YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

29 Ocak, 2024

BAĞRIMIZDA SİLLESİN “SİLLE”


 

BAĞRIMIZDA SİLLESİN “SİLLE”

 

SİLLE
 
bilir misin takkeci pınarı’nın
yorgun akşamlarda
suya düşürdüğü matemi
ve o suların
çiğ düşmüş çimendeki feryadını
 
sille kızının ilmek ilmek ördüğünü
kerkitten kaç bin yılı gördüğünü
bilir misin
 
kaya kiliselerden dökülen
gül beyaz kokuların
camilerde yeşil nurlara
dönmesinin sırrını
 
testicinin ocağında pişen
kimin toprağı
bu ateş söndürmez beni
sille’nin bağlarını yaktığınız gibi
yüreğime döktüğünüz betonları
 
bilir misin
bin yılda kaç türkü söyledik
 
TAHİR SAKMAN

 


 

2000’li yıllarda yazdığım gazetelerde Sille ile ilgili o kadar çok şey yazmıştım ki Konyalıların pek çoğu beni Silleli zannetmişlerdi. Sille için söylediğim şiirler de çok beğeni toplamıştı.




 
O yıllarda merhum Doç. Dr. Hasan Özönder miydi yoksa Prof. Dr. Mustafa Özcan Hocam mıydı şimdi tam anımsayamadım ama bir proje geliştirmeye çalışıyorduk: Sille’den göç edenlerden hayatta olanları veya onların çocuklarını getirecektik, buradan da günümüz Sille’sinden vatandaşlarımızı Yunanistan’a götürecektik ama o dönemlerde gerginleşen ilişkiler yüzünden rafa kaldırmıştık.




 
Sille’den göç edenlerden çok yaşlı bir kadınla Türbe Caddesi’nde iş yerim olduğu zamanlar tanışmıştım. Anadolu kadınlarından hiç farkı yoktu; entarisi, başında işlemeli yaşmağı ile ayırt etmeniz mümkün değildi. Ölmeden çocuklarını, torunlarını yanına alıp doğduğu Sille’yi görmek için gelmişti.
 
Sille o yıllarda çok haraptı mesela Çarşı Hamamı yıkıldı yıkılacaktı; bu tehlikeyi görüp yazmıştım… Aya Eleni Kilisesi ciddi restorasyon istiyordu keza camiler de öyle… Sille’nin girişinde belediyenin yaptırdığı ve tarihi dokuya hiç uymayan Sille’nin bağrında bir yumruk gibi duran bir binanın kaldırılması için de yazmıştım. Sille’nin tarihine, kültürüne sahip çıkmanın gerekliliğine işaret etmiştim.




 
Sille’yi öylesine benimsemiştim ki Nüve Kültür Merkezi tarafından yayımlanan Kırmızı Yazılar isimli kitabımın kapağında, sevgili dostum İrfan Çakır’ın Aya Eleni Kilisesi'nde bendenizi çektiği muhteşem bir fotoğrafı kullanmıştık.




 
Ama böyle olmasını da istememiştim doğrusu. Bazen Sille’ye bakıp bir suçluluk duygusu hissetmiyorum diyemiyorum. Hiç yazmasa mıydık, dikkatleri üzerine çekmese miydik, kamuoyu oluşturmasa mıydık, nerede hata yapmıştık?




 
Sille’nin tarihi dokusuna sahip çıkarken böyle olsun istememiştik. Sille bugün bir şantiye görünümünde… Her tarafta bir inşaat yükseliyor. Ne kadar doğrudur? Bugün Silleliler, Silleyi terk ediyor haberiniz var mı?   




 
Sillenin o cehri tarlalarının yerinde yeller bile esmiyor, betonlar yükselmiş. Adım başında bir kafe… Hafta sonları giremiyorsunuz bile… Bu kalabalık keşke diyorum kahvaltı yerine Sille’nin tarihini, kültürünü, folklorunu merak edip gelmiş olsalardı…




 
Bir yazıma “Bağrımızda sillesin Sille” başlığını atmıştım… aradan geçen bunca yıldan sonra belki içerik olarak değişti ama başlık yine aynı kaldı:
 
Sille; bağrımızda sille olmaya devam ediyor…
 
TAHİR SAKMAN
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.