YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

30 Ekim, 2023

CUMHURİYET BAYRAMI / SEVİNCİ / KIVANCI NOTLARI


 

CUMHURİYET BAYRAMI / SEVİNCİ / KIVANCI NOTLARI
 
·     Cumhuriyet Bayramı resmî törenlerine halkın ilgisi oldukça yoğundu. Yaklaşık 1,5 saat süren programa “Selçuk Üniversitesi Halk Oyunları ekibi damgasını vurdu” desek yeridir; ancak halk oyunlarını protokol harici izlemek oldukça zordu. Protokol tribünlerini saran basın, koruma vs. ordusu halkın görüşünü kapattı. Askerlerin resmi geçidi oldukça kısaydı. Meslek kuruluşlarından hiç katılım olmaması da ayrıca dikkat çekti.



·     Buna rağmen halkın coşkusu hissediliyordu; gençlerin, çocukların ve özellikle kırmızı beyaz giysileriyle Konyalı kadınların katılımının yoğun olması, akşam yapılacak fener alayının habercisi gibiydi.



·     Zafer gün boyu kalabalıktı; Konyalının Cumhuriyet Bayramı heyecanı şehrin taşını, toprağını sarmıştı. İnsanlar şen şakrak, ellerinde bayraklarla sessiz bir tepki ortaya koyar gibiydiler.


·     Kültür Park, İzmir Marşı’yla inlerken, Konya uzun süredir görmediği böyle bir heyecana tanık olmanın sevincini yaşıyordu. Mehter Konseri ilgi görmesine rağmen Cumhuriyet sevincini yansıtmaktan uzak bir repertuvarla sahne aldı. Halkın sevincine ve coşkusuna ortak olamadılar.


·     Saat 17.00’de Kılıçarslan Meydanı’nda başlayan CHP’nin yürüyüşü de belki ilk defa böyle kalabalıktı. Binlerce Konyalı marşlar eşliğinde yürürken aslında CHP’ye de ince bir mesaj veriyorlardı; nerede toplanılması gerektiğini göstermişti onlara Konya…



·     Konya Valiliği tarafından düzenlenen fener alayı ise kelimenin tam anlamıyla müthişti. “Eski bayramlar” falan demeyeceğim çünkü alandaki kalabalığın coşkusu, günümüzde Cumhuriyete yapılan saldırılara karşı da bir tokat niteliği taşıyordu. Hayatım boyunca ilk defa Konya’yı böyle bir kalabalıkla Cumhuriyet Bayramı kutlarken görüyordum. Cumhuriyetimizin 50. ve 75. yılı kutlamalarını da görmüştüm ama bu heyecan başka bir anlam taşıyordu.



·     Alanda hiçbir plan, program olmamasına rağmen Konya, kendi organizasyonunu kendisi yaparak, sloganlarla yürürken, her kesimden insanın tek bir amaç uğruna yürümesi gözlerin yaşarmasına da neden oluyordu.



·     Kortejin bir ucu Zafer’i çoktan geçmişken sonunun hâlâ Kılıçarslan Meydanı’nda olması katılımın yoğunluğu hakkında bir fikir verir sanırım. Aslında çok da şaşırmamak gerekir ki Konya’nın Millî Mücadele’de en çok şehit veren illerin başında gelmesi, Atatürk’ün en çok ziyaret ettiği şehirlerden biri olması, Atatürk’ün kendisine bu şehirden manevi baba seçmesi, Batı Cephesi Karargâhını Akşehir’e kurarak sırtını Konya’ya dayaması, bu şehre olan güvenini ortaya koyarken, Atatürk’ün atalarının yıllar önce bu topraklardan göç ettiği Kızıl Hafızlar ismiyle bilindiği unutulmamalıdır. Selanik’teki lakapları da Konyarlar yani Konyalılardır.



·     Gençler kendi aralarında organize olarak İstiklal Marşı başta olmak üzere çeşitli marşlar eşliğinde yürürken “Türkiye laiktir laik kalacak, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Türk’üz, Türkçüyüz, Atatürkçüyüz”, “Türkiye Türk’tür, Türk kalacak”, “Ne mutlu Türk’üm diyene”, "Ata’m sana minnettarız” sloganları atarak heyecanlarını dosta düşmana duyurdular.


·     Cumhuriyet kutlamalarına mesafeli duranlara karşı belki de tepkiydi dünkü kalabalık. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir varoluş mücadelesi veren bir halkın kanıyla, canıyla kazandığı Cumhuriyetin 100. yılına sahip çıkmasıydı. Sessiz halk ilk defa meydanlara inerken, Konya uzun yıllar unutamayacağı coşku dolu bir kutlama yaşadı.



