28 Eylül, 2023
MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ ÜZERİNE
MİSTİK MÜZİK
FESTİVALİ ÜZERİNE
24 Eylül, 2023
20. KONYA MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ
20. KONYA MİSTİK MÜZİK
FESTİVALİ
Dünyanın sayılı
festivalleri arasında gösterilen Konya Mistik Müzik Festivali dün 250 semazenin
tevhit söyleyerek Alâaddin’den, Mevlâna Meydanı’na Vuslat yürüyüşüyle başladı.
Meydanda sahne alan Halvetî-Cerrâhî Devrânı Türk Tasavvuf Mûsîkîsî ve
Folklorünü Araştırma ve Yaşatma Vakfı, Ahmet Özhan idaresinde Cerrahi
tarikatının zikir ayinini yaptılar. Daha sonra 250 semazen, sembolik olarak bir
selamlık bir sema yaptılar.
Akşam bölümünde ise
Nevşehir Hacı Bektaş Semah Topluluğu sahne alarak Alevi-Bektaşi deyişleri
eşliğinde semah programını gerçekleştirdiler.
Programlara Konya’nın
ilgisi yoğundu. 250 semazenin göğe kanat açar gibi tennurelerini açmaları
muhteşem manzaralara sahne oldu. Halveti Cerrahi Vakfı’nın zikir programında da
zaman zaman konsantrasyonun yükseldiği anlara şahit oldu izleyenler. Semah
programında ise Anadolu’nun bağrından adeta fışkıran ezgilere kanat oldu canlar
ve Konya semalarına, semahlarla gökyüzünde nurdan izler bıraktılar.
Akşam bölümündeki
programın sadece 15 dakika geç başlaması elbette sevindiriciydi ama oturacak
bir sandalye bile olmaması çok insanın dönmesine neden oldu. Bu yıl havaların
da güzel olması, programların açık havada yapılmasına imkân sağlıyor ancak alana
birkaç yüz olsun sandalye konulamaz mıydı soruları aklımıza geliyor ister
istemez…
Geçtiğimiz yıllarda
festivalde çok renklilik hakîmdi, sonraları bu terk edildi. O kadar çok farklı
dinlere ait grupları dinlemiştik ki çok şanslıymışız. Geçtiğimiz yılların
birinde Tibet’ten bir ekip gelmiş, Budist bir ayin gerçekleştirmişti. Bazı
çevreler bunu çok eleştirmiş; “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” olarak
değerlendirmişlerdi. Bu yıl da, son yıllarda olduğu gibi İslam ülkelerinden
gelen topluluklar sahne alacak.
Ayrı bir coşku katan
İran, Hindistan gibi ülkelerin müziklerini dinleyemeyecek olsak da programların
tamamını izlemeyi planlıyorum, ayrıca sizi de bekleriz ama portatif
sandalyenizi getirmeniz şartıyla…
TAHİR SAKMAN
18 Eylül, 2023
01 Eylül, 2023
SERİN SULARIN HAYALLE DANSI: ERMENEK
SERİN SULARIN HAYALLE
DANSI: ERMENEK
Geçtiğimiz hafta sonu
Ermenek’teydim…
Eğiste Deresi’ni beş
dakikada geçerken, Eğiste viyadüğü göğsümüzün kabarmasına neden oluyor; her ne
kadar çok gerekli miydi tartışmaları yapılsa da… Yol Taşkent’e kadar oldukça
rahat sonrasında virajlar biraz başınızı döndürse de yollar gayet güzel.
Doğrusu umduğumdan
daha küçük buldum; bu şirin ilçeyi… Ermenek Barajı, ticari ve sosyal hayatı
olumsuz etkilemiş gibi görünüyor, en azından şimdilik böyle… Kömür madenleri
barajın altında kalınca çalışanlar ilçeyi terk etmiş kalanlarınsa ekecek
toprağı kalmamış. Düz arazi yok denecek kadar, olanlarsa oldukça taşlı…
İnsanlar toprak
kazanmak için teras yaparak, taşları temizleyerek hayatlarını kazanmaya
çalışıyorlar. Baraj nedeniyle ılımanlaşan iklim, zeytin yetiştirilmesine olanak
sağlamış ve herkes zeytin ağacı dikmek için çalışıyor. Dünyaca ünlü Ermenek
kirazının yanında zeytin, şeftali, incir gibi Akdeniz meyvelerini yetiştirmek
için çabalıyorlar.
