05 Ekim, 2022
"ÇIKIP ÇIKIP GELME" BESTELENDİ
04 Ekim, 2022
MANZUM BEKTAŞİ FIKRALARI VE RAMAZAN DAVULU 2017 LİNKİ
Şimdi var mı bilmiyorum ama yazdığım yıllarda Bektaşi fıkraları manzum hale getirilmemişti. Üstün bir zekâ ürünü olduğuna hiç şüphe bırakmayacak şekilde mesajını insanları kırmadan veren bu fıkralar aynı zamanda yaşadığımız coğrafyanın da engin hoşgörüsünü simgelemektedir.
Bektaşi fıkralarını nazma çekerken özüne ve özellikle son vurucu sözlerinin orijinal olarak kalması için azami gayret sarf ettim. Ayrıca 2017 yılında Konya’da bir
gazetede yayımlanan Ramazan Davulu 2017 başlıklı ramazan mânilerini de kitaba
ekledim.
Meraklıları ve araştırmacıların istifadesine pdf formatında sunuyorum, ücretsiz
indirme linki https://tahirsakman.blogspot.com/ blog
sayfamdadır. Ana sayfamdaki SAYFALAR bölümünde yer alan E-KİTAP İNDİRME yazısına tıkladıktan sonra
açılan sayfada linki göreceksiniz.
Bu kitap, sadece pdf formatında dijital ortamlarda okunmak üzere hazırlanmıştır. Bu nedenle fiziksel olarak basımı ve dağıtımı yapılamaz. Tanıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında yazarın izni olmadan kullanılamaz.
ISBN: 978-625-00-0943-7
Keyifli okumalarınız olsun…
TAHİR SAKMAN
03 Ekim, 2022
ÇIKIP ÇIKIP GELME
Acılarda ara
beni bulursun
Çıkıp çıkıp
gelme gelme n'olursun
Yeni bir aşkta
teselli olursun
Çıkıp çıkıp
gelme gelme n'olursun
Yağmur sonrası
gökkuşaklarıyla
Gecelerin soğuk
bıçaklarıyla
Sevdaların
sıcak kucaklarıyla
Çıkıp çıkıp
gelme gelme n'olursun
Anılarım saklı
hepsi derinde
Gecelerin gizli
kuytu yerinde
Bugün gelme
sakın hatta yarın da
Çıkıp çıkıp
gelme gelme n'olursun
Yaşananlar
bitti yoktur eyvahım
Gücenmedim sana
kalmadı ahım
Hatırlatma
dünde kalsın günahım
Çıkıp çıkıp
gelme gelme n'olursun
Kuşlarla uçarak
hatta yel olup
Gözündeki yaşla
coşan sel olup
Sitemlerim sana
bana el olup
Çıkıp çıkıp
gelme gelme n'olursun
Arama sorma
yollarıma durma
Eskisi gibi
gözlerinle vurma
Dayanmaz kalbim
beni fazla yorma
Çıkıp çıkıp
gelme gelme n'olursun
TAHİR SAKMAN
TÜRKÜLERE SUSMAK YAKIŞMAZ
Müzik susarsa; yaşam susar, insan susar, sen susarsın...
Oysa biz susmayı değil; notalarla yüreklere seslenmek istemiştik...
İnadına müzik değil:
Yaşamak için, hissetmek için, barış için, insanlık için her şeye rağmen müzik...
Unutma müzik susarsa, sen susarsın...
TAHİR SAKMAN
02 Ekim, 2022
TANRIM
Tanrım ezelden mi karaydı yazım
Yoksa karalayıp bozan ben miyim
Visalin umarken Âdem cennette
Bir günah işleyip azan ben miyim
Sade bir nefeslik sürüp dünyaya
Cennet hayâliyle yaşarız güya
Bir yalan yüz ile koşup dergâha
Gönüllerde mezar kazan ben miyim
Yarattın da bizi kemikten etten
Suçumuz neydi ki kovdun cennetten
Nefis verdin gözler döndü şehvetten
Melekler bahar da hazan ben miyim
İçimizdeki bu ölüm korkusu
Bilinmeze doğru ebet yolcusu
Nedir kabirdeki azap sorgusu
Gül taşan mezardan sızan ben miyim
Derviş Ozan der ki bağışla Tanrım
Sen yarın da varsın ben senle varım
Sen ne duyurursan onu duyarım
Söyleyen sensin de yazan ben miyim
TAHİR SAKMAN (Derviş Ozan)
22 Eylül, 2022
KONYA VE ÖTESİ
Bu sevincin tarifi yok… en azından benim için!