·     Kortej Atatürk Anıtı’na ulaştığında coşku en üst seviyelerdeydi ve “Türkiye laiktir laik kalacak, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları yeri göğü inletiyordu.  


·     80 ihtilali öncesi şehirde yapılan Kudüs mitinginde, Atatürk Anıtı çevresinde “Heykeller yıkılsın, şeriat kurulsun” sloganları yerini “Türkiye laiktir laik kalacak, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarına bırakmıştı. Bir Konyalı olarak onur duydum. Konya Cumhuriyetine, Atatürk’üne sahip çıkmıştı.



·     Konya olması gerekeni kendi inisiyatifiyle yapmış, mesajını vermişti. Uzun yılar hafızalarımızdan silinmeyecek bir Cumhuriyet Bayramı’ydı. Türk Halkı, Cumhuriyetinin nice yüzüncü yıllarını kutlayacağının en net mesajını Konya’dan vermişti.


·     Yüce Atatürk’e minnet duygularımızla; Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!   
 
Fotoğraflar: T. Sakman

TAHİR SAKMAN









 

İŞTE KONYA İŞTE CUMHURİYET!


İŞTE KONYA İŞTE CUMHURİYET! 


Konya'da böyle bir kalabalığı ve kutlamayı ilk defa görüyorum. Konya bayrak oldu, Cumhuriyet oldu Ata'sına aktı bugün...


Ata'm sana minnettarız, yaşasın Cumhuriyet!


TAHİR SAKMAN









29 Ekim, 2023

BUGÜN HER YER BAYRAM




 

BUGÜN HER YER BAYRAM
 
Bugün en mutlu günüm…
 
Bugün benim ve Türk Ulusunun en mutlu günü…
 
Nasıl olmasın ki… Dışarıdaki düşmanlar yetmemiş gibi içeride de gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olanlara karşı ulusça topyekûn verdiğimiz mücadelenin sonucu kazandığımız Cumhuriyetimizin, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun tescil edildiği gün…
 
Vatan evlatları Sakarya’da ölüm kalım mücadelesi verirken gerdeğe giren padişahın… Yüce Atatürk yedi düvelle mücadele ederken hakkında idam fermanı çıkaranların yetmediği gibi bir de dini mübini alet edip aleyhine fetva verenlerin… İngiliz muhipleri, Amerikan muhipleri, Yunan muhipleri… hepsini tarihin tozlu sayfalarına gömdüğümüz gün.
 
Kara Fatmaların, Sütçü İmamların ve daha isimsiz nicelerinin… Şerife Bacı… sırtında bebesi ile İnebolu’dan Kastamonu’ya kağnı ile cephane taşırken donarak…
 
Tük Millî Mücadelesi öyle bir destandır ki bütün dünya anladı bir tek biz anlayamadık!
 
En mutlu günümüz, şehitlerimizin emekleri boşa gitmemiş Cumhuriyet ilan edilmiştir. Yolumuz aydınlıktır, Yüce Atatürk’ün açtığı yolda gösterdiği hedeflere yürümek en çok da bize yakışacaktır; ninelerimizin, dedelerimizin emanetidir:
 
Yaşatmak, boynumuzun borcudur.
 
Biz ilk yüz yılını gördük; sonraki yüzyıllarını da görmek, torunlarımızın boynuna borçtur…
 
TAHİR SAKMAN

 

YÜZÜNCÜ YIL MARŞI
 
Atatürk önderimiz
Bir ulus yola çıktık
Alnımızın akıyla
Yüzüncü yıla çıktık


Sonsuzluğa uzanan 
Vatan kurduk biz yoktan
Kurulan her tuzaktan
Bizler kol kola çıktık
 
Medeniyet ilkemiz
Yükseliyor ülkemiz
Vatan için tertemiz
Aşk dola dola çıktık
 
TAHİR SAKMAN

 

 

28 Ekim, 2023

“EFENDİLER, YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ!”


 

“EFENDİLER, YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ!”
 
Hiçbir yarın bu kadar anlamlı olmamıştı…
 
Hiçbir yarın; bir ulusun kaderini bu kadar derinden etkilememişti… Ve hiçbir yarın bir milletin geleceğe olan yürüyüşünü sonsuza bağlamamıştı…
 
O yarınlarda Türk Milleti asli kimliğine dönecekti; yüzyılların kültür esaretinden kurtulup benliğine yeniden dönmenin kıvancını yaşayacaktı.
 
