31 Ağustos, 2023
İKİ DAMLA YAŞ
İKİ DAMLA YAŞ
30 Ağustos, 2023
VATANIMIZ ATATÜRK
VATANIMIZ ATATÜRK
Vatanın bir diğer
adıdır Mustafa Kemal Atatürk; vatanın aslında asli adıdır Gazi Mareşal Mustafa
Kemal Atatürk…
30 Ağustos 1922…
Onca yokluğa rağmen,
Yunan ordusu büyük ölçüde yok edilmiş, generalleri esir edilmiş ve İzmir yolu
Türk süvarilerine açılmıştır artık…
Sonrası;
Yunanistan’da kral devrildi, Padişah Vahdettin ülkeden kaçtı, İngiltere’de
başbakan istifa etmek zorunda kaldı…
Bizi asıl
ilgilendiren kısmı ise vatanın düşman çizmesinden kurtulması ve Sevr
Anlaşması’nın Türk süngüsüyle çöpe atılmasıdır.
1683 yılında Viyana
önlerinde başlayan bozgun ve geri çekilme artık sona ermiş, Türkler, Atatürk ve
silah arkadaşlarının üstün dehası ve Türk ordusunun canını siper etmesiyle
kıyamete dek sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır.
Kapitülasyonlar
kaldırılmış, düyun-u umumiye reddedilmiş tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti yeni
temeller üzerine inşa edilmiştir.
Bu nedenle “Ata’mız”
diyoruz, bu nedenle “o Atatürk’tür, Türk’ün Ata’sıdır” diyoruz…
30 Ağustos’a
bakarken, kafelerden, serin gölgelerden değil; topların namlusundan, piyade
tüfeğinin süngüsünden, o gün İzmir’e akmaya başlayan Türk süvarisinin
atlarındaki şimşekler çakan nallarından bakmazsanız, yanılırsınız…
Cepheye kağnılarla
cephane taşıyan, kınalı elleriyle silah tutan, Yunan'a kurşun sıkan Türk
kadınının gözlerinden bakmazsanız, yanılırsınız...
Kimi çevrelerin yok
saymaya kalkıştığı Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız başarıya ulaşırken birçok sömürge
ülkeye de örnek olmuştur. Kimilerinin “Yunan kazansaydı” gibi hiçbir gerekçe
ile izah edilemeyecek olan söylemlerde bulunması akıl tutulması ve hezeyandan
başka bir şey değildir.
Aziz Atatürk ve silah
arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
Bizim vatanımız
Atatürk’tür ve Atatürk’ten başka vatanımız yoktur. O bağımsızlıktır,
uygarlıktır, bilimdir, akıldır ve ışıktır; geleceğimizi sonsuza dek aydınlatan…
TAHİR SAKMAN
24 Ağustos, 2023
GÜN AYDIN
GÜN AYDIN
gün aydın doğar hemşerim
gün aydın
günaydın
hayaller toz pembedir
umutlar beyaz
ve daima gerçekler acı
üstüne doğan gün
davacı
gün aydındır gün aydır
günaydın
gün olmanın gereğidir
gün ışıyacak
kör sevdalara umut taşıyacak
çelik bir bakışta
sıcak bir yokuşta
kör olası hayat
yaşanacak be hemşerim
yaşanacak
günaydın
günaydın dostluk
günaydın sevgi
günaydınlar olsun
kucağını güne açan geceye
bir merhaba ısıtır içimi
şafakların ülkesinde
ışıklar konuşsun
yürümesin karanlıklar
büyümesin uçurumlar
cehaletten işkenceye
uyuma be koçum
uyuma be aslanım
vakit kalk vaktidir
gün ışık vaktidir
günaydın
günaydınlara da günaydın
gün aydın be hemşerim gün aydın
günaydın
TAHİR SAKMAN
22 Ağustos, 2023
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ HİKÂYESİ / KORONA GÜNLÜKLERİ YAYIMDA
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ
HİKÂYESİ / KORONA GÜNLÜKLERİ YAYIMDA
Ölümün nefesini ilk
kez bu kadar yakınımızda hissetmiştik… İnsanlar birer birer bir virüse kurban
gidiyorlardı, virüs aman vermiyordu…
O dönemlerde sosyal
medyada yazmaya başladım, kitaplaştırma fikri o günlerde doğdu aslında ama…
fiziksel olarak basma imkânı bulamadım belki zaman içerisinde o da olur. Şimdilik
pdf formatıyla şehir kültürünün hizmetine 21. kitabım olarak sunuyorum.
Şair bir yüreğin
sessiz feryadını, bir anlamda dünkü şehrin dinamikleri ile bugünkü şehrin
yapısı hakkında anılarımızda yer eden hatıralarla, olabildiğince yalın ama
kesinlikle duygusal bir anlatımla ve iki yüze yakın fotoğraf eşliğinde belgesel
tadında okuyacaksınız.