Ermenek insanı çok
çalışkan ve dürüsttür. Tanıdığım Ermeneklilerin hepsi de özü, sözü doğru, dürüst
insanlardır. Kadınları, kaç göç nedir bilmezler, bu yanıyla da oldukça serbesttirler
ve sözleri her zaman dinlenilir. Ermenek kadınlarının da çok çalışkan ve mahir
olduklarını da söylemeye gerek yoktur sanırım. Hayatın her alanında onların aydın yüzlerini görebilirsiniz.
Yeşilin ve suyun
hayallerinizle dans ettiği bu topraklar, serin esintileriyle ve barajın
muhteşem manzarasıyla sizi bir anda düşler ülkesine götürmesi işten bile değildir.
Belki baraj bile demek doğru değil; çünkü büyük bir göl, manzarasıyla kendinizi Ölüdeniz’deymiş
gibi hissetmenize neden oluyor. Barajda tekneler çalışıyor ama turlarda yer
bulamadığımız için binemedik. Kişi başı 50 TL… Özel tekne, 5 kişi için saatine 1000
TL isteyince vazgeçmek zorunda kaldık. Barajın küçük bir bölümünün çevrilerek
havuza dönüştürülmesi oldukça ilgimi çekti, 50 lira ödeyip yüzme imkânına
kavuşabiliyorsunuz.
Turkuaz mesire alanı oldukça
düzenli ve temiz… Tek sıkıntı nem… Yüksek yerlerdeki serin rüzgârlar baraja
yaklaştıkça yerini yüksek derecede neme bırakıyor. Bir ara nefes almakta
zorlandığımı söylemeliyim. Turkuaz mesire alanına giriş, araçlar için 20 TL… Mangal
ve bulaşık için özel alanlar var. Burada çadırlı kamp yapma imkânı da var;
çadırı sizden 250 TL, çadırı işletmeden alırsanız 400 TL ve üç kişiye kadar kalınabiliyor.
Ayrıca restoranı da var, günlük ihtiyaçlarınızı rahatlıkla karşılayabilirsiniz.
Burada da Rusları
görmek bizi şaşırtmadı! Kamp kuran üç aile vardı benim görebildiğim. Zeyve
Pazarı’nın aksine oldukça düzenli bir kamp ve mesire alanı.
Turkuaz mesire alanı
nasıl düzenli ve temizse, Zeyve Pazarı bunun tam aksine yazmak bile istemiyorum
aslında… Hani Ermenek denilince ilk aklımıza gelen yer…
Tam bir doğa harikası
ama insan olmadan… Mangalcılar, dumanlarıyla bu tabiat harikası yeri işgal
etmişler, sömürmüşler, yok etmenin eşiğine getirmişler. Konuştuğum Ermeneklilerin
tamamı buraya gitmediklerini söylediler. Ermenek dışından gelen insanlar sanki
başka işleri yokmuş gibi buldukları ilk gölgeye çökmüşler; her tarafı ateşe ve
dumana boğmakla meşguller…
Birkaç yıl önce Yerköprü
Şelalesi de böyleydi, feryat etmiş, yazılar yazmıştım sonra Konya Büyükşehir Belediyesi
mangalı yasakladı da doğa harikası bu yer yok olmaktan kurtulmuştu. Zeyve
Pazarı’nın da akıbetinin böyle olmasını, Ermenek Belediyesi’nin mangalı
yasaklamasını bekliyorum. Ermenekliler bunu takip etmeli…
Zeyve Pazarı’nın
hemen üstündeki su kaynağına çıkarak suyun nasıl büngüldediğini görmelisiniz. Serin
suların, ulu ağaçların çevresinde halelerle dolanarak yürekleri ferahlandırdığını
mutlaka görmelisiniz ama özellikle hafta sonu hiç gitmeyin… Ermenek’in geleceğe
bırakacağı en önemli doğal, kültür mirasının daha düzenli kullanımı için
mutlaka yetkililer harekete geçmelidir.