Yaklaşık olarak üzerinde bir yıldır çalıştığım “Konya ve Ötesi” ismini verdiğim ve hacmi nedeniyle (1. cilt 643, 2. cilt 662 sayfa; toplamda 1305 sayfa) iki cilt olarak hazırladığım kitaplar yayıma hazır hâle geldi. 1. cilt, 6 bölümde yer alan (Sarıyakup Caddesi’nde Yaşam Sanatı, Sarıyakup Yazıları, Türbe Caddesi’nde Yaşam Sanatı, Atatürk’ün İzinde, Mevlâna & Sufizm & Ezoterizm, İnsanlar & Mekânlar & Kitaplar) toplam 218 makaleden oluşuyor. 2. kitap ise 7 bölümde (Yemek Kültürü, Ve Ötesi, Söyleşiler, Türkülerdeki Konya, Şehir ve İnsan, öteki-sanat, Tahir Sakman Bibliyografyası) yer alan 123 makaleden oluşuyor.
Ayrıca bu
yılın ramazanında; ekonomik krizlerden mülhem bir kelime oyunuyla RamaZAM
Mânileri 2022 ismiyle sosyal medyada ve blog sayfamda yayımladığım mânileri
de bir kitapçık olarak hazırladım.
Yazmak ayrı bir tutkudur… Konyaperestlik ise ayrı bir tutku… Ömrümüzü
verdiğimiz / ömür veren şehre bir vefa borcudur bu; Konya’nın taşına toprağına
âşık olmaktan öte bir duygudur…
Belki bizimki bir ütopya… özlediğimiz / aradığımız belki bir başka Konya;
Selçuklu asırlarından, yalın, sevgi ve hoşgörünün harman edildiği, sanatın, kültürün
çırıl çırıl sebil edildiği…
Ne kadar ileriyiz… ne kadar geriyiz demek belki daha doğru olacak;
ceddim Selçuklu'nun eserlerine bakıyorum, doğayla uyum içerisinde, taşın hamur
gibi yoğrulduğu ihtişamlı ama asla kibirli olmayan eserlere… bir de şimdiki
beton yığınlarına…
40 yıla yaklaşan yazarlık serüvenimde, çeşitli mecralarda yayımlanmış
yazılarımdan (siyasi yazılar hariç) bir seçki hazırladım. Konya ve Ötesi;
şehrin sanat ve kültürünü, insanlarını, mekânlarını, anlatıyor. Serin bir
dolunay vaktinde Meram’da bülbül sesleriyle avunan bir şairin sitemlerini… ve
bozkır ayazında; Orta Asya steplerinden rüzgâr kanatlarıyla kopup, ecdadımın
sesini yansıtan türküleri yeniden söylemenin heyecanlarıyla dolu dolu… Ve olabildiğince fotoğraflarla bir kaynak
oluşturmaya çalıştım. Kitabın sonuna ise bir Tahir Sakman Bibliyografyası
ekledim, geleceğin olası araştırmacıları için…
Bu bir yaşantının hülasasıdır; ömrümüzü boşa geçirmediğimizin ve kimseye eyvallahımızın
olmadığının; sadece şehrin, sanatına ve kültür mirasına karşı boynumuzun kıldan
ince olduğunun hikâyesidir.