Bir Şehrin Öteki
Hikâyesi / Korona Günlükleri’nde eminim sizler de çok şey bulacaksınız. Dünkü
Konya’nın izini birlikte sürmek isteyenler blog sayfamdaki https://tahirsakman.blogspot.com/ Tahir Sakman kitapları indirme
linkleri yazısına tıklayarak açılan sayfadan bilgisayarına, tabletine,
telefonuna ücretsiz olarak indirip okuyabilir.
ÖNEMLİ NOT:
©Tahir Sakman,
Konya-2023
Bu kitap sadece pdf
formatında dijital olarak yayımlanmıştır. Yazarın izni olmadan fiziksel olarak basımı
ve dağıtımı yapılamaz. Kitapta bulunan yazılar, şiirler ve fotoğraflar; tanıtım
amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında ticari amaçlarla izinsiz
kullanılamaz.
ISBN
978-605-72565-3-9
Keyifli okumalar…
TAHİR SAKMAN
21 Ağustos, 2023
ONDAN ŞİKÂYET BUNDAN ŞİKÂYET / LAY LAY LOM
ONDAN ŞİKÂYET BUNDAN
ŞİKÂYET / LAY LAY LOM
Artık şikâyet
etmeyeceğim hem vallahi hem billahi…
Bana ne ya hu, işim
mi yok?
Zafer’in ortasına
kocaman dijital reklam panosu dikmişler, amaan adam sen de…
Caminin önüne büfe
kondurmuşlar, boş ver gitsin…
Hangi birini saysam
ki bilemedim şimdi:
Ekmek büfesi tam
yerini bulmuş vallahi… Kültür Park girişinin tam orta yerine, bir yakışmış, bir
yakışmış sormayın gitsin…
Bundan sonra şikâyet
yok; bana mı kaldı, şehrin koskoca bir basını var; var değil mi? Bir de estetik
kurulu vardı galiba?
Hoca Hasan Camii’nin
minare külahı, Taş Bina… İplikçi Camii’ndeki çatlaklar, Şehitler Anıtı’nın bakım
ihtiyacı… Dandini dandini dastana…
Alâaddin Tepesi yine
otoparka dönmeye başlamış… eee arabalar serin serin otursun işte, fena mı?
Daha dün yapılmıştı
güya bugün bakımda… Atatürk Stadı, yeni millet bahçesi inşaat alanına dönmüş…
Peki zararı kim karşılıyor; nasılsa belediye yaptırıyor, benim cebimden
çıkmıyor ya!
Neme lazım ya hu,
psikolojimi bozmaya ne gerek var ki? Hangi yanlıştan dönüldüğü görülmüş bugüne
kadar?
Ben yaptım oldu…
vallahi de oldu billahi de… uysa da oldu, uymasa da…
Şikâyet yok; lay lay
lom… Haydi, bir kez daha hep beraber;
Lay lay lom…
TAHİR SAKMAN
20 Ağustos, 2023
ÇAL PANDELACI ÇAL
ÇAL PANDELACI ÇAL
Artık kapitalizmin köleliğinden azat ettim kendimi… kitaplarımı yayımcıların… haşa hani kendini Allah sanan editörlerinden uzağım veya kimi kuruluşların yandaş takımından…
Özgürüm, mutluyum.
e-kitap olarak ücretsiz paylaşıyorum; sizler de ister okuyun ister okumayın çok da tın…
Baldır bacak göstermiyorum; ister beğenin isterseniz yerden yere vurun çok da umurumda değil; kendim çalıp kendim oynuyorum…
Çal gırnatacı çal!
TAHİR SAKMAN
19 Ağustos, 2023
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ HİKÂYESİ / KORONA GÜNLÜKLERİ
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ HİKÂYESİ
/ KORONA GÜNLÜKLERİ
Kâbus gibi çökmüştü
dünyanın üzerine; zor, çok zor günlerdi. Gelişmiş ülkeler bunu diğerlerine göre
daha az hasarsız atlattılar.
Evlere kapanmıştık,
bu arada bazı dostları da kurban vermiştik virüse…
Kapanma döneminde her
gün yazmıştım sonra koronaya yakalandığımda da karantina günlerinde yazmayı
sürdürmüş ve Facebook’ta tefrika etmiştim. Bu yönüyle de Facebook’ta yayımlanan
bir tefrikanın kitaplaştırılması belki de bir ilktir, olabilir mi?
Yaşadığımız sıkıntılı
günleri anlatırken zaman zaman gözlerim maziye kaymış kendi hayatım üzerinden
geçmiş dönemin Konya’sını fotoğraflarla anlatmıştım. Sosyal bir eleştiriden
yola çıkarak dün ile bugünün mukayesesi, içinde gizli bir kişisel tarihi de
barındırıyor…
15 Mart 2020 ile 26
Mayıs 2020 tarihleri arasında yazdığım Korona Günlükleri’ne ilave olarak
koronaya yakalandığım dönemde, 17.9.2020 tarihinden başlayarak, 1.12.2020 tarihine
kadar yine sosyal medyada yayımladığım Karantina Notları’nı da eklemeyi uygun
gördüm.
