudur. Bir gün bizzat gördüm. Bir mecliste çalınmış, yenilmiş, içilmiş, kız oynatılmıştı. O, rakıyı bile bardakla içiyordu. Anadolu evlerinde teras yerine kaim olan tahta boşa çıktığımız vakit, onun orada yüzü koyun sızmış olduğunu gördük. Kaldırmak isteyince “Bırakın beni satlıcanlar oluvuruyum. Birde ordan nasibimi alayım hay garam”, diye inliyordu. Kaldırmaya muvaffak olamadık. İşte o kadar garip ve anlaşılmaz bir adamdır. Zatülcenp olmakta bile, bir deva aramaktadır!

Şimdi, ne zaman Sadi Yaver'in salı ve perşembe günleri İstanbul Radyosu'ndan:

-Sayın dinleyiciler, şimdi Mazhar Sakman'dan alınan bir Konya oyun havasını dinleyeceksiniz, dediğini duysam, hemen onu hatırlar, ister istemez tebessüm ederim.

İhsan HINÇER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.