Şanslı günlerimizde basılan 12 kitabıma ilave olarak basılmayı bekleyen 6
kitabıma 3 kitap daha eklendi ve böylece basılmayı bekleyen eserlerimin sayısı 9’a
ulaştı…
Konya’dan başka bir şey söylemedim, yazmadım… O Konya; hatıralarımızı
süslerken, eserlerimizi geleceğe emanet etmekten başka yolumuz yok…
Önümüzdeki günlerde, günün dijital modasına uyarak; 9 kitabımı e-kitap ve
pdf formatında ISBN numarası alarak dijital mecralarda yayımlamayı umuyorum. Ayrıca
önümüzdeki aylarda iki veya üç kitap daha hazırlamayı planlıyorum; tezgâhta
bekliyor…
Naçizane şehrin kültür hayatına karınca kararınca hizmet ettiğim sayılırsa,
perestliğiyle onur duyduğum şehre karşı bir nebze de olsa görevini yapmış
insanların huzuru içinde olacağım / öleceğim.
Konya bizi hatırlar mı dersiniz?
Şahap Uzluk, Mahmut Sural, Selçuk Es, Namık Ayas, Muhtar Bedir, İhsan
Hınçer, Mehmet Önder, Fuat Önder, Celalettin Kişmir, Feyzi Halıcı, Mehdi
Halıcı, Rıdvan Bülbül, İhsan Kayseri, Hasan Özönder, Yalçın Dikilitaş, Nevzat
Küçükerdoğan, Koray Ekener, Ümit Necati Pancı, Panos Özararat, Ahmet Ziya Özkul, M.
Ali Apalı, Sefa Odabaşı, Seyit Küçükbezirci ilk aklıma gelenler… Onları ne
kadar hatırlıyorsa(!) bu şehir; eminim bizi de o kadar hatırlayacaktır…
Ama ne onların ne de bendenizin böyle bir kaygısı ve beklentisi yok; ne
yaptıysak Konyaperestliğimizden yaptık…
Kalbim / şiirlerim ve kitaplarım artık sana emanet; şehir…
TAHİR SAKMAN
06 Eylül, 2022
AYNI YERDE OLMADIĞIMIZA İNANIYORUM!
Vedat Sakman bir sahne çalışmasında ünlü sanatçı Leman Sam ile birlikte... |
Dün “Tacize Uğramak” başlığıyla bir yazı paylaşmış ve serzenişlerde bulunmuş yapılan bir fikri tacizden bahisle sitemlerimi yazmıştım.
Beni üzen bu olaya, telif haklarına son derece önem vermesi gereken bir
kamu kuruluşunun da dahil olması üzüntümüzün
kat be kat artmasına neden olmuştu…
Gözlerim bir an maziye kaydı, hafızamda çağrışımlar oluştu…
Yıl 1994 … Babamın ölümünden bir ay sonra Abim Vedat Sakman ve orkestrası "Özürlü Çocukları Koruma Derneği" yararına sadece Ankara-Konya arası aracının benzin
parasını alarak (başka bir ücret almamışlardır) bir konser verirler…
Konser sonrası şehrin ünlü okullarından birinin [ismi bende mahfuz] öğretmenleri veya yetkili
kişileri abimi okulun mezuniyet gününe çağırırlar. Abim Vedat Sakman, bağlı
olduğu ajansı işaret eder.
Bundan sonrası… sanki benim bunca yıl sonra yaşadıklarımın bir başka
versiyonudur. Geçen bunca yıldan sonra bazı şeylerin değiştiğine, sanata, sanatçıya,
edebiyatçıya saygı duyulması gerektiğinin öğrenildiğine inanmak istiyorum.
Yoksa hâlâ aynı yerde miyiz? Böyle olmadığına inanıyorum ama…
İsterseniz sözü olayı anlattığım 12 Aralık 1998 tarihli Yeni Meram gazetesindeki
köşe yazıma bırakayım:
12 Aralık 1998 tarihli Yeni Meram gazetesindeki yazım... |
“İLLA…” VEDAT SAKMAN
Son dönemde yetişen, hemşehrisi olmakla övündüğümüz pop [aslında doğrusu müzisyen olmalıdır; çünkü pop, popüler çok çabuk değişebilir ama Vedat Sakman gibi gerçek müzisyenler popüler değil kalıcı eser üretirler] müzik
sanatçılarımızdan birisi de Vedat Sakman'dır... Ünlü folklorcu Mazhar Sakman’ın
oğlu olan Vedat Sakman, 1949 yılında Konya'da dünyaya gelmiştir. Uzun yıllar
İzmir ve İstanbul sahnelerinin aranılan bir ismi olan hemşehrimiz son yıllarda
yaptığı bestelerle dikkatleri üzerine çekmiştir.