Bir şehrin yazılmamış,
kişisel tarihini, eleştirel bir gözle, günümüzün sosyal yaşantısıyla mukayese
ederek açık yüreklilikle zaman zaman da yoğun duygusallıkla yazmaya çalıştım.
Önümüzdeki günlerde e-kitap olarak yayımlayacağım. Sosyal medyada yayımladığım
dönemlerde oldukça ilgi gören günlükleri, bu kez bilgisayarınıza pdf formatında
indirip okuyabileceksiniz.
Korona işin bahanesi
oldu; amacım bir dönemin Konya’sını kısmen anlatmaktı.
Çok yakında sizlerle
olacak, keyifli okumalar dilerim.
TAHİR SAKMAN
17 Ağustos, 2023
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ ÖLÜMLERE
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ
ÖLÜMLERE
Biz 40 haramiyiz,
birbirimizi biliriz… di…
Artık birbirimizi
bilmekten öte sayımız ellerimizin parmaklarını bile geçmiyor… Kadim dostum
sevgili Zeki Oğuz’un erken ölümü… 72 yaşındaysa ne olmuş yani şair “her ölüm
erken ölümdür” dememiş mi?..
Yıllarca dağları
gezdi, Yörüklerin yaşantısına imrendi, fotoğrafla belgeledi, şiir yazdı, öykü
yazdı makale yazdı, dergi çıkardı. “Benim sadık yârim kara topraktır” diyen
Veysel gibi tek dostu topraktı.
Birlikte gezdiğimiz
dönemler oldu; bendenizin serserilikte zirve yaptığı yıllar… Hiç bilmediğimiz
bir evin kapısını çalıp ekmek istediğimiz zaman önümüze bir Anadolu sofrası
çıkarılan günlerimiz… Bir yumurtayı, bir tutam yeşil soğanı 5 kişi üleştiğimiz
günler… gece, ay ışıklarıyla yıkanırken, ateşin başında çay gibi demlendiğimiz
günler. Kâh Dere’de kâh Karadağ’da kâh Cankurtaran’da, Ballıkaya’da, Çetmi’de, Ay
Boğazı’nda… kuş uçmaz kervan geçmez… dolaştığımız
yerleri fotoğraflayıp gezi notlarıyla gazetelerde yayımlardım. Bir gün Zeki, “Tahir,
çok anlatma sonra buraları da talan ederler” demişti ki doğru söylüyordu, şimdi
çok yer talan edilmiş…
Mehmet Gündoğdu ile
sayıyoruz… kala kala iki elin parmakları kadar, belki biraz daha geçeriz… Konya
kültüründeki yaprak dökümü… değil bir çığ gibi çoğalıyoruz ölüme… her gidenin
yerinde kocaman bir hüzün, şehri sarıyor. Oysa şehir çok rahat, haberi yok. Bu
bizim Konya’mız değil; bu olsa olsa Konya’yı taklide yeltenen kozmopolit bir
coğrafya… Selçukya ise çok gerilerde kaldı.
Tatköy’ün en
manzaralı bir yerinde kurulmuş mezarlık… sessizlik ülkesi ama bu sefer çok da
sessiz değil; bütün ağaçlar, selama durmuş bağrında yer açan toprağa gölge
düşürmek için yarışıyorlar. Bu gelen Zeki Oğuz’dur; bu gelen kadim dostumdur… Zaman,
selama dursa azdır.
Ya Konya? O sessiz
kalacaktır eminim…
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ
ÖLÜMLERE
/güneşin ve toprağın
çocuklarıydık
zeki irfan bir de bukowski/
aydınlıktı tüm
yönlerimiz
bütün rüzgârlar bizi
tanırdı
bir de hasrete
kırılan yollar
yollar yalnız
yürünmez şimdi
bukowski çoktan gitti
zeki dersen çok
erkendi
çığ gibi çoğalıyoruz
ölümlere
irfan kaldı bir de
ben
dolunaya sarkan
gecelerde ağladığımız
ateşler yakıp
yüreğimizde
güne güneşe adres
sorduğumuz
toprağın bağrında serin
yalnızlık
gidilecek en son en
güzel yer
yaşamış sevdalanmış
bir ömrü vermeye
değer
/güneşin ve toprağın
haylaz çocuklarıydık
çok eksiğiz şimdi
yalancı rüzgârın eline
kaldık/
TAHİR SAKMAN
11 Ağustos, 2023
KİTAPLAR AĞLAYABİLİR
![]() |
Duyuruların en hüzünlüsü... |
KİTAPLAR AĞLAYABİLİR
Kültüre adanmış bir
hayattı onunki…
Şehrin kültür hayatında,
yayımladığı kitaplar ile adından sıkça söz ettirmiş ve daima öncü, şehrin yüz
akı kuruluşlarından, yayımcılarından birisi olmuştur. Kısıtlı imkânlar içerisinde
yayımladığı yüzlerce kitap buna en iyi örnektir.