Zeyve Pazarı’nın
kargaşasından, gürültüsünden adeta kaçarak Tekeçatı Yaylası’na çevirdik
rotamızı… Yol çok kötü olmasına rağmen gittiğimize değdi. Nazlı nazlı akan bir
su başında oldukça dinlendik. Tabii bu alanda da mangalcılar boş durmamışlardı;
yeşilin üstünde ateş yakmışlar sonra çöplerini de koyup gitmişler… Bölgede
konaklayan Yörükler mağara girişlerini briketle çevirerek yaşam alanları
oluşturmuşlar. İkindi üzeri üşüdük ve kalkmak zorunda kaldık.
İlçe merkezindeki Şelale
veya Santral da denilen alandaki su sesi; özel bir terapi almanızı sağlıyor. Ulu
ağaçlar gölgeleriyle size eşlik ederken serin suların sesi, yüreğinize ferahlık
veriyor. Mutlaka görmelisiniz…
Konya’ya dönüşümüz
daha kolay oldu; bu sefer daha çok rampa aşağı inerek geldik ki acı bir haberle
sarsıldık: Ermenek’te tur otobüslerinden birisi yokuşu çıkamamış ve geri kaçarak bir
evin bahçesine devrilmiş. Bu talihsiz kazadan sonra benim Ermenek’te olduğumu
bilen dostlar sağ olsunlar beni arayarak sağlığımı sordular. Bendeniz özel
araçla gitmiştim otobüste değildim, bu vesileyle arayan dostlara teşekkür
ederim.
Ermenek her zaman
gidilip görülecek doğa harikası yerlerimizden birisi. İnciri, şeftalisi, kirazı
ve zeytini ile sizleri de sofralarında ağırlamaktan mutlu olacaktır. Ermenek
insanının hoşgörüsü, paylaşmayı seven yapısı yanında güler yüzleriyle sizde de
derin izler bırakacaktır eminim…
TAHİR SAKMAN
31 Ağustos, 2023
İKİ DAMLA YAŞ
İKİ DAMLA YAŞ
Bugün birkaç hüznü
birden yaşadım…
30 Ağustos
törenlerine geç kalmış, çelenk sunma törenlerine yetişememiştim… Çelenk sunma
töreni 09.00’da yapılmış ama nedense resmi geçit saati 10.30 olarak belirlenince
tören alanında neredeyse kimse kalmamıştı.
Önceleri çelenk
sunumu yapıldıktan sonra resmi geçit yapılırdı, törenleri sonraya bırakmanın
nedenini bir türlü çözemedim.
Şimdi sizlere kalkıp
da eski 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının nasıl coşkuyla geçtiğini falan
anlatmayacağım ama…
“Ya istiklal ya ölüm”
düsturuyla canlarını vatana siper eden Ulu Önder Atatürk’ün ve silah
arkadaşlarının, aziz şehitlerimizin hatırasını yaşatmak için gözümüzden bugün
iki damla yaş düşmeyecekse…
İki milyonluk Konya’nın
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında, alanda töreni izleyenlerin sayısı…
Her türlü yokluğa
rağmen canlarını dişine takan, uçak ile kağnının savaşını kazanarak alnı ak
çıkan ecdadımızı hatırlamak için ne yapılması gerekiyordu?
Yerli işbirlikçilerin,
İngiliz ve Yunan’a destek fetvalarıyla ve Kuvayı Millîye aleyhine her türlü
olumsuz propagandaya rağmen yedi düveli dize getiren ve bizlere yoktan bir vatan
armağan eden ecdadımızı, Yüce Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını bugün
anmayacaksak hangi gün anacağız ki?