1987 yılında “Bana Bana” isimli bestesiyle, İsviçre’nin Lozan kentinde
yapılan Eurovision şarkı yarışmasında; Arzu Ece, Hazal Selçuk ve Sarper Semiz
ile birlikte ülkemizi başarıyla temsil etmiştir. [Orkestra şefi Timur Selçuk'tur.]
Bugüne kadar; Müzisyen, Kapılar, Sevgileri Unutmadık isimli üç adet kaset
yapmıştır. Jazz-rock tarzındaki müziğiyle müzikseverlere dostluk ve barış
mesajları sunan sanatçımız, birçok televizyon dizisinin de müziğini
bestelemiştir. Bunlardan; başrolünü Şevval Sam’ın (Tekin) oynadığı “Feride” ile
Türkan Şoray ve Şener Şen’in başrolünü paylaştığı, şu an ATV televizyonunda
yayında olan “İkinci Bahar” dizi filmleri en tanınmış olanlarıdır.
Son yıllarda sahne çalışmalarından ziyade beste ve aranje çalışmalarına
ağırlık veren Vedat Sakman, müzik dünyasında aranılan bir isim olmuştur...
Bu yılın başlarında piyasaya sürülen; Zühal Olcay’ın “İhanet” isimli
kasetindeki bestelerin çoğu Vedat Sakman’a aittir. Müzik direktörlüğünü de
Vedat Sakman’ın yaptığı bu kasette hiçbir ticari kaygı düşünülmeden salt sanat
için, müzik için uğraş vermiştir.
Zuhal Olcay’ın berrak sesiyle okuduğu şarkılar, size sevgi ve barış dolu
bir dünyanın kapılarını aralayıveriyor.
Geçen ay piyasaya çıkan, Leman Sam’ın “İLLA” isimli kasetindeki şarkıların
çoğu yine hemşehrimiz Vedat Sakman’a ait. Leman Sam’ın müzik direktörlüğünü de
yapan Vedat Sakman, bu kasette çok önemli bestelere imzasını atmıştır. Ünlü söz
yazarı Mehmet TEOMAN’ın sözlerini yazdığı “İlla” isimli şarkı şimdiden listeleri
zorlamaktadır. Yine aynı kasette Mehmet, Kandili, Sarılsam üşür müsünüz, Her
neyse isimli şarkılar dikkat çekmektedir. Leman Sam’ın o nefis sesi ve harika
yorumuyla, Vedat Sakman’ın duygu yüklü besteleri birleşince; alıp başınızı
ötelerde bir yerlere gidiyorsunuz...
Eğer kısmet olursa bir dahaki kasete Leman Sam bir Konya türküsü okuyacaktır.
Tam 18 dilde folk şarkı okuyabilen ünlü sanatçının Konya türküsü okuması
folklorumuz için sevindiricidir. Türkülerimizi otantik şekliyle korumamızın
yanı sıra aranje edilip gençlerimize dinletebilmek çok önemlidir. Hatta bu
şekilde dünyaya dinletebilmemiz bile söz konusudur. Müziğin evrensel boyutunda,
bir Konya türküsünün zarif ve kıvrak ezgilerini dünyaya ancak bu şekilde
dinletmemiz mümkün olacaktır.
Böylesine önemli bir sanatçımızdır Vedat Sakman. Bunları size niye
anlatıyorum? Vedat Sakman’a yapılan bir saygısızlıktan bahsetmek istiyorum!
