YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

17 Ağustos, 2023

ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ ÖLÜMLERE


 

ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ ÖLÜMLERE
 
Biz 40 haramiyiz, birbirimizi biliriz… di…
 
Artık birbirimizi bilmekten öte sayımız ellerimizin parmaklarını bile geçmiyor… Kadim dostum sevgili Zeki Oğuz’un erken ölümü… 72 yaşındaysa ne olmuş yani şair “her ölüm erken ölümdür” dememiş mi?..
 
Yıllarca dağları gezdi, Yörüklerin yaşantısına imrendi, fotoğrafla belgeledi, şiir yazdı, öykü yazdı makale yazdı, dergi çıkardı. “Benim sadık yârim kara topraktır” diyen Veysel gibi tek dostu topraktı.
 
Birlikte gezdiğimiz dönemler oldu; bendenizin serserilikte zirve yaptığı yıllar… Hiç bilmediğimiz bir evin kapısını çalıp ekmek istediğimiz zaman önümüze bir Anadolu sofrası çıkarılan günlerimiz… Bir yumurtayı, bir tutam yeşil soğanı 5 kişi üleştiğimiz günler… gece, ay ışıklarıyla yıkanırken, ateşin başında çay gibi demlendiğimiz günler. Kâh Dere’de kâh Karadağ’da kâh Cankurtaran’da, Ballıkaya’da, Çetmi’de, Ay Boğazı’nda…  kuş uçmaz kervan geçmez… dolaştığımız yerleri fotoğraflayıp gezi notlarıyla gazetelerde yayımlardım. Bir gün Zeki, “Tahir, çok anlatma sonra buraları da talan ederler” demişti ki doğru söylüyordu, şimdi çok yer talan edilmiş…
 
Mehmet Gündoğdu ile sayıyoruz… kala kala iki elin parmakları kadar, belki biraz daha geçeriz… Konya kültüründeki yaprak dökümü… değil bir çığ gibi çoğalıyoruz ölüme… her gidenin yerinde kocaman bir hüzün, şehri sarıyor. Oysa şehir çok rahat, haberi yok. Bu bizim Konya’mız değil; bu olsa olsa Konya’yı taklide yeltenen kozmopolit bir coğrafya… Selçukya ise çok gerilerde kaldı.
 
Tatköy’ün en manzaralı bir yerinde kurulmuş mezarlık… sessizlik ülkesi ama bu sefer çok da sessiz değil; bütün ağaçlar, selama durmuş bağrında yer açan toprağa gölge düşürmek için yarışıyorlar. Bu gelen Zeki Oğuz’dur; bu gelen kadim dostumdur… Zaman, selama dursa azdır.
 
Ya Konya? O sessiz kalacaktır eminim…

 

ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ ÖLÜMLERE
 
/güneşin ve toprağın çocuklarıydık
zeki irfan bir de bukowski/
 
aydınlıktı tüm yönlerimiz
bütün rüzgârlar bizi tanırdı
bir de hasrete kırılan yollar
 
yollar yalnız yürünmez şimdi
bukowski çoktan gitti
zeki dersen çok erkendi
çığ gibi çoğalıyoruz ölümlere
 
irfan kaldı bir de ben
dolunaya sarkan gecelerde ağladığımız
ateşler yakıp yüreğimizde
güne güneşe adres sorduğumuz
 
toprağın bağrında serin yalnızlık
gidilecek en son en güzel yer
yaşamış sevdalanmış
bir ömrü vermeye değer
 
/güneşin ve toprağın haylaz çocuklarıydık
çok eksiğiz şimdi
yalancı rüzgârın eline kaldık/
 
TAHİR SAKMAN
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.