YAĞARIM BELKİ
YAĞARIM BELKİ
Niye yağayım ki? Nereye?
Şimdi yağarsam; Takkeli gözlerini
indiriyor gibi olacak! Loras da bugünlerde biliyorum çok efkârlı; yağsam başı dumanlı
diyeceksiniz!
Sizin gözleriniz hiç Meram
Çayı gibi aktı mı? Son gazel düştüğünde Meram’a; bülbül sehere dek ağlar, niye,
hiç düşününüz mü?
Sonra nereye yağacağım ki?
Kestiğiniz, yok ettiğiniz
bağlara bahçelere mi? Beton beton üstüne kurduğunuz şehirlere mi? Bir kerpiç
damınız olsa neyse; en azından ona yağardım ve baharda yeşerirdi…
Sizin hayalleriniz bile
yok! Siz kuru gürültülü bir yaşantının çocukları olmayı seçtiniz, ben size niye
yağayım? Renklerinizi nerede unuttunuz?
Yeşerteceğim düşleriniz
yok, bağlarınız, bahçeleriniz, ağaçlarınız yok! Yağmam size…
Oysa o kadar çok istiyorum
ki yağmayı ve gök ağlıyor demenizi… ben ağlarım ve hep ağlamak istiyorum,
bunlar sevincin gözyaşları; sevdaya duracak harmanların, başını suya sokup ıslatacak
bir çift güvercinin sevincidir bu…
Hak ettiğinizi sanmıyorum.
Yağmam size!
Bacalarınız kirletti beni, hem kirletmediğiniz ne kaldı?
Düşünceleriniz diyorum
oradan mı başlasanız temizlenmeye… doğayı sevmeyi, yaşarken yaşamın tüm
renklerini tatmayı… yani diyorum fırsatınız varken doğayı yaşayın ya hu!
Yağmayacağım size… ama
toprağın sesini duyuyorum ve toprağın beslediği canları…
Haydi, biraz çeki düzen
verin kendinize; ağaç dikin yine eskisi gibi, eskisi gibi varsın toprak
damlarınız aksın berekete… çocuklarınızın hiç bilmediği “yağmur yağıyor/ seller
akıyor/ Arap kızı…” haydi, yine camdan baksın artık…
“Yağ yağa yağmur/ Teknesi
hamur/ Sokakları çamur/ Ver Allah’ım ver/ Sicim gibi yağmur…”
Size söz; işte o zaman
yağacağım… ya da sizler modern orta çağın karanlıklarında yaşarken ben ak
yüzümle yükseklerde bulut bulut gezeceğim!
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.