Radyo Net ve Kâmil Ahat arkadaşımızın organizesinde “Özürlü Çocukları
Koruma Derneği" yararına, 23 Ekim 1994 günü Devlet Tiyatrosu Salonu’nda
Vedat Sakman bir konser verir. Vedat Sakman ve orkestrası arabalarının (Konya
Ankara arası) benzin parasına çıkmıştır bu konsere. Başkaca bir para
almamıştır. Daha sonra Konya’da ünlü bir resmi okulun öğretmenleri, Vedat
Sakman’a okullarının mezuniyet gününde bir program yapması için teklif
götürürler. Doğal olarak Vedat Sakman profesyonel bir sanatçı olduğunu ve
ajansıyla görüşmeleri gerektiğini bildirir. Daha sonra sanatçımız
telesekreterinden bir mesaj alır. Seslerinden Konya’dan gelen öğretmenler
olduğunu anlar, şok olur. “Ülen gidi Gonya’dan gittin de adam mı oldun?” Ve daha
ağıza alınmayacak küfürler, hakaretler...
Böyle bir sanatçıyı kaç yılda yetiştiriyoruz? Böyle kaç tane sanatçımız
var? Hiç düşündünüz mü? HolIanda’da bir şarkısı iki kere çalınan Vedat Sakman’a
telif ücretini gönderen zihniyete bakın, bir de okulun mezuniyet gününde
sahneye çıkmak için ücret istedi diye hakaret eden zihniyete bakın!
Konya’yı ben tenzih ediyorum, ama birkaç kendini bilmezin yaptığı hakaret
ayıpların büyüğüdür. Değil bir hemşehrimize hiçbir sanatçıya yapılacak bir
davranış değildir.
Umarım ki bu yazıyı onlar da okurlar ve bir sanatçıya, bir insana
yaptıkları saygısızlığın utancıyla başlarını öne eğerler...
TAHİR SAKMAN
05 Eylül, 2022
TACİZE UĞRAMAK
Her taraftan tacize uğruyoruz….
Bu, bir anlamda fikri taciz değilse nedir? Eskiden çok şikâyet ederdim ama
son dönemlerde bırakmıştım; insanların telif haklarına olan
saygısızlıklarından, tacizlerinden…
Yüzümüzü görmek istemeyenlerin, ürünlerimizi izinsiz kullanmalarından…
Tabii insanlar bu tacizlerini boşa yapmıyorlar elbet, bundan çıkar
sağlıyorlar… Sizin payınıza düşense kocaman bir yalnızlık ve kaderinizle baş
başa kalmaktan ibarettir.
Yanlış anlaşılmasın hiç kimseden bir beklentim yok; tüm yaşantım “tek
tabanca” olarak geçti, sırtımı kimselere dayamadım, güvendiğim tek şey yüreğim
ve eserlerim oldu…
Ya siz kuzum, nezaketi ne zaman terk ettiniz? Haydi izinden geçtim bir adet
kitap da mı gönderemezdiniz?
Buna, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin, Kültür A,Ş.’nin de ortak olması
üzüntümüzü kat be kat artırıyor…
Uzun yıllardır Konya üzerine söylediğim şiirler bir kitap halinde basılamaz
ama… ama o şiirlerden alıntılar yapıp kitaplarınızda kullanabiliyorsunuz. Ne
hakla?
Kul hakkı diye bir şey var, duydunuz mu? Sizi dava etsem yeridir…
İşin yasal boyutu hakkında fazla bir bilgim yok… Kaynak olarak, Prof. Dr.
Saim Sakaoğlu Hocamın hazırladığı ve 2002 yılında Konya Ticaret Odası
tarafından yayımlanan “Konya Üzerine Şiirler” isimli kitabı gösteriyorlar… Kitapta,
telif hakları ile ilgili bir uyarı yazısının olmaması, bunu herkesin istediği
gibi kullanabilir olduğu anlamını mı çıkarıyor?
2021 yılında Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. yayınları arasında
çıkan “Konya Kültür ve Edebiyat Atlası” isimli kitaptan söz ediyorum. Kitap,
büyük boy, kalın kuşe kağıtlara basılmış, prestij kitabı… internette satışı da
var, 300 TL etiketli, indirimli 240 TL’ye satılıyor.