![]() |
İsmail Çalışkan NKM'de... |
Şehirdeki şair yazar çizer kim varsa yolu mutlaka Nüve Kültür Merkezi’nden geçmiş pek çoğunun kitapları burada yayımlanmış, yayım dünyasına isimleri bir çerağ gibi ilk defa buradan sunulmuştur. Bu bağlamda bendenizin de “Kırmızı Yazılar, Aşk Gittiği Yere Kadar, Aşk Yoksa Yaşam Yok, Soğuk Ülkenin Sıcak Kızı Maria” isimli 4 kitabımı yayımlamasının yanı sıra pek çok kitabımın da dağıtımına ön ayak olmuştur.
![]() |
NKM yayımlarından çıkan kitaplarım... |
Tek arzusu şehrin kültür adamlarının seslerinin daha gür çıkmasıydı. Özellikle 2000’li yılların başlarında yurt çapında isim yapan yazarları Konya’ya getirmiş, onları şehir insanıyla tanıştırmıştır. Bu imza günlerinin pek çoğuna da bendenizin şiir dinletileri damgasını vurmuştu. Hayatımızın en güzel, en verimli yıllarıydı. Şehirde adeta bir kültür fırtınası esiyordu. Heyecanımız dalga dalga şehri kuşatırken… sonra rüya bitti; üzerimize bize asla uymayacak bir elbise dikmeye çalıştılar…
![]() |
NKM Rampalı'dan bir görünüm... |
Nüve Kültür Merkezi benim için daha başka anlamlar ifade etmektedir; İsmail Çalışkan ile her şeyden önce uzun yılların ötesine dayanan dostluğumuz, sır arkadaşlığımız, sevgi ve saygıyla yoğrulmuştur. İsmail, benim şehirde irtibat kurabildiğim kişilerin başında gelir. Yayımcım olmasının çok ötesinde dostumdur, arkadaşımdır. Ortak anılarımız şehrin her tarafına sinmiştir.
![]() |
2000'li yıllarda NKM sponsorluğunda yaptığım dinletilerden... Foto: T. Sakman Koleksiyonu. |
1992 yılında Zafer’de başlayan kültür hikâyesi daha sonra 2008 Ocak ayından itibaren Rampalı Çarşı’da devam etmiş, 2023 yılında ise kitabevi mağazasını kapatma kararı almıştır; ancak yayınevi olarak devam edecektir. Benim de bilfiil 5 yıla yakın bir dönem çalıştığım Nüve Kültür Merkezi’nin kapanması şehirde olabilecek en büyük kültür kaybıdır. Şehirdeki birçok yazar adayı insanımızın yanı sıra akademisyenlere varana kadar çok geniş bir yelpazede eser yayımlayan böylesine önemli bir yayınevinin kitabevi satış mağazasının kapanması şehrin kültür dünyası için olası felaketlerin en büyüğü olacaktır.
![]() |
NKM Rampalı... |
NKM markasıyla yayım hayatına başlayan sonra bünyesinde kurduğu Romantik Kitap, İlk Kitap, Literatürk Academia gibi yayım gruplarıyla ülkemizin yayımcıları arasında seçkin bir yer edinmeyi başarmıştır. Yayımcılığının yanı sıra ülkemizde yayımlanan her tür kitabı şehirde kitapseverlerin hizmetine uygun fiyatlarla sunmasıyla da bilinen Nüve Kültür Merkezi, zorlu ekonomik koşullara karşı yıllarca mücadele etmesine rağmen sonunda yenik düşmüştür.
![]() |
NKM yayımlarından çıkan Aşk Yoksa Yaşam Yok kitabımın tanıtım toplantısından; Soldan sağa; Âşık Salihi, Tahir Sakman, İsmail Çalışkan. Foto: T. Sakman Koleksiyonu. |
Aslında o yenik düşmemiştir; yenik düşen, kültür dünyamızı bu tür kararları almaya yönelten ekonomik koşullar ve o koşulları oluşturanlardır…
![]() |
NKM sponsorluğunda yaptığımız bir dinletinin afişi. |
Hepimizin yolu oradan geçmiş hatta yolu yordamı bile oradan öğrenmişizdir. Şehirde kitap denildiği zaman akla ilk gelen yerlerden birisidir Nüve Kültür Merkezi… Yoğun ekonomik sıkıntılara o da maalesef dayanamamıştır. Konya aslında bir kitapçısını kaybetmiyor; Konya, kitap hafızasını kaybediyor. Bu tür simge olmuş mekânların kapanması hele hele ekonomik gerekçelerle kapanması aslında toplumun ayıbı olarak yüzümüze çarpmalıydı ama…
![]() |
NKM tarafından şiirimin yayımlandığı kartpostal... |
Nüve Kültür Merkezi hafızalarımızın en görkemli yerinde yaşamaya devam edecek olsa da içimizdeki hüzün bizi diri tutmaya devam edecek… mi, bunu da zaman gösterecek.