Arif Nihat Asya’nın
ölümsüz “Bayrak” şiiri okunurken, gözlerim artık beni dinlemiyordu:
/Sana benim gözümle
bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan
uçan kuşun
Yuvasını bozacağım. /
Kazma kürekle savaşan
aziz şehitlerimiz için bir damla yaş… bir damla da şehrimin kutlamalara
göstermediği ilgi için…
Hüznün zirvesinde
yine Arif Nihat Asya’nın şiirine sığınıyorum:
/Tarihim, şerefim,
şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek
istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
/
TAHİR SAKMAN
30 Ağustos, 2023
VATANIMIZ ATATÜRK
VATANIMIZ ATATÜRK
Vatanın bir diğer
adıdır Mustafa Kemal Atatürk; vatanın aslında asli adıdır Gazi Mareşal Mustafa
Kemal Atatürk…
30 Ağustos 1922…
Onca yokluğa rağmen,
Yunan ordusu büyük ölçüde yok edilmiş, generalleri esir edilmiş ve İzmir yolu
Türk süvarilerine açılmıştır artık…
Sonrası;
Yunanistan’da kral devrildi, Padişah Vahdettin ülkeden kaçtı, İngiltere’de
başbakan istifa etmek zorunda kaldı…
Bizi asıl
ilgilendiren kısmı ise vatanın düşman çizmesinden kurtulması ve Sevr
Anlaşması’nın Türk süngüsüyle çöpe atılmasıdır.
1683 yılında Viyana
önlerinde başlayan bozgun ve geri çekilme artık sona ermiş, Türkler, Atatürk ve
silah arkadaşlarının üstün dehası ve Türk ordusunun canını siper etmesiyle
kıyamete dek sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır.
Kapitülasyonlar
kaldırılmış, düyun-u umumiye reddedilmiş tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti yeni
temeller üzerine inşa edilmiştir.
Bu nedenle “Ata’mız”
diyoruz, bu nedenle “o Atatürk’tür, Türk’ün Ata’sıdır” diyoruz…
30 Ağustos’a
bakarken, kafelerden, serin gölgelerden değil; topların namlusundan, piyade
tüfeğinin süngüsünden, o gün İzmir’e akmaya başlayan Türk süvarisinin
atlarındaki şimşekler çakan nallarından bakmazsanız, yanılırsınız…
Cepheye kağnılarla
cephane taşıyan, kınalı elleriyle silah tutan, Yunan'a kurşun sıkan Türk
kadınının gözlerinden bakmazsanız, yanılırsınız...
Kimi çevrelerin yok
saymaya kalkıştığı Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız başarıya ulaşırken birçok sömürge
ülkeye de örnek olmuştur. Kimilerinin “Yunan kazansaydı” gibi hiçbir gerekçe
ile izah edilemeyecek olan söylemlerde bulunması akıl tutulması ve hezeyandan
başka bir şey değildir.
Aziz Atatürk ve silah
arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
Bizim vatanımız
Atatürk’tür ve Atatürk’ten başka vatanımız yoktur. O bağımsızlıktır,
uygarlıktır, bilimdir, akıldır ve ışıktır; geleceğimizi sonsuza dek aydınlatan…
TAHİR SAKMAN
24 Ağustos, 2023
GÜN AYDIN
GÜN AYDIN
gün aydın doğar hemşerim
gün aydın
günaydın
hayaller toz pembedir
umutlar beyaz
ve daima gerçekler acı
üstüne doğan gün
davacı
gün aydındır gün aydır
günaydın
gün olmanın gereğidir
gün ışıyacak
kör sevdalara umut taşıyacak
çelik bir bakışta
sıcak bir yokuşta
kör olası hayat
yaşanacak be hemşerim
yaşanacak
günaydın
günaydın dostluk
günaydın sevgi
günaydınlar olsun
kucağını güne açan geceye
bir merhaba ısıtır içimi
şafakların ülkesinde
ışıklar konuşsun
yürümesin karanlıklar
büyümesin uçurumlar
cehaletten işkenceye
uyuma be koçum
uyuma be aslanım
vakit kalk vaktidir
gün ışık vaktidir
günaydın
günaydınlara da günaydın
gün aydın be hemşerim gün aydın
günaydın
TAHİR SAKMAN
22 Ağustos, 2023
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ HİKÂYESİ / KORONA GÜNLÜKLERİ YAYIMDA
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ
HİKÂYESİ / KORONA GÜNLÜKLERİ YAYIMDA
Ölümün nefesini ilk
kez bu kadar yakınımızda hissetmiştik… İnsanlar birer birer bir virüse kurban
gidiyorlardı, virüs aman vermiyordu…
O dönemlerde sosyal
medyada yazmaya başladım, kitaplaştırma fikri o günlerde doğdu aslında ama…
fiziksel olarak basma imkânı bulamadım belki zaman içerisinde o da olur. Şimdilik
pdf formatıyla şehir kültürünün hizmetine 21. kitabım olarak sunuyorum.