Kitabı, geçtiğimiz günlerde sevgili dostum İsmail Çalışkan’ın yayınevinde,
Nüve Kültür Merkezi’nde gördüm. İncelerken karşıma bölüm başlarında, alıntı
yapılan şiirlerim çıktı. Tabii ki sevindim; biz bu şiirleri insanlar okusunlar,
geleceğe bir sözümüz olsun diye söylemiştik ama…
Kitabın editoryal listesine baktığım zaman tanıdık isimlerin çokluğunu görmek üzüntümün çoğalmasına neden oluyor. Ayrıca bu şehirde kime sorsanız, beni
bulabilirsiniz… Bırakın yasaları, kul hakkını; nezaketen bir izin almanız çok
mu zordu? Halbuki haberim olsaydı sizlere daha başka şiirler önerebilir belki yenilerini
söyleyebilirdim… Kitapta yer alan biyografim bile eksik; bari bunu bana
sorsaydınız da yazıp verseydim?
İsterseniz bir şeyde anlaşalım: Kitabınızda şiirlerime yer vermeniz bana yaptığınız bir lütuf, bir jest değildir; tam aksine izinsiz kullanarak rencide etmektir, taciz etmektir. Şiirlerimi izinsiz kullanmanıza rızam yoktur.
Bu şehirde yapılan etkinliklerde esamemizi okumazsınız… Görmezden gelirsiniz, yok sayarsınız ama şiirlerime gelince izin bile almadan kullanırsınız öyle mi? Bu hakkı kendinizde nasıl görüyorsunuz?
Biliyorum; çünkü biz Konya çocuğuyuz… Bizim nasılsa gönlümüzü alırsınız ama
ya kırılan kalbimizi onarabilir misiniz?
(Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim Altay’ın da bu yazıyı
okuyacağını umuyorum.)
TAHİR SAKMAN
03 Eylül, 2022
İÇİM ACIYOR KONYA
![]() |
Foto: T. Sakman. İnce Minare, Konya. |
“Atatürk Anıtı Yine İlgi Bekliyor” başlığıyla bir paylaşımda bulunmuştum.
Sayfamdaki dostlardan 30 kişinin beğendiğini görünce yeterince
görülmediğine kanaat getirip ertesi gün tekrar paylaşımda bulunmuştum. Bu sefer
de 17 dost beğenmiş ki bazıları önceki beğenenlerden… Mükerrer olanlarla
birlikte toplam 47 kişi beğenmiş ki bunların içinde arkadaş olmadığım insanlar da var…
İlla beğenilsin diye yapmıyorum ama… Özellikle tarihi öneminin yanı sıra
ülkemizin varoluş mücadelesini veren Yüce Atatürk’ün hatırasını yaşatan bir
anıtla ilgili yaptığım paylaşımın daha çok beğenilmesini ve yetkililerin dikkatini
çekmesini isterdim…
Her neyse biz bu şehrin öz çocuğuyuz, tarihi mekânlara sahip çıkmak
görevimiz…
![]() |
Foto: T. Sakman |
2017 yılının ağustos ayında üst üste paylaşımlar yaparak İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi’nin dış aydınlatmalarının yanmadığını yazmıştım. Konya Müzeler Müdürü’nü arayıp aramızdaki ilginç diyaloğu bile yazmıştım. Hatta konuyla ilgilenilmesi için şehrin bazı gazetecilerini durumdan haberdar bile etmiştim ama hiç ilgilenen olmamıştı… Meraklısına söz konusu yazıların linkleri:
![]() |
Foto: T. Sakman |
Önceki gün nihayet yaklaşık 5 yıl sonra İnce Minare’nin ışıl ışıl görüntüsü
beni heyecana boğdu… 5 yıl sonra da olsa dış aydınlatmalar faaliyete geçmişti…
![]() |
Foto: T. Sakman. |
Aynı yılın yine ağustos ayında İplikçi Camisi’nin duvarlarındaki çatlaklardan söz ederek muhtemelen tramvayın meydana getirdiği sarsıntıdan olabileceğini yazmıştım ve yine bir gazeteci dostumuza konuyu iletmeme ve fotoğraflarını paylaşmama rağmen onun da ilgisini çekmemişti. Yazının linki:
Dün İplikçi Camisi’nin önünden geçerken içim acıdı… Ecdat, ecdat diyenleri
orada görmek isterdim. Tarihe saygınızı, 8 asırlık kadim bir Selçuklu eserine olan
hayranlığınızı görmek isterdim…
![]() |
Foto: T. Sakman |
İçim acıdı... yaklaşık beş yıl önce görünen tehlike, çatlakların daha da büyümesiyle yaklaşan vahim bir hâli işaret ederken bütün bir Konya’nın sessiz kalması karşısında içim acıyor….
