MAZHAR TÜRKÜ HAZİNESİ 21 ÇEVRİLİR CİHAN BAŞIMA DAR OLUR (EFENDİM)
MAZHAR SAKMAN TÜRKÜ
HAZİNESİ 21 ÇEVRİLİR CİHAN BAŞIMA DAR OLUR (EFENDiM) Her duyuşumda ilk defa
duymuşum gibi iliklerime kadar titrediğim bir koşma… Selçuklu asırlarındaki
kültür biriminin yüzyılımıza yansıması gibi duran âşıklarımızdan bir tanesidir
Kenzî… Oldukça içli olan bu âşığımız, âşık kelimesinin vücut bulmuş hâli
olduğunu koşmalarıyla göstermiştir… Yüreğinde aşk yarası olur da içli olmaz mı
insan? Şehriban… isminde bile
enteresan bir gizem var ve isminin titreşimlerinden, Türkmen güzeli Şehriban’ın
yürekleri nasıl yaktığını anlayabilirsiniz... Şehriban’a âşık olan Kenzî,
sevdiğine kavuşamamanın verdiği ızdırapla yanında gezdirdiği kuzusuna sarılıp “Şehriban’ım,
yandı canım” diye dolanırmış. Acısını hissedebiliyorum. Yüreği
yanık bir âşığı kim anlayabilir ki? Oğuzların şehrinden,
Karaman’dan yetişen birçok âşığımız gibi Kenzî de duygularını şiire dökmüş. Mısralarından
dökülen yangınlar, günümüze Konya oturakları vasıtasıyla ulaşırken serbest
ritimli bölümleriyle yangınlara ateş dökmeye devam ediyor. Konya oturaklarında
en çok seslendirilen türkülerden olan bu koşma, yanık sözleriyle uyumlu yanık
ezgisi ve aranağmesiyle usta malı türkülerimizden bir tanesidir. Günümüzde çok
okunmasa da ses kayıtları yitip gitmesine izin vermeyecektir. Aşkını ölümsüz
mısralarla günümüze taşıyan Kenzî, bedenini 1884 yılında bıraksa da kalbi ve
sevdası kıyamete kadar bu koşmada yaşayacaktır… Kenzî hakkında daha geniş
bilgi isteyenler D. Ali Gülcan’ın “Karamanlı Gufranî ve Kenzî” ismiyle Konya’da,
Ülkü Basımevi’nde (Yeni Meram Gazetesi) 1968 yılında basılan kitabı inceleyebilirler.
(Kitabı yıllar önce merhum Yalçın Bahçıvan matbaada arayıp bulmuş ve bana
hediye etmişti. Ben de herkes faydalansın düşüncesiyle kitabın fotokopisini almış
aslını Konya İl Halk Kütüphanesi’ne, merhuma hatıra olsun diye imzalatarak
vermiştim. Meraklıları Konya İl Halk Kütüphanesi’nde bulabilirler.) Mazhar Sakman 12 telliyle
çalıp söylerken, Kenzî’nin duygularını yansıtırcasına kalbinin derinliklerinde
saklı bir sevdanın dumanlarını da açığa çıkarıyor. Bu mısraları canda duymamak
mümkün müdür? ÇEVRİLİR CİHAN BAŞIMA DAR
OLUR (EFENDiM) Çevrilir cihan başıma dar
olur Efendimden bana hitap
olunca Bülbül gibi işim ahu zar
olur Gül yüzünden ref’ü nikap
olunca Vücudum şehrini odlara
yakma Nüsha-i kübrâdır gönüle
hor bakma Gönlümün binasın kast edip
yıkma Tamir kabul etmez harap
olunca Efendim aşkınla işte
püryanım Semalara çıktı ahu figanım Sefa mı kesp ettin kaşı
kemanım Kenzî’nin ciğeri kebap
olunca TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.