O Cumhuriyet ki emperyallere uşaklıktan bizi kurtarmış, dini duygularımızı istismar eden kerametleri kendinden menkul şeyhlerin saltanatına son vermiştir. Türk aydınlanmasını başlatmış, Türk Ulusunu tebaalıktan çıkarıp yurttaş yapmıştır. Kanunlar önünde eşit olmanın onurunu yaşıyorsak bunu Cumhuriyete borçluyuz.
 
Cehaleti kendi karanlığına gömen Cumhuriyet, kadınlarımıza sahip çıkmış, kadın haklarını en üst seviyeye taşımıştır.
 
“Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!”
 
Cumhuriyet vatanımızdır, Atatürk’tür; Yüce Atatürk’e minnetle…
 
TAHİR SAKMAN
 

 

 VATAN
 
Yüreğimde nice zaman
Söylenen türküdür vatan
Orta Asya'dan uzanan
Geçilmez ülküdür vatan
 
Ay yıldızlı yüce izdir
Babamızdır annemizdir
Sen ben yok ki hepimizdir
Yaşayan halkıdır vatan
 
Türk'ün adı bile yaman
Ata’m gibi hep kahraman
Medeniyete yazılan
Ak pak bir öyküdür vatan
 
Yurdum gibi binbir hece
Sevgi dolar gündüz gece
Yaşadıkça biz kardeşçe
Tertemiz duygudur vatan
 
O cehaleti silenin
Birlik olup da gülenin
Bilmeyenlerle bilenin
En büyük farkıdır vatan
 
Fikirler hür vicdanlar hür
Aramayız dostta kusur
Ceddimizin hepsi cesur
Düşmana korkudur vatan
 
TAHİR SAKMAN

 

27 Ekim, 2023

ATATÜRK’ÜN ERLERİYİZ


 

ATATÜRK’ÜN ERLERİYİZ
 
Bu bir kutlu yürüyüştür…
 
Kökü bin yılların ötesine dayanan ve geleceğe uzanan… Ve bizi yolumuzdan döndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Kazmayla, kürekle, canlarıyla kurdukları Cumhuriyeti bize emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının; dedelerimizin, ninelerimizin kutsal emanetini yaşatmak, yaşantımızın yegâne hedefidir.
 
Bu yoldan asla sapmayacağız. Atatürk’ün gösterdiği hedeflere; özgür ve bağımsız bir Türkiye’nin, kalkınmış, demokrat, laik ve sosyal hukuk devletinin yurttaşları olarak sonsuza kadar yürümeye devam edeceğiz…
 
Bizler Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak, Yüce Ata’mızın dediği gibi “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüne sadık kalarak Cumhuriyetimizi, vatanın birlik ve bütünlüğünü korumanın, insani değerlerimizi korumak olduğunun farkındayız.  
 
Senin erlerin olarak; kalemle, teknolojiyle ve sevgiyle tam donanımlı olarak, cehaleti tümden yok etmek için mücadele ederek, “En büyük eserim” dediğin Cumhuriyeti çağların ötesine taşıyacağız…
 
Sana binlerce kez şükranlarımızı sunuyoruz Ata’m:
 
Ne mutlu Türk’üm diyene…  
 
TAHİR SAKMAN

 

ATATÜRK’ÜN ERLERİYİZ
 
Duysun dünya duysun zaman
Atatürk’ün erleriyiz
Düşmanları yurttan kovan
Atatürk’ün erleriyiz
 
Dönmek yok asla geri
Türk’ün adı hep ileri
Yolumuzdur ilkeleri
Atatürk’ün erleriyiz
 
Gaflet ile ihanete
Düşürdüler sefalete
Karşı durduk cehalete
Atatürk’ün erleriyiz
 
O vatanın bir neferi
Titretiriz göğü yeri
Cumhuriyettir eseri
Atatürk’ün erleriyiz
 
Vatanımı teslim eden
Hainlerdir kaçıp giden
Onunla doğduk yeniden
Atatürk’ün erleriyiz
 
Yurdum cennet yurdum güzel
İşgal etti yedi düvel
Kanımızla verdik bedel
Atatürk’ün erleriyiz
 
Dağın taşın göğün yerin
Vatan aşkı bizde derin
Bekçisiyiz devrimlerin
Atatürk’ün erleriyiz
 
TAHİR SAKMAN
 
 

26 Ekim, 2023

GAZİ KEMAL ATATÜRK’E BORCUMUZ VARDIR


 