Tek teselli kaynağımız yayıncı olarak kitap yayımını sürdürmesi olacaktır.
Şehrin kültür kalesi
olan Nüve’nin kapanması demek kültüre açılan en önemli kapılarımızdan birisinin
kapanması demektir.
Kitaplar artık
özgürce ağlayabilir…
TAHİR SAKMAN
31 Temmuz, 2023
BEYİM
BEYİM
Vatandaş sesine kulak
kapatma
Zamlardan belimiz
büküldü beyim
Sayenizde nefes
alamaz olduk
Ciğerimiz bile
söküldü beyim
Maaşınız dolgun
paranız çoktur
Vatandaş ne hâlde haberin
yoktur
Eminim ki sizin
karnınız toktur
Emekli aç sefil
döküldü beyim
Sala eşliğinde zamlar
yaptılar
Hukuka değil güce
taptılar
Bilmiyorum hangi yola
saptılar
Adalet gideli çok
oldu beyim
Bulabilsem bir iş
durmam avara
Garip bülbül gibi
düşmüşüm zara
Girsek de kurtulsak
şimdi mezara
Ahalide huzur yok
oldu beyim
Fiyatlar büyüdü maaş
küçüldü
Dürüstlük dersen
sanki sürüldü
Dermanım kalmadı
defter dürüldü
Bükülmez bileğim
büküldü beyim
Cebimiz yanıyor
kalbimiz sızlar
Edep yok haya yok çok
da arsızlar
Dört bir yanımızı
sarmış hırsızlar
Devletin mülküne
çöküldü beyim
Sözlerim doğrudur
bakın kusura
Yaşamak gittikçe
düşüyor zora
İnim inim inler fakir
fukara
Yürekler dağlandı
yakıldı beyim
Duvarlar yıkıldı
göçüyor damlar
Milletin gözünden
kanlı yaş damlar
Her Allah'ın günü
yapılan zamlar
Beynime mıh gibi
çakıldı beyim
Tencere kaynamaz
söndü ocaklar
Galiba bizleri
teneşir paklar
Kaderimiz oldu şu kör
bıçaklar
Zam diye millete
sokuldu beyim
Haram katmamıştık biz
aşımıza
Bakmıyor hiç kimse
gözyaşımıza
Neler geldi neler şu
başımıza
Ümüğümüz her gün
sıkıldı beyim
TAHİR SAKMAN
30 Temmuz, 2023
HARİTAYA İYİ BAKIN!
HARİTAYA İYİ BAKIN!
Haritaya bakınca anlıyorum; İngiliz'in, Fransız'ın, İtalyan'ın hele hele Yunan'ın neden Lozan'a karşı çıktığını... da Lozan'da yedi düvele kabul ettirdiğimiz Cumhuriyet sayesinde özgürce okuyup prof olan bazı insanlarımızı anlayamıyorum...
Gazi Atatürk'e, İsmet İnönü'ye ve silah arkadaşlarına rahmet olsun...
TAHİR SAKMAN
25 Temmuz, 2023
ZAN UŞAKLARI
ZAN UŞAKLARI
Bu bendenizin 20. kitabı... Uzun yıllar önce
yazmıştım aslında… yayımlamak bugüne kısmetmiş:
İster paranoya ister
masal, isterseniz satır aralarındaki hakikati seçip okuyabilirsiniz. Bazen ben
de şaştım, hayalin bu kadarına… On yılı aşkın bir süre ezoterik bilgilerin
harmanında yaşadım… kimimiz new age dedi, kimimiz öze dönüş… Her ne derseniz
deyiniz; hepimiz bir şekilde etkilendik.
Öyle bir uçtuk ki konmayı
bilemedik. Masal nerde başlardı, hakikat nerede biterdi… kendimizi ararken, bir
baktık ki bir başka ben olmuşuz…egolarımıza yüklediğimiz sırlar, sır olmadan
önce de vardı aslında, tek fark belki de egolarımızla fark etmemizdi…
Ezoterik bilgilerin
ışığında, ömrümü verdiğim Selçuklu payitahtında, mekânların görünmeyen
yüzlerini bir başka gözden görmenin; hayallerin düşlere yansımasında yatan ve
nasıl bakarsanız öyle gördüğünüz şehrin, kişisel bir paranoyası, toplumsal bir
ironisi ve nihayet evrensel bir efsanenin masallara bürünmüş şekli:
Tuhaf Konya tarihi
üzerine fantastik deneme, bir altın çağ masalı...
Gerçekle uzaktan
yakından ilgisi vardır; gerisi hikâye…
Zan Uşakları mı? Siz
öyle zannetmeye devam edin…
Zan Uşakları, dijital
olarak yayımda… blok sayfamda; https://tahirsakman.blogspot.com/
adresine giderseniz, ana sayfadaki Tahir Sakman kitapları indirme linklerine tıklarsanız
açılan sayfadan bilgisayarınıza, telefonunuza, tabletinize bedelsiz indirebilir,
okuyabilirsiniz.