Şair bir yüreğin
sessiz feryadını, bir anlamda dünkü şehrin dinamikleri ile bugünkü şehrin
yapısı hakkında anılarımızda yer eden hatıralarla, olabildiğince yalın ama
kesinlikle duygusal bir anlatımla ve iki yüze yakın fotoğraf eşliğinde belgesel
tadında okuyacaksınız.
Bir Şehrin Öteki
Hikâyesi / Korona Günlükleri’nde eminim sizler de çok şey bulacaksınız. Dünkü
Konya’nın izini birlikte sürmek isteyenler blog sayfamdaki https://tahirsakman.blogspot.com/ Tahir Sakman kitapları indirme
linkleri yazısına tıklayarak açılan sayfadan bilgisayarına, tabletine,
telefonuna ücretsiz olarak indirip okuyabilir.
ÖNEMLİ NOT:
©Tahir Sakman,
Konya-2023
Bu kitap sadece pdf
formatında dijital olarak yayımlanmıştır. Yazarın izni olmadan fiziksel olarak basımı
ve dağıtımı yapılamaz. Kitapta bulunan yazılar, şiirler ve fotoğraflar; tanıtım
amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında ticari amaçlarla izinsiz
kullanılamaz.
ISBN
978-605-72565-3-9
Keyifli okumalar…
TAHİR SAKMAN
21 Ağustos, 2023
ONDAN ŞİKÂYET BUNDAN ŞİKÂYET / LAY LAY LOM
ONDAN ŞİKÂYET BUNDAN
ŞİKÂYET / LAY LAY LOM
Artık şikâyet
etmeyeceğim hem vallahi hem billahi…
Bana ne ya hu, işim
mi yok?
Zafer’in ortasına
kocaman dijital reklam panosu dikmişler, amaan adam sen de…
Caminin önüne büfe
kondurmuşlar, boş ver gitsin…
Hangi birini saysam
ki bilemedim şimdi:
Ekmek büfesi tam
yerini bulmuş vallahi… Kültür Park girişinin tam orta yerine, bir yakışmış, bir
yakışmış sormayın gitsin…
Bundan sonra şikâyet
yok; bana mı kaldı, şehrin koskoca bir basını var; var değil mi? Bir de estetik
kurulu vardı galiba?
Hoca Hasan Camii’nin
minare külahı, Taş Bina… İplikçi Camii’ndeki çatlaklar, Şehitler Anıtı’nın bakım
ihtiyacı… Dandini dandini dastana…
Alâaddin Tepesi yine
otoparka dönmeye başlamış… eee arabalar serin serin otursun işte, fena mı?
Daha dün yapılmıştı
güya bugün bakımda… Atatürk Stadı, yeni millet bahçesi inşaat alanına dönmüş…
Peki zararı kim karşılıyor; nasılsa belediye yaptırıyor, benim cebimden
çıkmıyor ya!
Neme lazım ya hu,
psikolojimi bozmaya ne gerek var ki? Hangi yanlıştan dönüldüğü görülmüş bugüne
kadar?
Ben yaptım oldu…
vallahi de oldu billahi de… uysa da oldu, uymasa da…
Şikâyet yok; lay lay
lom… Haydi, bir kez daha hep beraber;
Lay lay lom…
TAHİR SAKMAN
20 Ağustos, 2023
ÇAL PANDELACI ÇAL
ÇAL PANDELACI ÇAL
Artık kapitalizmin köleliğinden azat ettim kendimi… kitaplarımı yayımcıların… haşa hani kendini Allah sanan editörlerinden uzağım veya kimi kuruluşların yandaş takımından…
Özgürüm, mutluyum.
e-kitap olarak ücretsiz paylaşıyorum; sizler de ister okuyun ister okumayın çok da tın…
Baldır bacak göstermiyorum; ister beğenin isterseniz yerden yere vurun çok da umurumda değil; kendim çalıp kendim oynuyorum…
Çal gırnatacı çal!