GAZİ KEMAL ATATÜRK’E BORCUMUZ VARDIR
 
“Bu kadar vefasız olamazsınız” en hafif kelime bu olabilir…
 
Dünyanın hiçbir ülkesinde, bizdeki kadar; ona bir vatan bırakmış, özgürlüğüne kavuşturmuş ve ona kanunlar önünde eşit olma hakkını vermiş bir lidere ve onun silah arkadaşlarına karşı en azından içinde minnet duyguları olmayan insanlar yoktur…
 
Hiçbir coğrafyada, bizdeki kadar…
 
Sen dindar kardeşim; seni molla boyunduruğundan, hurafelerden, tarikat şeyhleri önünde el pençe divan durmandan kurtaran, Diyanet teşkilatını kuran ve sana dinin özünü gösteren ve dinini özgürce yaşaman için seni işgalden kurtaran… ve ezan bugün okunuyorsa, bunu Gazi Mareşal Kemal Atatürk’e borçlusun!
 
Sen sanayici kardeşim; ülkede sanayi üretimi adına hiçbir şey yokken, devletin öncülüğünde fabrikalar açan; şeker fabrikaları, tekstil fabrikaları hatta 1927 yılında uçak fabrikası açan Gazi Mareşal Kemal Atatürk’e bir teşekkürün yok mu?
 
Yüzyıllardır cepheden cepheye sürülen ve kanıyla, canıyla, dişiyle dünyanın dört bir yanında adına savaştığı padişahın kaçtığını gören sana, yeniden Türk olduğunu hatırlatan, “Köylü milletin efendisidir” diyerek tarımsal üretimin önemini vurgulayan Gazi Mareşal Kemal Atatürk’ün en azından manevi hatırası önünde saygı duruşunda bulunman çok mu?
 
Ya kadınlar? Dünyada ilk defa seçme ve seçilme hakkını vererek onları yüzyılların cehalet boyunduruğundan kurtaran, kadını ait olduğu yere yükselten, onları önce insan olarak gören ve erkeklerle eşit hale getiren, onlara söz hakkı veren Gazi Mareşal Kemal Atatürk’e karşı manevi bir saygınız yok mu?
 
Siyasiler, bürokratlar, profesörler, öğretmenler… Sayesinde okuduğunuz Cumhuriyet’e karşı ve onu kuran Gazi Mareşal Kemal Atatürk’e bir borcunuz yok mu?
 
Bizlerin; büyük Türk Ulusunun şerefli bir ferdi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir yurttaşı olarak… Bozkurt bakışlarıyla bize çağın ötesini hedef gösteren ve töremizi, kimliğimizi hatırlatan Gazi Mareşal Kemal Atatürk’e ve onun silah arkadaşlarına karşı elbette minnet borcumuz vardır…




Ve bu borç; ülkemin semalarında al bayrağım dalgalandıkça ödenecektir.
 
Bu borç; Cumhuriyetim nice yüzyıllar yaşadıkça ödenecektir.
 
YAŞA KEMAL PAŞA YAŞA! YAŞA CUMHURİYET ÇOK YAŞA!
 
TAHİR SAKMAN





 

25 Ekim, 2023

BİR ULUSTUR ATATÜRK





BİR ULUSTUR ATATÜRK


/bilirim sensiz esmez bu rüzgâr
bu bayrak sensiz yükselmez/


yurdumun her karışında
her doğuşunda güneşin
bilirim vardır senin izin


sen bizsin biz atatürk


ne zaman söylesem ismini
özgürlük gibi yurttaşlık gibi
binlerce sevinç sarar içimi


bir bakarım sen gelmişin

ekmeksiz susuz olabiliriz belki
ne mümkün devrimlerin olmadan
çizmelerin gelir aklıma


rahat uyumayız atam


göklere yolumuz vardır
ilkelerini korumaksa
gözlerindeki ışık


alev olur taşarız atam


devrimleri yaşatırız yaşarız
hüznümüz hasretindendir
eserinle çağları aşarız


çünkü biliriz
sen bizsin biz atatürk
bir ulustur atatürk


TAHİR SAKMAN




24 Ekim, 2023

BU TOPRAĞIN ÇOCUĞU


BU TOPRAĞIN ÇOCUĞU


bu topraklarda çalınır sazım
bu topraklarda söylenir türküm
ben bu toprakların çocuğuyum


on bin yıldır açık gözüm
çatalhöyük’te
bazen hititliyim
bazen doğu romalı lidyalı
ama hep konyalı


bizans’ta çocukluğum geçti
selçuklu’da gençliğim
stepler gibi hırçın
kartallar gibi özgür
türkmen kocaları gibi vakur
hayat veren bana
bu topraklardır


