YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

11 Ocak, 2024

NAMAZINIZ MÜBAREK OLSUN


 

NAMAZINIZ MÜBAREK OLSUN
 
Şefikcan’daki ilk şivliliğim bu…
 
Doğrusu gelenekten uzak yoz bir kültürün kırıntılarıyla, apartman hayatının da ötesinde devasa yapıların, sitelerin içinde şivliliğin kaybolacağını sanıyordum, yanılmışım…
 
Kimilerinin “çocuk bayramı” diye lanse etmeye çalışmasına aldırmadan, şivliliği tam da gördüğümüz gibi geleneksel yöntemlerle yaşamaları bir yanıt gibiydi. Bir de konser düzenlemişler… bari çocuklar için yapsaydınız, şivlilik kutlamaları sırasında büyüklere konser… Paranız mı çok yoksa aklınız mı …  Milletin parasını çar çur etmeye, geleneğimizi sulandırmaya kalkmaya hiç hakkınız yok…
 
Şefikcan Parkı’nda boydan boya yanan fenerler… belki de beni üzen tek şeydi Çinlilerin dilek fenerlerinin gökyüzünü doldurması… Oysa bizim karpuz fenerlerimiz vardı, davul fenerlerimiz vardı, rengarenk… sonra salça kutularını, yağ kutularını bir sopanın ucuna çakıp içine kül doldurup sonra gaz lambasından gizlice aşırıp döküp yaktığımız meşalelerimiz vardı…




 
Her ne olursa olsun Şefikcan’daki şivlilik coşkusunu hayatımda hiç bu kadar yoğun yaşamamıştım; daha güneş doğmadan çocuklar akın akın, kürem kürem sitelerin önünde apartman görevlilerin dağıttığı şivliliklerle torbalarını çoktan doldurmaya başlamıştı. Yani çok kalabalık şivlilik toplayanları görmüştüm ama bu kadarını ilk defa görüyordum. Ve umudum geleneklerimiz adına yeniden yeşerdi, gözlerim doldu, kalbim sevinçle, çocuk yüreklerle birlikte attı.
 
Yalnız bir şey var çocuklar, tekerlemeyi unuttunuz mu?
 
“Şivli şivli şişirmiş
Erken olan pişirmiş
İki çörek bir börek
Bize namazlık gerek
Şivlilik, şivlilik”
 
Şimdi kırık leblebi, üzüm, ceviz dağıtan kalmadı. Çocukluğumun Konya’sında peynir şekerleri de dağıtılırdı. Gofret, çikolata nadir de olsa dağıtılırdı ve biz aramızda haberleşir o evin kapısına dayanırdık. Şimdiki şivlilikler bayağı bayağı bir lüks… çikolatalar, gofretler çeşit çeşit ve oldukça bol. Bunu çocukların torbalarının büyüklüğünden anlıyorum; hepsi tıka basa dolu…




 
Bundan siyasi kazanç elde etmeye çalışmanın mantığını da anlamış değilim; adam muhtar adayıymış ve parti amblemli minibüsle şivlilik dağıtıyor… elinizi bir çekmediniz gitti…
 
Bugün üç ayların başlangıcı ve akşam da Regaip Kandili… Her ne kadar kandiller bidat denilse de keşke her bidatımız böyle olsa… Bir şiirimde “Namaz günü gelince toplamıştım şivlilik” demiştim; şivliliğin bir başka adı da namaz günüdür şehrimizde… Şivliliğe yüklediğimiz anlamın büyüklüğünü de gösterir bu aslında.
 
Şivlilik merasimi bittikten sonra büyüklere ziyarete gidilip “namazın mübarek olsun” denilir ve elleri öpülürdü. Düşünüyorum; o yıllarda vasıta yok, yayan yapıldak yollara düşerdik. Annelerin, babaların mutlaka elleri öpülürdü… Akranlarımdan pek çoğunun ne anneleri kaldı ne babaları; evde oturup kapımızın çalmasını bekleyeceğiz ama o da sanırım nafile… bir telefon sesiyle yetinip mutlu olmayı öğrendik artık. O da çalarsa…
 
Ben dindar biri değilim (yani bu sizin genel anlayışınıza göre) ama şivliliği, kandilleri ve âdetlerimizi, gelenek ve göreneklerimizi “dindarım” diyen pek çok insandan daha çok önemsiyorum…
 
Şivlilik, Konya merkezli, halkın yüzyılların imbiğinden geçirip şekillendirdiği kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Bunu Konya halkı, Konya çocukları yaşatmaktadır… tek dileğim yerel yönetimlerin işgüzarlık edip geleneğimizi yaşatalım derken farklı boyutlara çekmemeleridir. İnanın halkımız sizden daha iyi yaşatacaktır.
 
Şivlilik öğleye kadar sürer… sonra Konya kadınlarının pişi dağıtması başlar, en az yedi kapıya… efendim bekliyorum, şırlan yağında pişenler makbulümdür.
 
Namazınız mübarek olsun, şivlilik…
 
TAHİR SAKMAN




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.