TAHİR SAKMAN
19 Ağustos, 2023
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ HİKÂYESİ / KORONA GÜNLÜKLERİ
BİR ŞEHRİN ÖTEKİ HİKÂYESİ
/ KORONA GÜNLÜKLERİ
Kâbus gibi çökmüştü
dünyanın üzerine; zor, çok zor günlerdi. Gelişmiş ülkeler bunu diğerlerine göre
daha az hasarsız atlattılar.
Evlere kapanmıştık,
bu arada bazı dostları da kurban vermiştik virüse…
Kapanma döneminde her
gün yazmıştım sonra koronaya yakalandığımda da karantina günlerinde yazmayı
sürdürmüş ve Facebook’ta tefrika etmiştim. Bu yönüyle de Facebook’ta yayımlanan
bir tefrikanın kitaplaştırılması belki de bir ilktir, olabilir mi?
Yaşadığımız sıkıntılı
günleri anlatırken zaman zaman gözlerim maziye kaymış kendi hayatım üzerinden
geçmiş dönemin Konya’sını fotoğraflarla anlatmıştım. Sosyal bir eleştiriden
yola çıkarak dün ile bugünün mukayesesi, içinde gizli bir kişisel tarihi de
barındırıyor…
15 Mart 2020 ile 26
Mayıs 2020 tarihleri arasında yazdığım Korona Günlükleri’ne ilave olarak
koronaya yakalandığım dönemde, 17.9.2020 tarihinden başlayarak, 1.12.2020 tarihine
kadar yine sosyal medyada yayımladığım Karantina Notları’nı da eklemeyi uygun
gördüm.
Bir şehrin yazılmamış,
kişisel tarihini, eleştirel bir gözle, günümüzün sosyal yaşantısıyla mukayese
ederek açık yüreklilikle zaman zaman da yoğun duygusallıkla yazmaya çalıştım.
Önümüzdeki günlerde e-kitap olarak yayımlayacağım. Sosyal medyada yayımladığım
dönemlerde oldukça ilgi gören günlükleri, bu kez bilgisayarınıza pdf formatında
indirip okuyabileceksiniz.
Korona işin bahanesi
oldu; amacım bir dönemin Konya’sını kısmen anlatmaktı.
Çok yakında sizlerle
olacak, keyifli okumalar dilerim.
TAHİR SAKMAN
17 Ağustos, 2023
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ ÖLÜMLERE
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ
ÖLÜMLERE
Biz 40 haramiyiz,
birbirimizi biliriz… di…
Artık birbirimizi
bilmekten öte sayımız ellerimizin parmaklarını bile geçmiyor… Kadim dostum
sevgili Zeki Oğuz’un erken ölümü… 72 yaşındaysa ne olmuş yani şair “her ölüm
erken ölümdür” dememiş mi?..
Yıllarca dağları
gezdi, Yörüklerin yaşantısına imrendi, fotoğrafla belgeledi, şiir yazdı, öykü
yazdı makale yazdı, dergi çıkardı. “Benim sadık yârim kara topraktır” diyen
Veysel gibi tek dostu topraktı.