iskender’e yol veren bu toprak
eflâtun’a inanç verdi
mevlâna’ya aşk
şems’i bastı bağrına
geçittir bu topraklar
dünden yarına


osmanlı’ya sancak verdi konya
osmanlı’ya dar geldi dünya


osmanlı’da yaşlandım yoruldum
yedi düvelden yedi kurşun
vuruldum
şehitlerle doğdum yeniden
kızıl hafızlar’dan
mustafa kemal benim


cumhuriyet kurdum


çatalhöyüklü hititli doğu romalı
kırk bohçayım kırk yamalı
peki ben neyim


ben cumhuriyet nesliyim


dokuz oğuzlar’dan boyum
türk oğlu türk’tür soyum
ama önce de sonra da


bu toprakların çocuğuyum


Tahir SAKMAN

23 Ekim, 2023

BALO

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir Konya ziyaretinde eşi Latife Hanım ve babalığı Hüseyin Ağa ile birlikte...

BALO
 
Varlığımızı tescillediğimiz Cumhuriyetimizin ilk 100. yılını kutlayacağız… Yoksa kutlamayacağız mı deseydim?
 
Bizleri padişaha kul, köle, tebaa olmaktan çıkaran ve bizleri özgür ve eşit bireyler haline getiren, bizleri vatandaş yapan Cumhuriyetimizi böyle mi kutlayacağız?
 
Bu Cumhuriyet bizim Cumhuriyetimiz… Ne sivil toplum kuruluşlarından bir ses var, ne de Cumhuriyetin bütün nimetlerinden yararlanarak devletin üst kademelerinde yer alan insanlarımızdan hatta partilerden tık yok…
 
Hele CHP kendi derdine düşmüş… Atatürk’ün partisinin düştüğü duruma bakıyorum içim sızlıyor; sanki tek görevleri iktidarın, iktidarını sağlamlaştırmak… Coşku yok, kelimeler klişe, ötesi nanay…
 
Atatürkçü sivil toplum kuruluşları… Allah için haklarını yemeyelim şimdi balo düzenliyorlar…
 
Baloya itirazım yok, 500 lirası olan gidebilir, ona da sözüm yok ama…
 
Şehrimizde bütün bir yıl, bir tek olsun bir konferans düzenleyip gençlerimize Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i anlatmak aklınıza gelmedi mi?
 
Balo önemli… Atatürk’ü gençlerimize, insanımıza baloda mı anlatmayı düşündünüz?
 
Oysa bu şehir, Yüce Atatürk’ü her gelişinde bağrına basmıştır. Ulu Önder’in en çok ziyaret ettiği şehirlerden olması, Millî Mücadele’de sırtını dayadığı şehirlerden biri olması, en çok şehit veren illerin başında gelmesi, bizim daha büyük bir coşkuyla kutlamamızı gerektirmiyor mu?
 
Türk’ün adı bile unutulmuşken, Türk horlanırken onu yeniden ayağa kaldıran ve Türk ismiyle devlet kuran Atatürk’ü, Konyalılar elbette daha çok sahiplenecektir; aile lakabının bile “Konyarlar” olması, köklerinin bu topraklarda olması hatta kendine babalık seçtiği insanın bile Konyalı olması bize çok şey anlatmalı… ama nasıl anlatmalı, baloyla mı?
 
Filistin bahanesiyle hilafet çağrıları yapılırken, gazeteler, TV’ler, konferanslar vs. etkinliklerle Cumhuriyet’e saldırıların arttığı bir dönemde… Cumhuriyet’in kazanımlarının tartışıldığı bir dönemde, Atatürk devrimlerinin arkasında kim duracak?
 
Bu Cumhuriyet, bizim Cumhuriyet’imizdir; yedi düvelle anladığı dilden konuşup tüm emperyal hevesleri boğazlarına tıktığımız Cumhuriyet’tir. Bu Cumhuriyet; Türk Ulusunun dünyaya bağımsızlığını haykırdığı Cumhuriyet’tir…
 
Cumhuriyet’i bize armağan eden Ulu Önderimiz Yüce Atatürk’e ve silah arkadaşlarına, Cumhuriyet’i ilan eden o ilk Meclis’e minnet ifadelerimizin sınırı yoktur. Bu ilk 100 yılımız… yüzüncü 100 yılımızı da kutlayacağımızdan asla şüphemiz yoktur; çünkü Atatürk ilke ve inkılapları rehberimizdir, ışığımızdır…
 
