YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

24 Ocak, 2024

ŞEFİKCAN HÜZÜN

 


ŞEFİKCAN HÜZÜN
 
Hüzün düşüyor Şefikcan’a…
 
Hafiften bir rüzgâr, yağmur kokularıyla süpürüyor; toprağı, suyla buluşturmamak için yemin etmiş gibi görünen asfalt caddedeki ağaçlardan sararmış hüzünleri süpürüyor, belki son defa…
 
Belki son defa rüzgâr bakışlarıyla salınarak geçiyor ince bir yağmur; var mısınız yok musunuz dercesine belli belirsiz…
 
Kim belli, kim belirsiz ki bu hayatta? Koşturmacalar… ah bu telaşeler öldürür bizi; ne zaman aklıma bir yaşam düşse, bir yaşamak düşse özgürlük dolu; masmavi bir gökyüzü, yemyeşil bir Takkeli düşse… bir yaprak düşüyor içimden:
 
Şefikcan’a düşüyor olmadık düşler…
 
/Loras’tan bir bulut ağdı
Sulu sepken karlar yağdı
Yolcularım hanlarda kaldı
Kaldım evlerde yalınız/
 
Bir türkünün, bir şiirin, bir mısraı bile olamamışsak… o zaman bu yaşam niye?




Şefikcan’a her şey düşüyor; yalnız yaşamların lümpen ayak sesleri çoğaltıyor acıları… Tatköy’ün, Sulutas’ın gölgesi vuruyor ta Altınapa’dan…  
 
Sonrası bir Sille türküsüdür:
 
/Şu Sille’den dün gece geçtim
Görmedim annem/
 
Ah anacığım ah, gerçekten görmedim ne gündüz ne gece…
 
Şefikcan’a görülmedik yalnızlıklar, görülmedik ve bir daha da asla görülmeyecek olan ağır mı ağır serseri bir hüzün düşüyor…
 
Her şey, her şeye düşüyor; bir tek sen düşmüyorsun düşümden…




 
Şefikcan üşüyor… üşüdükçü düşüyor; düştükçe daha da çok düşüyor hüzün…
 
Yeşil bir yaprağın açılmamış baharlarında unutulmuş gibisin; yağmurun ıslatamadığı…
 
TAHİR SAKMAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.