Birlikte gezdiğimiz
dönemler oldu; bendenizin serserilikte zirve yaptığı yıllar… Hiç bilmediğimiz
bir evin kapısını çalıp ekmek istediğimiz zaman önümüze bir Anadolu sofrası
çıkarılan günlerimiz… Bir yumurtayı, bir tutam yeşil soğanı 5 kişi üleştiğimiz
günler… gece, ay ışıklarıyla yıkanırken, ateşin başında çay gibi demlendiğimiz
günler. Kâh Dere’de kâh Karadağ’da kâh Cankurtaran’da, Ballıkaya’da, Çetmi’de, Ay
Boğazı’nda… kuş uçmaz kervan geçmez… dolaştığımız
yerleri fotoğraflayıp gezi notlarıyla gazetelerde yayımlardım. Bir gün Zeki, “Tahir,
çok anlatma sonra buraları da talan ederler” demişti ki doğru söylüyordu, şimdi
çok yer talan edilmiş…
Mehmet Gündoğdu ile
sayıyoruz… kala kala iki elin parmakları kadar, belki biraz daha geçeriz… Konya
kültüründeki yaprak dökümü… değil bir çığ gibi çoğalıyoruz ölüme… her gidenin
yerinde kocaman bir hüzün, şehri sarıyor. Oysa şehir çok rahat, haberi yok. Bu
bizim Konya’mız değil; bu olsa olsa Konya’yı taklide yeltenen kozmopolit bir
coğrafya… Selçukya ise çok gerilerde kaldı.
Tatköy’ün en
manzaralı bir yerinde kurulmuş mezarlık… sessizlik ülkesi ama bu sefer çok da
sessiz değil; bütün ağaçlar, selama durmuş bağrında yer açan toprağa gölge
düşürmek için yarışıyorlar. Bu gelen Zeki Oğuz’dur; bu gelen kadim dostumdur… Zaman,
selama dursa azdır.
Ya Konya? O sessiz
kalacaktır eminim…
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORUZ
ÖLÜMLERE
/güneşin ve toprağın
çocuklarıydık
zeki irfan bir de bukowski/
aydınlıktı tüm
yönlerimiz
bütün rüzgârlar bizi
tanırdı
bir de hasrete
kırılan yollar
yollar yalnız
yürünmez şimdi
bukowski çoktan gitti
zeki dersen çok
erkendi
çığ gibi çoğalıyoruz
ölümlere
irfan kaldı bir de
ben
dolunaya sarkan
gecelerde ağladığımız
ateşler yakıp
yüreğimizde
güne güneşe adres
sorduğumuz
toprağın bağrında serin
yalnızlık
gidilecek en son en
güzel yer
yaşamış sevdalanmış
bir ömrü vermeye
değer
/güneşin ve toprağın
haylaz çocuklarıydık
çok eksiğiz şimdi
yalancı rüzgârın eline
kaldık/
TAHİR SAKMAN
11 Ağustos, 2023
KİTAPLAR AĞLAYABİLİR
![]() |
Duyuruların en hüzünlüsü... |
KİTAPLAR AĞLAYABİLİR
Kültüre adanmış bir
hayattı onunki…
Şehrin kültür hayatında,
yayımladığı kitaplar ile adından sıkça söz ettirmiş ve daima öncü, şehrin yüz
akı kuruluşlarından, yayımcılarından birisi olmuştur. Kısıtlı imkânlar içerisinde
yayımladığı yüzlerce kitap buna en iyi örnektir.
![]() |
İsmail Çalışkan NKM'de... |
Şehirdeki şair yazar çizer kim varsa yolu mutlaka Nüve Kültür Merkezi’nden geçmiş pek çoğunun kitapları burada yayımlanmış, yayım dünyasına isimleri bir çerağ gibi ilk defa buradan sunulmuştur. Bu bağlamda bendenizin de “Kırmızı Yazılar, Aşk Gittiği Yere Kadar, Aşk Yoksa Yaşam Yok, Soğuk Ülkenin Sıcak Kızı Maria” isimli 4 kitabımı yayımlamasının yanı sıra pek çok kitabımın da dağıtımına ön ayak olmuştur.