TAHİR SAKMAN






 

21 Ekim, 2023

ACI BİRİKTİRMEK

 

ACI BİRİKTİRMEK
 
Herkes; herkesi yanlış anlamayı adet haline getirmiş sanki… herkes; herkesi klişelerin, sloganların arkasında arıyor; “bir de buradan baksam mı acaba” diye kuşku duymayı kimse kendine yediremiyor…
 
Yanlışlıklar da burada başlıyor…
 
Filistin halkının çektiği karşısında… Bendenizin dedesi 1. Dünya Harbi’nde Suriye cephesinde askerdir. Gündüz İngilizlerle gece Araplarla savaşırlar. Savaş kaybedilir, ordu dağılır. Dedem Konya’ya güç bela ulaştığında hastadır ve ayağındaki postal kaynamıştır, keserek çıkarırlar. Kırk gün yaşar… Babam bu nedenle şehit sayıldığını söylerdi, rahmet olsun…
 
Dedemi ve daha nicelerini gece baskınlarıyla sırtımızdan hançerleyen, şehit edenlere karşı elbette içimizde taşıdığımız bir acı vardır ama… Filistin’de, İngiliz üniforması giyip Türk askerini şehit edenlere karşı da…
 
Ama bu acılar okul, hastane demeyip bomba yağdıranlara karşı da içimizde bir acı oluşmasını engellememeli… Bu bir insanlık dramıdır; çocuk hastanesine bomba yağdıracak kadar gözü dönmüşlerle -geçmişimizde yaşananlara bakıp- aynı safta olmamız mümkün değildir.
 
El Halil’de çocuk taşları görmüştüm; ellerinde oyuncak olması gereken çocuklar ellerinde taşlarla vatanlarını savunuyorlardı.
 
Elbette Filistin’e asker göndermeyeceğiz ama zalime karşı da içimizde bir şeyler birikmesin mi? İnsani yanımızı yok mu sayacağız?
 
Filistin’e baktıkça Ulu Önderimiz Atatürk’ün değerini bir kez daha anlıyorum ve Cumhuriyetimizin 100. yılında, bir kez daha Yüce Atatürk’ün manevi şahsiyetine binlerce kez şükranlarımı sunuyorum.
 
TAHİR SAKMAN
 

 

19 Ekim, 2023

AĞIRDAN HAFİFLER




 

AĞIRDAN HAFİFLER
 
-Bombalanan hastanede yaşamları çalınan Filistinli çocuk yüreklerin anısına-
 
ağır susmalarımız var bizim
kuytu kelimelerin hıncında
şafaklar can korkusudur
gökyüzünde çocuk şarkılar
 
 
ağır susmalarımız var bizim
mermi işlemez balonlarımıza
tutsaktır oyunlarımız kan revan
kaçımız kaç yaşı görmeden
 
ağır susmalarımız var bizim
kelimelere yetmez gücümüz
emperyal oyunların ebesi yok
kiminiz sağır kiminiz kör
 
ağır susmalarımız var bizim
sustukça tokattan beter
bir diyemediniz kahpe geceye
yeter ulan yeter
 
ağır susmalarımız var bizim
kıyametten öteye hesaplar
iki yüzlü bıçaklar -insan hakları, yaşam hakkı, hak, hukuk, guguk, cart, curt-
bağrımızda gül açıyor misketler
 
ağır susmalar
ağır insanlık
ağır susmalar
 
hepinize yeter susmalarımız
çocuk yüreğimiz size de yeter
 
TAHİR SAKMAN





14 Ekim, 2023

İNSANDIR YAPAR


 

İNSANDIR YAPAR
 
birçok şeyi anlayamadım
şu kısa ömrümde
sömürüyü yalanı talanı
bir de savaşı
insanın insana kastını
sığabilirdi oysa
ömrümüze bir çiçeğin kokusu
anlam doluydu görene
hayatın rengi dokusu
 
karanlığa kaydı gözlerimiz
yıldız dolu düşleri göremedik
yeşertmek varken
umutları soldurduk
cehenneme çevirip dünyayı
dualara cennet doldurduk
 
artık şüphem kalmadı
yaparsa insan yapar
ve silinmez izleri
üzgünüm dostlar
anlayamadım sizleri
 