![]() |
Foto: T. Sakman |
Selçuklu’nun başkentinde yaşıyorsunuz, yeri geldiği zaman övünüyorsunuz… Peki,
sizin saygınız bu mu?
![]() |
Foto: T. Sakman |
Alâaddin Camii’nde her cuma yaptığınız o törende ecdadın feryadını ne kadar duyuyorsunuz acaba?
Alâaddin Köşkü’nün üzerine milyonlar harcayarak bir ucube kondurdunuz… Şimdi
yıkacakmışsınız, geç bile kaldınız… Yerine Uluslararası bir yarışma açıp yeni
bir düzenleme yapılacakmış. Yerli mimarlarımıza ne oldu ki? Bana kalsa o
ucubeyi yıkıp çelik konstrüksiyonu tamamen camla kapatırım olur biter… Bu
suretle tarihi camiyi de perdelememiş olur.
İçimi acıtsan da Konya, yazmaya devam edeceğiz, dilimizin döndüğü
kalemimizin yazdığı sürece… Çünkü biz Selçuklu’nun varisleriyiz; siz
vazgeçseniz, biz geçmeyiz…
İçimi acıtsan da Konya, acıtsan da…
TAHİR SAKMAN
01 Eylül, 2022
ATATÜRK ANITI YİNE İLGİ BEKLİYOR!
![]() |
Foto: T. Sakman. Atatürk Anıtı'ndaki pas görüntüleri Konya'ya yakışmıyor. |
25 Ekim 2013 tarihinde yazmışım; “Atatürk Anıtı ilgi bekliyor” başlığı ile
Anadolu Manşet gazetesinde, genel yayın koordinatörü olarak çalıştığım günlerde…
![]() |
25 Ekim 2013 tarihli Anadolu Manşet gazetesinin konuyla ilgili kupürü... |
Yazının içeriğinde Atatürk Anıtı’nın bakıma ihtiyacı olduğunu vurgularken bir an önce gereğinin yapılması için çağrıda bulunmuştum. Ve yazıdan kısa süre sonra Konya İl Kültür Müdürlüğü’nden gelen bir yazıyla bakım ve onarım için ihale açıldığı ve kısa sürede neticeleneceği duyurulmuştu. Ve gereken bakım onarım kısa süre içerisinde gerçekleştirilmişti…
![]() |
Ulu Önder Atatürk, eşi Latife Hanımla birlikte Babalığı Abditollu Hüseyin Ağa ve onun eşiyle birlikte... |
Ulu Önder Atatürk’ün Konya’ya her zaman özel bir ilgisi olmuştur. Köklerinin
Karaman’dan gitmesi nedeniyle kendisini hep Konyalı gibi görmüştür ki zaten Selanik’te
aile lakaplarının “Konyarlar” olması da bunu göstermektedir. Ayrıca yurt içinde
en çok ziyaret ettiği illerden birisi de Konya’dır hatta öyle ki bu şehirde
kendisine Abditollu Hüseyin Ağa’yı babalık olarak seçmiştir.
Konya’ya altıncı gelişinde Atatürk, eşi Latife Hanım’la birlikte Hüseyin
Ağa’nın Sedirler’deki kerpiç evini onurlandırmış, ikram edilen saç böreğini yemiştir.
Atatürk Anıtı’nın Batı’ya doğru dönük yüzü, bazı malum kesimler tarafından
zaman zaman dillendirilen “Atatürk Konya’ya küstü, sırtını döndü” gibi ifadelerle
çarpıtılmaya çalışılsa da gerçeği yansıtmamaktadır.
Atatürk sırtını Konya’ya dayamıştır… Eğer Konya’ya güvenmese Batı Cephesi
Karargâhı’nı Akşehir’e kurar mıydı?
