ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ ÖLÜMLERE

ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ
ÖLÜMLERE
Biz 40 haramiyiz,
birbirimizi biliriz… di…
Artık birbirimizi
bilmekten öte sayımız ellerimizin parmaklarını bile geçmiyor… Kadim dostum
sevgili Zeki Oğuz’un erken ölümü… 72 yaşındaysa ne olmuş yani şair “her ölüm
erken ölümdür” dememiş mi?..
Yıllarca dağları
gezdi, Yörüklerin yaşantısına imrendi, fotoğrafla belgeledi, şiir yazdı, öykü
yazdı makale yazdı, dergi çıkardı. “Benim sadık yârim kara topraktır” diyen
Veysel gibi tek dostu topraktı.
Birlikte gezdiğimiz
dönemler oldu; bendenizin serserilikte zirve yaptığı yıllar… Hiç bilmediğimiz
bir evin kapısını çalıp ekmek istediğimiz zaman önümüze bir Anadolu sofrası
çıkarılan günlerimiz… Bir yumurtayı, bir tutam yeşil soğanı 5 kişi üleştiğimiz
günler… gece, ay ışıklarıyla yıkanırken, ateşin başında çay gibi demlendiğimiz
günler. Kâh Dere’de kâh Karadağ’da kâh Cankurtaran’da, Ballıkaya’da, Çetmi’de, Ay
Boğazı’nda… kuş uçmaz kervan geçmez… dolaştığımız
yerleri fotoğraflayıp gezi notlarıyla gazetelerde yayımlardım. Bir gün Zeki, “Tahir,
çok anlatma sonra buraları da talan ederler” demişti ki doğru söylüyordu, şimdi
çok yer talan edilmiş…
Mehmet Gündoğdu ile
sayıyoruz… kala kala iki elin parmakları kadar, belki biraz daha geçeriz… Konya
kültüründeki yaprak dökümü… değil bir çığ gibi çoğalıyoruz ölüme… her gidenin
yerinde kocaman bir hüzün, şehri sarıyor. Oysa şehir çok rahat, haberi yok. Bu
bizim Konya’mız değil; bu olsa olsa Konya’yı taklide yeltenen kozmopolit bir
coğrafya… Selçukya ise çok gerilerde kaldı.
Tatköy’ün en
manzaralı bir yerinde kurulmuş mezarlık… sessizlik ülkesi ama bu sefer çok da
sessiz değil; bütün ağaçlar, selama durmuş bağrında yer açan toprağa gölge
düşürmek için yarışıyorlar. Bu gelen Zeki Oğuz’dur; bu gelen kadim dostumdur… Zaman,
selama dursa azdır.
Ya Konya? O sessiz
kalacaktır eminim…
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ
ÖLÜMLERE
/güneşin ve toprağın
çocuklarıydık
zeki irfan bir de bukowski/
aydınlıktı tüm
yönlerimiz
bütün rüzgârlar bizi
tanırdı
bir de hasrete
kırılan yollar
yollar yalnız
yürünmez şimdi
bukowski çoktan gitti
zeki dersen çok
erkendi
çığ gibi çoğalıyoruz
ölümlere
irfan kaldı bir de
ben
dolunaya sarkan
gecelerde ağladığımız
ateşler yakıp
yüreğimizde
güne güneşe adres
sorduğumuz
toprağın bağrında serin
yalnızlık
gidilecek en son en
güzel yer
yaşamış sevdalanmış
bir ömrü vermeye
değer
/güneşin ve toprağın
haylaz çocuklarıydık
çok eksiğiz şimdi
yalancı rüzgârın eline
kaldık/
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.