![]() |
NKM yayımlarından çıkan kitaplarım... |
Tek arzusu şehrin kültür adamlarının seslerinin daha gür çıkmasıydı. Özellikle 2000’li yılların başlarında yurt çapında isim yapan yazarları Konya’ya getirmiş, onları şehir insanıyla tanıştırmıştır. Bu imza günlerinin pek çoğuna da bendenizin şiir dinletileri damgasını vurmuştu. Hayatımızın en güzel, en verimli yıllarıydı. Şehirde adeta bir kültür fırtınası esiyordu. Heyecanımız dalga dalga şehri kuşatırken… sonra rüya bitti; üzerimize bize asla uymayacak bir elbise dikmeye çalıştılar…
![]() |
NKM Rampalı'dan bir görünüm... |
Nüve Kültür Merkezi benim için daha başka anlamlar ifade etmektedir; İsmail Çalışkan ile her şeyden önce uzun yılların ötesine dayanan dostluğumuz, sır arkadaşlığımız, sevgi ve saygıyla yoğrulmuştur. İsmail, benim şehirde irtibat kurabildiğim kişilerin başında gelir. Yayımcım olmasının çok ötesinde dostumdur, arkadaşımdır. Ortak anılarımız şehrin her tarafına sinmiştir.
![]() |
2000'li yıllarda NKM sponsorluğunda yaptığım dinletilerden... Foto: T. Sakman Koleksiyonu. |
1992 yılında Zafer’de başlayan kültür hikâyesi daha sonra 2008 Ocak ayından itibaren Rampalı Çarşı’da devam etmiş, 2023 yılında ise kitabevi mağazasını kapatma kararı almıştır; ancak yayınevi olarak devam edecektir. Benim de bilfiil 5 yıla yakın bir dönem çalıştığım Nüve Kültür Merkezi’nin kapanması şehirde olabilecek en büyük kültür kaybıdır. Şehirdeki birçok yazar adayı insanımızın yanı sıra akademisyenlere varana kadar çok geniş bir yelpazede eser yayımlayan böylesine önemli bir yayınevinin kitabevi satış mağazasının kapanması şehrin kültür dünyası için olası felaketlerin en büyüğü olacaktır.
![]() |
NKM Rampalı... |
NKM markasıyla yayım hayatına başlayan sonra bünyesinde kurduğu Romantik Kitap, İlk Kitap, Literatürk Academia gibi yayım gruplarıyla ülkemizin yayımcıları arasında seçkin bir yer edinmeyi başarmıştır. Yayımcılığının yanı sıra ülkemizde yayımlanan her tür kitabı şehirde kitapseverlerin hizmetine uygun fiyatlarla sunmasıyla da bilinen Nüve Kültür Merkezi, zorlu ekonomik koşullara karşı yıllarca mücadele etmesine rağmen sonunda yenik düşmüştür.
![]() |
NKM yayımlarından çıkan Aşk Yoksa Yaşam Yok kitabımın tanıtım toplantısından; Soldan sağa; Âşık Salihi, Tahir Sakman, İsmail Çalışkan. Foto: T. Sakman Koleksiyonu. |
Aslında o yenik düşmemiştir; yenik düşen, kültür dünyamızı bu tür kararları almaya yönelten ekonomik koşullar ve o koşulları oluşturanlardır…
![]() |
NKM sponsorluğunda yaptığımız bir dinletinin afişi. |
Hepimizin yolu oradan geçmiş hatta yolu yordamı bile oradan öğrenmişizdir. Şehirde kitap denildiği zaman akla ilk gelen yerlerden birisidir Nüve Kültür Merkezi… Yoğun ekonomik sıkıntılara o da maalesef dayanamamıştır. Konya aslında bir kitapçısını kaybetmiyor; Konya, kitap hafızasını kaybediyor. Bu tür simge olmuş mekânların kapanması hele hele ekonomik gerekçelerle kapanması aslında toplumun ayıbı olarak yüzümüze çarpmalıydı ama…
![]() |
NKM tarafından şiirimin yayımlandığı kartpostal... |
Nüve Kültür Merkezi hafızalarımızın en görkemli yerinde yaşamaya devam edecek olsa da içimizdeki hüzün bizi diri tutmaya devam edecek… mi, bunu da zaman gösterecek.
Tek teselli kaynağımız yayıncı olarak kitap yayımını sürdürmesi olacaktır.
Şehrin kültür kalesi
olan Nüve’nin kapanması demek kültüre açılan en önemli kapılarımızdan birisinin
kapanması demektir.
Kitaplar artık
özgürce ağlayabilir…
TAHİR SAKMAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)