SİDE VEYA ORTAK VATAN (GONYA GUŞ GÖZÜ)

SİDE VEYA ORTAK VATAN (GONYA GUŞ GÖZÜ)
Side aynı Side… değil elbette bir adım hatta birkaç adım
daha ileriye taşınmış...
Yerli turist açısından değişen
bir şey yok, aynı be ya! Esnaf haklı mı desem bu konuda ama bu sefer kendi
halkımıza haksızlık etmiş olacağım fakat esnaf da haklı kendince… İnsanlar
otellere tıkılmış durumda ve bu yüzden esnafın iş yapması oldukça zor
görünüyor; bunu ağzına kadar mal dolu ama müşterisiz dükkânlardan anlıyorum.
Şimdi inanmayacaksınız ama
giyim sektöründe fiyatlar oldukça makul… hatta Konya’dan düşük desem yeridir;
en pahalı tişörtler 5 Euro yani 225 TL… Konya’da en son aldığım tişört 500
liraydı…
Her dükkânın önünde bozuk
aksanla “Hello” denilmekten sıkıldım. Ecnebiye benzer bir yanım mı var? Ben “merhaba”
deyince düşen suratlar…
Side’de esnaf, ülkemizden önce
Avrupa Birliği’ne girmiş olmalı; çünkü tüm etiketler istisnasız Euro… Türk
lirası dediğim zaman isteksiz bir biçimde hesap makinesiyle… hatta Türk lirası
verdiğim zaman üstünü vermekte zorlanan esnaf bile gördüm, burada pek
kullanılmıyormuş!

Kaldığım otel dolup dolup
boşaldı. Almanların yanı sıra tabii ki Ruslar… sanki ortak vatanımız! İspanya’dan,
Polonya’dan hatta Romanya’dan gelen misafirler bir arada ilginç bir tablo
oluşturdu. Türkler mi? Olma mı, birkaç aile…
Otelin +16 olması nedeniyle
çocuk yoktu, aile oteli hatta tekavüt (gençler için açıklama: mütekait, emekli)
oteli de diyebilirsiniz… Konuşmalarından,
görgüsüzlüklerinden ve kabalıklarından Avrupa’nın köylüleri olduğunu
anlayabilirsiniz ki bizim köylülerimiz nerede bunlar nerede… Bizim köy insanımız
görgülüdür, aç gözlülük yapmaz, yiyecek gördü mü saldırmaz…
Ama bizim köylülerimiz,
emeklilerimiz için tatil bir hayaldir… Ülkemizin en güzel yerleri bunlara
rezerve… Tarih dersen burada, doğa burada, deniz burada… Peki, bizim insanımız
nerede?
2 bin yıla dayanan antik
tiyatro, "insanlar ne kadar da meraklıymış sanata" dedirtiyor… Apollon tapınağından arta
kalanlar göğe yükselmeye devam ediyor… İnsanların ihmal etmediği tek şey
tapınaklar olmalı; ihtişamlı, gösterişli, devasa boyutlarda… Tapınaklar küçük
olsaydı dualar kabul edilmez miydi?
Hiçbir otelde görmemiştim;
Atatürk posteri asılıydı ve ışıklandırmışlardı ayrıca bazı personelin sırtındaki
Atatürk imzası da bu otele tekrar gelmek için bir neden olabilir…
Savaş… buralar dünyadan
soyutlanmış gibi… kimsenin haberi yok… Tatildeyiz ya, onu da siz düşünün!
38 derece sıcaktan 26 dereceye
dönünce Konya’da, bir an üşüdüm desem yalan değil…
Rahmetli babaannem Vesile
Hanım “Gonya guş gözü kadar da galsa, dışarı çıkma!..” derdi… Çıkmamalı mıyım?
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.