Biz Konyalılar, Atatürk’ün ata soyunun bu şehirden olmasıyla her zaman
övünmüşüzdür ve ne kadar övünsek azdır.
2013 tarihinde yayımlanan yazıdan yaklaşık dokuz yıl sonra yine…
Bu yılki 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarını izlemek için gittiğim
Atatürk Anıtı’nın bazı bölümlerindeki paslanmalar dikkatimi çekti. Atatürk
heykelinin sol kolu ile omuz başlarındaki boyalar zamana yenik düşmüş olmalı ki
yer yer paslanmıştı. Ayrıca Anıt hakkında bilgilendirici yazıların yer aldığı
pano da geriye doğru eğilmişti…
![]() |
Foto: T. Sakman. Anıtın tarihçesini anlatan pano... |
Tabii benim bu gördüklerimi “eminim yetkililer de görmüşlerdir ve gereği
için çalışmalara başlamışlardır” diye düşünüyorum.
Hemşehrisi ve sırtını dayadığı şehrin evladı olmakla övündüğümüz Yüce Ata’mızın
anıtına daha özel bir ihtimam gösterilmelidir. Bize bir vatan emanet eden Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına minnet borcumuzdur bu...
Başta Konya Valiliği olmak üzere tüm yetkili kuruluşlarımızı konuyla
yakından ilgilenmeye çağırıyorum:
Atatürk Anıtı’ndaki pas görüntüleri Konya’ya yakışmıyor!
TAHİR SAKMAN
![]() |
Foto: T. Sakman. |
31 Ağustos, 2022
YAVAŞ!
![]() |
Ağustos 20022 Tahir Sakman |
“Yavaş Tahir” derdi merhum Seyit Küçükbezirci…
Sanki kendimle bir yarış içindeydim; yavaş Tahir… yoksa yarışım hayatla
mıydı? Oysa hayatla yarışılamazdı ki! Ama bir tek şeyden emindim; hayata
yetişmekti, hayata geç kalmamak üzerineydi kaygılarım…
Sevgili dostlar, son dönemlerde yaşadığım yoğunluklar beni biraz yıpratmış
olmalı ki bir süredir sizlerden uzak kaldım. Nükseden vertigo; bilgisayar,
telefon ve TV’den uzaklaşmama neden oldu. Gözlerimdeki astigmat da uzun süre
dijital ortamlarda bulunmamı ve yazmamı engellemeye başladı.
Aslında iyi de oldu… Kendime gerçekten zaman ayırdığımı hissettim ancak
yazma gibi bir tutkumuz vardı ve yazılacak / söylenecek daha o kadar çok şey
var ki… uzun yıllardır muhtelif mecralarda yazdığım kültürel makaleleri
topladığım kitabın son aşamasına geldim, bin sayfayı geçti. Önümüzdeki aylarda
bitirmeyi umuyorum. Sonra ramazanlarda söylediğim manileri, yeni baştan
toplamak istiyorum sonra “Size Rağmen Yaşadım” isimli çalışmam da -tam annemi
yazacağım sırada- annemi kaybetmem nedeniyle sekteye uğradı, ona da bir dönüş
yapmak istiyorum.
![]() |
T. Sakman |
Yavaşlamam gerekiyor güya… ama dünya yavaşlamıyor? Hem sadece dönen başım
değil ki; sanki dünya dönmüyor, bu dünya bir dursa, başımın dönmesi de geçecek!
Yani “Mevlâna torunuyuz, döneriz!” dediysek, bu kadarını da kastetmemiştik!
Her neyse dostlar, güven ve sevgi dolu olarak; hayatla uyum içinde olmayı
seçerken, kendimi ve tüm evreni olduğu gibi görmekten mutlu olduğumu özellikle
belirtmek isterim.
Yine, yeniden, hep yeniden; yarışmadan ama yavaşlamadan, hayatın bana
sunduğu armağanlara doğru, çizdiğim rota üzerinde her ne varsa sevgiyle
kucaklıyorum.
Sizleri seviyorum…
TAHİR SAKMAN
![]() |
Tahir Sakman, Haziran 2022 |