TAHİR SAKMAN
 

12 Ekim, 2023

İNSANLIK AĞARMAZ


İNSANLIK AĞARMAZ
 
-filistinli çocuklara-
 
el aksa ağarır gün ağarmaz
harem’de sabah yoktur
filistin sürgündür kendine
 
ve çocuklar ebabil kuşları
yürekleri büyük
taşları daha da büyük
ağır mı ağır yüreğimde
batı şeria’da el halil’de gazze’de
çocuk taşlar duadır / gökyüzünde
 
duvarların ardında saklı
insanlık kan revan
utançtır esarettir umutlar yasaklı
filistinli yaşamak keskin bir bıçak
ağır müslümanlar ağır uykularda
oysa güvercindir çocuklar uyumaz
özgürlük türküsüdür yalın ayak
hasretle titreşen derin sularda
 
kubbet-üs sahra ağarır
insanlık ağarmaz
muallak taşı gibi duygular ayakta
 
bir mermi ilişir gözüme
adresi belli değil
bir silah patlar
insanlık öldü mü ne
 
ezanlar ağarır gün ağarmaz
özgürlüktür barıştır yükselir yücelerde
filistinli çocukların erişeceği yerde


TAHİR SAKMAN
 
 

 

11 Ekim, 2023

KAZANAN




 

  

KAZANAN
 
kazananı var savaşın
mermiler bombalar
tankçılar tüfekçiler
ve zafer nidaları atan
cehaletten yığınları ateşleyen
ikbaline tapan siyasiler
elbet kazanırsınız
canları/ paraları yığarak üst üste
 
/çevirin dünyayı cehenneme
nah gidersiniz cennete/
 
TAHİR SAKMAN




02 Ekim, 2023

20. ULUSLARARASI KONYA MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ ÜZERİNE NOTLAR


 

20. ULUSLARARASI KONYA MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ ÜZERİNE NOTLAR
 
·    Bu yıl 20.’si yapılan festival beklentilerin çok gerisinde kaldı. Oysa bunca yılın tecrübesi daha iyi bir organizasyon ve programla kendini gösterebilirdi. Büyük beklentilerle meydanlara koşan insanlar hayal kırıklığı yaşadılar.


·    Festivalin açılışında 250 semazenin Vuslat Yürüyüşü’nde tevhit kelimesini söyleyerek yürümesi, başka bir tarikat tarafından yapılmış olsa yanlış algılara sebebiyet verebilirdi; ancak Mevleviliğe genel olarak hâkim olan dini anlayışın siyasetten uzak durması, toplum tarafından bilindiğinden, bunu önlemiştir.



·     250 semazenin birlikte bir selamlık da olsa sema yapması güzel görüntülere sahne oldu ama akıllarımıza “ne kadar çok semazen sema yaparsa o kadar çok Mevlevi mi olunuyor” sorularını da beraberinde getirdi. “Yüzyılların mütevazı öğretisi, kendini gösterişe ve ihtişama mı” kaptırıyor diye düşünürken gelenekte yer alan Garipler Semaı’nı hüzünle hatırlamaktan da kendimizi alamadık. Ayrıca iki adım ötede “Mevlâna şekeri” adı altında ticaret yapılması da hüznümüzü katladı.


·     Festival programını halka açık ve meydanlarda yapmak fikri güzeldi ancak sadece açılış töreninde protokol için tribün yapılmasının dışında halkın nereye oturacağı 4. gün akla gelebildi ki o da sadece Kılıçarslan Meydanı’nda ve çok yetersizdi, insanlar ayakta izlemeye çalışırken birçok insanın da geri dönmesine neden oldu. Programlara ilk günün dışında protokol katılımının olmaması sanırım bu durumu ortaya çıkarırken; genel anlamda da bu tür organizasyonlarda halka ve protokole olan bakış açımızı da anlatır gibiydi. İnsanların sosyal ihtiyaçlarının hiç düşünülmemesi de çok garipsendi.   



·     Geleneksel olarak gösteri mahiyetinde de olsa -ki zikir ayinleri her türlü gösterişten uzak olmalıdır- öğretilerin uluorta meydanlarda abartılı olarak yapılması ayinlerin özünden uzaklaşmasını da beraberinde getirir. Tarikat geleneklerinde yer alan mütevazılık kavramlarının, ihlas kavramlarının yerini meydanlarda gösteriye bırakması üzücüydü. Sahnede ayin yapılırken kimi insanların çekirdek çitleyerek, ekmek arası yiyerek, sigara içerek hatta üzülerek söylüyorum; uygunsuz kelimelerle konuşarak izlemesi hiç de hoş olmayacak durumlardı. Gelenekte yer alan kendini saklama, gizleme gibi kavramlar yerini meydanlarda; gurur, kibir gibi ve bütün tarikatların benliği yok etme amaçlarının günümüzde tam tersiyle yer değiştirdiğini de ilan eder gibiydi.