Bu kitapta yer alan
bilgiler tamamen hayal ürünü değildir; gerçekle uzaktan yakından ilgisi vardır…
Efsanelerin arasına sembollerle yerleştiren hakikatler gibi, ezoterik bilgilerin
ışığında yazılan kurguların satır aralarında, gerçek, en yalın haliyle
aktarılmıştır.
İster bilim kurgu
diyerek isterseniz yarı hakikat görerek… nasıl okumak isterseniz… tamamen size
kalıyor…
Keyifli okumalar…
ÖNEMLİ NOT:
©Tahir Sakman,
Konya-2023
Zan Uşakları sadece
pdf formatında dijital olarak yayımlanmıştır. Yazarın izni olmadan fiziksel
olarak basımı ve dağıtımı yapılamaz. Tanıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar
dışında ticari amaçlarla izinsiz kullanılamaz.
TAHİR SAKMAN
23 Temmuz, 2023
ZAMANA AYAR VEREN USTALAR / KONYA SAATÇİLERİ (7)
![]() |
Mustafa Yavuz usta, ilerleyen yaşına rağmen çalışmasını sürdürüyor. Foto: T. Sakman. |
ZAMANA AYAR VEREN
USTALAR / KONYA SAATÇİLERİ (7)
Konya’da şu an çalışan
en yaşlı usta, Mustafa Yavuz ustadır. 1938 doğumlu olan usta sanatı kendi
merakı ile öğrendiğini söylemektedir. Sanat Okulu mezunu olan Mustafa Yavuz
usta, uzun yıllar Almanya’da çalıştıktan sonra dükkân açarak nice saatlere can
vermiştir. 85 yaşında olmasına rağmen hâlâ çalışmaktadır. Bu yönüyle de
kendisine ayrıca saygı duyuyorum. Ne zaman dükkânına gitsem; merhum babam Mazhar Sakman'la olan anılarından bahseder, birlikte eski günleri anarız.
![]() |
Mustafa Yavuz ustanın dükkânından bir görünüm. Fotoğraf T. Sakman. |
Eskiden saatçiler gramofon tamiri de yaparlardı. Mustafa Yavuz usta da antika saatlerin yanı sıra gramofon tamir etmeye de devam ediyor. Ayrıca birçok saatçide göremediğimiz alet ve edevatları onda görmek mümkün. Eski ustaların bir özelliği de tezgâhlarının dağınık ve kalabalık görüntüsüdür oysa o bize göre öyledir; eski ustalar aradıklarını o dağınıklığın arasında kolayca bulurlar, eğer düzenlerseniz bulamazlardı. Babamın tezgâhı da öyleydi, düzelttiğim zaman aradığını bulamaz, bana kızardı. Aynı geleneği Mustafa Yavuz usta da sürdürüyor. Konya saatçiliğinin vazgeçilmez ismi olan ustaya hayırlı ömürler diliyoruz.
![]() |
Eski ustaların düzeni; dağınık olmalarıdır, Mustafa Yavuz ustanın tezgâhı bu durumu çok iyi yansıtıyor. Fotoğraf: T. Sakman. |
Şehirde saat onarım ustası olarak haklı bir ünü olan bir diğer ustamız da Nuri Yücesoylu’dur (1933-2013). Bir dönem Konyaspor’da yöneticilik yapan ve şehir gazetelerinde spor yazarlığı da yapan merhum, şehrin en iyi saatçileri arasında yer almıştır. Babası, onu Saatçi Abdürrahim Efendi’ye çırak olarak verdiği zaman çevresinden “neden saatçiye verdin, gavur mesleği” diye babasını çok eleştirdiklerini anlatmıştır. Sadece Konya’dan değil çevre illerden de özellikle antika saatleri tamir etmesi için ona getirirlerdi. Konya Saatçiler Derneği’nde uzun yıllar başkanlık da yapan ustayı, kravatsız hiç görmedim. Amele Pazarı’na cephe dükkânında her zaman takım elbiseli ve kravatlı olarak çalışırdı. Mesleğine gösterdiği saygının ötesinde bu haliyle örnek bir esnaftı. Oldukça mütevazı, çalışkan bir yapıdaydı. Vefatından sonra oğlu Mehmet aynı dükkânda baba mesleğini, erken yaşta aramızdan ayrılana kadar sürdürmüştür.
