SERİN SULARIN HAYALLE DANSI: ERMENEK
SERİN SULARIN HAYALLE
DANSI: ERMENEK
Geçtiğimiz hafta sonu
Ermenek’teydim…
Eğiste Deresi’ni beş
dakikada geçerken, Eğiste viyadüğü göğsümüzün kabarmasına neden oluyor; her ne
kadar çok gerekli miydi tartışmaları yapılsa da… Yol Taşkent’e kadar oldukça
rahat sonrasında virajlar biraz başınızı döndürse de yollar gayet güzel.
Doğrusu umduğumdan
daha küçük buldum; bu şirin ilçeyi… Ermenek Barajı, ticari ve sosyal hayatı
olumsuz etkilemiş gibi görünüyor, en azından şimdilik böyle… Kömür madenleri
barajın altında kalınca çalışanlar ilçeyi terk etmiş kalanlarınsa ekecek
toprağı kalmamış. Düz arazi yok denecek kadar, olanlarsa oldukça taşlı…
İnsanlar toprak
kazanmak için teras yaparak, taşları temizleyerek hayatlarını kazanmaya
çalışıyorlar. Baraj nedeniyle ılımanlaşan iklim, zeytin yetiştirilmesine olanak
sağlamış ve herkes zeytin ağacı dikmek için çalışıyor. Dünyaca ünlü Ermenek
kirazının yanında zeytin, şeftali, incir gibi Akdeniz meyvelerini yetiştirmek
için çabalıyorlar.
Ermenek insanı çok
çalışkan ve dürüsttür. Tanıdığım Ermeneklilerin hepsi de özü, sözü doğru, dürüst
insanlardır. Kadınları, kaç göç nedir bilmezler, bu yanıyla da oldukça serbesttirler
ve sözleri her zaman dinlenilir. Ermenek kadınlarının da çok çalışkan ve mahir
olduklarını da söylemeye gerek yoktur sanırım. Hayatın her alanında onların aydın yüzlerini görebilirsiniz.
Yeşilin ve suyun
hayallerinizle dans ettiği bu topraklar, serin esintileriyle ve barajın
muhteşem manzarasıyla sizi bir anda düşler ülkesine götürmesi işten bile değildir.
Belki baraj bile demek doğru değil; çünkü büyük bir göl, manzarasıyla kendinizi Ölüdeniz’deymiş
gibi hissetmenize neden oluyor. Barajda tekneler çalışıyor ama turlarda yer
bulamadığımız için binemedik. Kişi başı 50 TL… Özel tekne, 5 kişi için saatine 1000
TL isteyince vazgeçmek zorunda kaldık. Barajın küçük bir bölümünün çevrilerek
havuza dönüştürülmesi oldukça ilgimi çekti, 50 lira ödeyip yüzme imkânına
kavuşabiliyorsunuz.
Turkuaz mesire alanı oldukça
düzenli ve temiz… Tek sıkıntı nem… Yüksek yerlerdeki serin rüzgârlar baraja
yaklaştıkça yerini yüksek derecede neme bırakıyor. Bir ara nefes almakta
zorlandığımı söylemeliyim. Turkuaz mesire alanına giriş, araçlar için 20 TL… Mangal
ve bulaşık için özel alanlar var. Burada çadırlı kamp yapma imkânı da var;
çadırı sizden 250 TL, çadırı işletmeden alırsanız 400 TL ve üç kişiye kadar kalınabiliyor.
Ayrıca restoranı da var, günlük ihtiyaçlarınızı rahatlıkla karşılayabilirsiniz.
Burada da Rusları
görmek bizi şaşırtmadı! Kamp kuran üç aile vardı benim görebildiğim. Zeyve
Pazarı’nın aksine oldukça düzenli bir kamp ve mesire alanı.
Turkuaz mesire alanı
nasıl düzenli ve temizse, Zeyve Pazarı bunun tam aksine yazmak bile istemiyorum
aslında… Hani Ermenek denilince ilk aklımıza gelen yer…
Tam bir doğa harikası
ama insan olmadan… Mangalcılar, dumanlarıyla bu tabiat harikası yeri işgal
etmişler, sömürmüşler, yok etmenin eşiğine getirmişler. Konuştuğum Ermeneklilerin
tamamı buraya gitmediklerini söylediler. Ermenek dışından gelen insanlar sanki
başka işleri yokmuş gibi buldukları ilk gölgeye çökmüşler; her tarafı ateşe ve
dumana boğmakla meşguller…
Birkaç yıl önce Yerköprü
Şelalesi de böyleydi, feryat etmiş, yazılar yazmıştım sonra Konya Büyükşehir Belediyesi
mangalı yasakladı da doğa harikası bu yer yok olmaktan kurtulmuştu. Zeyve
Pazarı’nın da akıbetinin böyle olmasını, Ermenek Belediyesi’nin mangalı
yasaklamasını bekliyorum. Ermenekliler bunu takip etmeli…
Zeyve Pazarı’nın
hemen üstündeki su kaynağına çıkarak suyun nasıl büngüldediğini görmelisiniz. Serin
suların, ulu ağaçların çevresinde halelerle dolanarak yürekleri ferahlandırdığını
mutlaka görmelisiniz ama özellikle hafta sonu hiç gitmeyin… Ermenek’in geleceğe
bırakacağı en önemli doğal, kültür mirasının daha düzenli kullanımı için
mutlaka yetkililer harekete geçmelidir.
Zeyve Pazarı’nın
kargaşasından, gürültüsünden adeta kaçarak Tekeçatı Yaylası’na çevirdik
rotamızı… Yol çok kötü olmasına rağmen gittiğimize değdi. Nazlı nazlı akan bir
su başında oldukça dinlendik. Tabii bu alanda da mangalcılar boş durmamışlardı;
yeşilin üstünde ateş yakmışlar sonra çöplerini de koyup gitmişler… Bölgede
konaklayan Yörükler mağara girişlerini briketle çevirerek yaşam alanları
oluşturmuşlar. İkindi üzeri üşüdük ve kalkmak zorunda kaldık.
İlçe merkezindeki Şelale
veya Santral da denilen alandaki su sesi; özel bir terapi almanızı sağlıyor. Ulu
ağaçlar gölgeleriyle size eşlik ederken serin suların sesi, yüreğinize ferahlık
veriyor. Mutlaka görmelisiniz…
Konya’ya dönüşümüz
daha kolay oldu; bu sefer daha çok rampa aşağı inerek geldik ki acı bir haberle
sarsıldık: Ermenek’te tur otobüslerinden birisi yokuşu çıkamamış ve geri kaçarak bir
evin bahçesine devrilmiş. Bu talihsiz kazadan sonra benim Ermenek’te olduğumu
bilen dostlar sağ olsunlar beni arayarak sağlığımı sordular. Bendeniz özel
araçla gitmiştim otobüste değildim, bu vesileyle arayan dostlara teşekkür
ederim.
Ermenek her zaman
gidilip görülecek doğa harikası yerlerimizden birisi. İnciri, şeftalisi, kirazı
ve zeytini ile sizleri de sofralarında ağırlamaktan mutlu olacaktır. Ermenek
insanının hoşgörüsü, paylaşmayı seven yapısı yanında güler yüzleriyle sizde de
derin izler bırakacaktır eminim…
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.