·     Adından anlaşılacağı gibi Mistik Müzik Festivali, farklı inanışların müziğini 20 yıldır şehrimize taşıyarak çeşitlilik oluşturmuş, Konya bu çok renklilikle, Mevlevi hoşgörüsüyle bütünleşmişken, bu yıl yapılan programlar bu çeşitliliğe gölge düşürmüş tek sesli bir koroya dönüşmüştür.  Farklı mistik müzikleri dinleme imkânı olmamıştır. Ayrıca tarikat ve cemaatlerin; vakıf, dernek adı altında aleni ayin yapması da mistik de olsa bir müzik festivalinde yer alması öğretileri örselemiştir.


·     Programda yer alan semah ve sema toplulukları görsel olarak da bir ziyafet sunarken gerek Bektaşi ezgileri ve gerekse Mevlevi müziği insanları oldukça etkilemiştir. Bu iki topluluk dışındaki; gösteri mahiyetinde de olsa tarikat ayinleri pek çok insan tarafından hoş karşılanmamış, festival felsefesiyle bağdaştırılamamıştır.



·     Belki de ekonomik nedenlerle olsa gerek, yurt dışı katılımı belli bir seviyeyi yakalayamamıştır. Kendini “Moritanyalı Türk” olarak tanımlayan ve gerçekten kendini kanıtlamış bir sanatçı olan “Abdullah Kaymak”, çok başarılı geçen konserinde coşku üst seviyelere tırmanırken mistik müzik anlayışımızın Kuzey Afrika ve Arap ülkeleriyle olan farkını da ortaya koymuştur. Bizim tekke müziğimizde özellikle Mevlevi geleneğinde daha meditatif bir yol izlenirken, bu konserde yabancı izleyiciler müziğin ritmine kendilerini kaptırarak hiç de alışık olmadığımız dans gösterilerine sahne olmuştur.



·     Kültür Bakanlığı ekiplerinin çok olması da dikkatten kaçmamış ancak bazı ekiplerdeki solistlerin sahne performansları vasatın altında kalmıştır. Bazı programlarda okunan irfani türkülerin ardından okunan hareketli türkülerin, mistik müzikle olan alakasını da sorgulatmıştır.

·     Türk Dünyası’nda büyük önemi olan Ganire Paşayeva’nın sır olduğu gün; bırakın konser iptal etmeyi veya program yavaşlatmayı, en azından sanatçılarımız yakalarına siyah bir kurdele takarak merhumun anısına saygı gösterebilirlerdi.




·     Festivalin kapanışında coşkulu bir izleyici karşısında sahne alan Yılmaz Erdoğan’ın Sine-i Şiir dinletisinin sahnedeki yazımında bile imla hatası olması, Bakanlığın adının yazıldığı bir festivalde yeterli özenin gösterilmediği izlenimini bırakmıştır. Yılmaz Erdoğan oyuncu olmanın verdiği tecrübeyle sahnede başarılı bir performans göstermiş ancak Mevlâna’dan sadece bir şiir okumuştur. Mistik bir festivalde daha çok mistik şiir okumasını beklemiştik.




·     Dernek, vakıf adı altındaki tarikat yapılanmalarının / cemaatlerin gelecek yıllarda da katılımı sürecek midir? Keza Urfa Sıra Gecesi benzeri folklorik değerler taşıyan gelenekler; Çayda Çıra, Konya Barana Gecesi, Bursa Kılıç Kalkan Ekibi, Ankara Seğmenleri gibi benzeri ekipler de katılacak mıdır soruları kamuoyu tarafından sorulmaktadır.




·     Festivalin genel bir değerlendirmesini yapacak olursak; bu yıl ekonominin ön plana çıktığı açıkça görülmüştür. Bizi asıl üzen; festival felsefesinin her yıl geriye itilerek çok sesliliğin terk edilmesidir. Önceki yıllarda yapılan festivalin renklerinden eser kalmamış gibidir. Belli bir dini anlayışı ön plana çıkarmanın gayreti gözlerden kaçmamış diğer programlar araya sıkıştırılmış izlenimi uyandırmıştır.

·     Sonuç olarak her ne olursa olsun; Mistik Müzik Festivali Konya’ya mal olmuş şehrimizdeki en önemli etkinlikler arasındaki yerini uluslararası boyutta sağlamlaştırmıştır. Bunun örselenmesine, amacının dışına sapmasına en başta Konya halkı izin vermeyecektir, vermemelidir.
 
TAHİR SAKMAN