![]() |
Merhum Nuri Yücesoylu usta çalışırken... |
![]() |
Nuri Yücesoylu ustayı kravatsız hiç görmedim. |
![]() |
Günümüzün başarılı ustalarından Hüseyin Altınkaya dükkânının önünde. Fotoğraf: T. Sakman. |
![]() |
Hüseyin Altınkaya usta bir saati yeniden hayata kavuştururken... Fotoğraf: T. Sakman. |
![]() |
Ve eski günlerin ihtişamını yaşamaya çalışan bendeniz, Tahir Sakman. |
22 Temmuz, 2023
ZAMANA AYAR VEREN USTALAR / KONYA SAATÇİLERİ (6)
![]() |
Soldan sağa; Enes Konuş ve kardeşi Hayri... Fotoğraf: T. Sakman. |
ZAMANA AYAR VEREN
USTALAR / KONYA SAATÇİLERİ (6)
Geçmiş dönemlerde ki 1950’li
ve öncesi yıllarda saat parçası bulmak çok zordu hatta bulunmazdı; ustalar
yeteneklerine, ustalıklarına göre saatlerin arızalı parçalarını tamir ederlerdi
veya bir başka saatin parçasını yedeklemenin yollarını ararlardı. O dönemin
kısıtlı imkânları içerisinde yetişen ustaların yaptığı tamirleri, o dönemden
günümüze intikal eden saatlere baktığımız zaman görüyoruz ki hayret etmemek
mümkün değildir. Bunlardan bir kısmını bendeniz çalıştığım dönemlerde de
yapmıştım; çarkın kırılan dişlisinin kırık yerine bir başka saatin çarkını
perçinlemek, kırılan zemberekleri yeniden delip kullanmak, zayıflayan, güç
kaybına uğrayan zemberekleri ters çevirmek, ortadan kırılan zemberekleri birbirine
perçinlemek, maşa tamiri, pandül düzeltmek gibi buna benzer daha birçok arızayı
tamir ettiğimiz dönemler yaşadık.
![]() |
Enes usta, bir dönem üretimini yaptığı alet edevatların önünde... Fotoğraf: T. Sakman. |
O dönemlerde aktarlar saat parçası da satmaktadırlar ki bu oldukça kısıtlıdır. Şehirde ilk parçacılar, saat aksam depoları aktarlardır, sonra…
Enes Konuş (1942∞), Sarayönü’de Kuran kursunda hocadır. Aslında Enes Konuş’un hikâyesi tam bir başarı öyküsüdür:
Saatçiliği kendi çabalarıyla ve yeteneğiyle öğrenir. Amele Pazarı’nın karşısında kendi tabiriyle içi saman dolu bir dükkân kiralar, yıl 1961… O dükkânı ben hatırlıyorum, bucakta bir dükkândı; bir yanında un fabrikası vardı, ön tarafındaysa ekmek büfesi… Bu dükkânda işe başlar Enes Konuş… Dükkânın kurumsal kimliğe bürünmesi ise 1963 yılında başlar. 1968 yılında kardeşi Hayri Konuş’u da (1946∞) yanına alır ki bu da çok enteresan bir hikâyedir; aslında terzidir Hayri Konuş… Terzilik de ince bir iştir ve Hayri Konuş yıllarını verir ve o da hasbelkader saatler hakkında ciddi bir bilgi birikimine ve tamirat yapacak düzeye erişir. Abisi Enes Konuş ile birlikte saat parçası da satmaya başlarlar. Kurumsal olarak bakarsanız, aradığınız pek çok şeyi bulabildiğiniz bu dükkân, şehrin ilk ciddi saat aksam deposudur.
![]() |
Hayri Konuş dükkânında eski günleri aratmayacak performansıyla çalışmaya ve güler yüzüyle hizmete devam ediyor. Fotoğraf: T. Sakman. |
Sonra dükkânı Fatih Çarşısı’na taşırlar. İki kardeşin dürüst kişilikleri, güler yüzlü ve müşteri odaklı çalışmaları, kısa sürede şehirde saatçiler arasında aranılan bir yer haline gelmesine neden olur. Şahsen bendeniz de çalıştığım dönemlerde kendileriyle çokça alışveriş yaptım, hiçbir olumsuz anım olmadı. Birçok saatçi yedek parça ihtiyacı olduğu zaman ilk müracaat ettikleri adrestir artık dükkânları… Bazen bir tane tij, bazen bir tane direk alırdı, benim gibi bazı saatçiler hatta deftere de yazdırırlardı… Sermayesi yeterli olmayan saatçiler, lazım oldukça alırdı. Hiç üşenmezler, yüksünmezler verirlerdi, iyi esnaflardı… Ellerinde olmayan bir parçayı da hemen getirmenin yollarını ararlardı… Alışverişlerinde daima müşteri yönünde pozitif ayrımcılık yaparlardı. Uzun yıllar alışveriş yaptım, ticaretin ötesinde müşterileriyle her zaman iyi bir dost, iyi bir arkadaş olmuşlardır.
![]() |
Fotoğrafta; Konuş kardeşlerin 70'li yıllarda ürettikleri ve günümüzde bile aranılan hassas aletlerden zımba takımları ve saat kadranları görülüyor. Fotoğraf: T. Sakman. |
Enes Konuş’un müteşebbis ruhu, onu saat parçası ve saat üretmek için çareler aramaya iter. O yıllarda merhum Erbakan’ın “ağır sanayi hamlesi” ile siyasete atıldığı yıllardır. 1972 yılında Meram Sanayii’nde fabrika kurarlar ve “Start” markasıyla üretime başlarlar. Önceleri saatçilerin olmazsa olmazlarından zımba takımları ve deve boynu tabir ettiğimiz aletleri, hakiki çelikten üretirler ki bu zımbaları 0.25 mm inceliğinde delerek saatçilerin hizmetine sunarlar. O yıllarda üretilen bu zımba takımları, bugün bile aranmaktadır. Ayrıca saat kapaklarını ve cam çerçevelerini kapatmakta kullanılan pres takımlarını yaparlar. Yağ çubukları, yağdanlıklar, saat kadranları imal ederler. Dönemin Konya sanayisinin yüz akı kuruluşları arasına girerler.
Enes Konuş’un aklında, en azından şimdilik kaydıyla bir masa saat fabrikası kurma hedefi vardır. Defalarca gittiği İsviçre’de saat fabrikalarını gezmekte, hiç kimsenin giremediği üretim alanlarına girmenin bir şekilde yolunu bulmaktadır. Yıl, 1975… Saat mikaları ve saat tepeleri üreten Eskişehirli ve Bursalı iki müteşebbis; İbrahim Torun ve Hayrettin Hafız Ahmet ile birlikte İsviçre’nin yolunu tutarlar. İsviçre’de satılık bir masa saat fabrikası bulurlar; tam da istedikleri gibidir, çok beğenmişlerdir ama… 100 bin mark istemişlerdir fabrika için ve ne yazık ki üç müteşebbiste bu para yoktur. 10’ar bin mark koyalım, gerisini borçlanalım önerisi ise bir arkadaşlarının parayı verememesi üzerine teşebbüs yarım kalır…
Eğer o gün Konya’da böyle bir fabrika açılmış olsaydı… Gerçi 10 yıla kalmayacaktı; quartz mekanizmaların öncüsü elektromekanik saatler piyasaya sürülmeye başlayınca ne olurdu akıbeti bilmiyorum ama kısmet olmamıştır. Start markasıyla ürettikleri alet edevatların üretimini de pilli mekanizmaların yaygınlaşması ve saat tamirinin ciddi bir darbe yemesiyle durdurmak zorunda kalmışlardır. Tüm saatçiler için o günler çok dramatik günlerdi… Uzun yıllar dirsek çürüterek öğrendiğimiz zanaat bir anda geçerliliğini yitirmiş gibiydi.
Enes usta, her zaman, “ne üretebilirim” sorusuna yanıt aradığı ömründe sosyal faaliyetlerden de geri kalmamış özellikle Selçuk Üniversitesi’nin kuruluş aşamalarına ciddi katkıları olmuştur. Yaşadığı şehre olan vefa borcunun bilincinde olarak, hayatını, mütevazılığın sınırlarını zorlayarak yaşayan, kendini gizleme yolunu seçmiş insanlarımızdan bir tanesidir.
![]() |
Enes ustanın ustalık ve teşekkür belgeleri... Fotoğraf: T. Sakman. |
Şehirde en çok kalfa yetiştiren ustalardan birisi olmuştur Enes usta: Ömer Erpostalcı, Esat Paşalı, Yaşar Güneş, Hüseyin Çetin, Hidayet Topatan, Abdullah Parlaktürk, Hasan Ihlamur şehrin saat piyasasına katkı sağlayan isimler olmuşlardır. Ayrıca Enes ve Hayri Konuş’un kalfalarından genç kuşak bir saatçi Fatih Karagöz, günümüzde Ata Saat ismiyle saat aksam deposu olarak şehirde hizmet vermektedir.
![]() |
Enes ustanın kalfası Hasan Ihlamur (1946∞) zanaatı sürdürenler arasında önemli bir yere sahiptir. Fotoğraf: T. Sakman. |
Enes Konuş’un iki oğlu da mesleği sürdürürken; onlar da çocuklarını yetiştirmişler, Hüseyin Konuş’un oğlu Talha, Mustafa Konuş’un oğlu Muhammed Enes mesleği sürdürmektedirler. Hayri Konuş’un oğlu Mustafa ve torunu Ahmet Coşkun da mesleği üçüncü kuşağa taşıyanlar ve sürdürenler arasındaki yerini almıştır.
![]() |
Enes ve Hayri Konuş kardeşlerin çocukları ve torunları mesleği devam ettirmenin sevincini yaşıyorlar. Fotoğraf: T. Sakman. |
Günümüzde üç ayrı dükkânda, Enes Konuş; Enes Promosyon, çocukları Enes Saatçilik, Enes Optik Saat; Hayri Konuş ise oğlu Mustafa ile Güneş Saatçilik ismiyle ticari faaliyetlerini sürdürmektedirler. Konya saatçiliğine bir dönem damgalarını vuran Enes ve Hayri Konuş ağabeylerimize hayırlı ömürler dilerim…
TAHİR SAKMAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)