Babaannemden öncesini çok bilmiyorum aslında, sadece babamın zaman
zaman sohbetlerinde bahsettiklerinden anımsayabildiklerim var hafızamda. Babam,
ninesinden bahsederken sitemkâr ifadeler kullanırdı. Zengin olduğunu ama
nedense çok fazla yardım etmediğini anlatırdı. Sadece sübyan mektebine
gideceğinde kaydını yaptırmış o kadar…
Babaannemin annesi “Hamamcı Rahime” lakaplı veyahut yerel ifadeyle “İrehim
Apla” döneminin iş kadınıdır. Çok cesur ve atak bir kadın olmalı diye
düşünüyorum; çünkü dönemi itibariyle baktığınız zaman kadınların o dönemlerde iş
sahibi olması biraz kolay gibi gözükmüyor.
Rahime ninemiz iki kere evlenmiş; ilk eşinden Vesile ninem sonraki
eşinden ise Hamamcı Mehmet Ağa doğmuş ki döneminin ünlü hovardaları arasında
yer almaktadır.
Mor binlik banknotları mestinin içinden çıkardığı anlatılırdı Rahime
ninemizin. Mahkeme ve Sultan Hamamlarının müstecirliğini yapmış bir kadındır.
Mahkeme Hamamı’nı kiralamak için ihaleye giren Rahime ninemiz, ihalede en
yüksek fiyatı verir ve kazanır. Mukavele için Vakıflar Müdürlüğüne gider.
Dönemin müdürü, karşısında ince, uzun boylu bir kadın görünce şaşırır ve iki
tane kefil göstermesini ister.
Kendisinden kefil istenmesine alınan Rahime ninem, “tamam” der ve eve
gidip sarı liraları heybeye doldurup getirir. Heybedeki sarı liraları müdürün
masasına boşaltır ve “işte benim kefilim” der…
Konya türkülerinin hikâyelerini derlemeye çalıştığım yıllarda Saffet
Efendi türküsünü sorduğum babam; “onu çok kurcalama, ucu bize dokunur” demişti.
Bitip tükenmek bilmeyen ısrarlarım sonucu kısmen anlatmıştı.
Gazezler Sokağı’nın batı köşesindeki (Sahipata Caddesi, Cingenoğlu Fırını’nın
tam karşısında ve bugün koruma altında olan) evde Hevâyı (havai) Halil Ağa ki
bizim akrabamızmış ama neyimiz bilmiyorum keza bu evde dayısının yanında
yaşayan “Gözelce” lakaplı, güzelliği dillere destan bir kız yaşamaktadır. Hevâyı
Halil Ağa’nın Rahime ninemizle olan akrabalık bağını bilmiyorum ama yakın
olduklarını tahmin edebiliyorum.
Konya’da asayişin sorunlu olduğu dönemler…
Şehrin ünlü bir ailesine mensup bir kişinin ki türküde geçen Saffet Efendi
olmalı, avenesiyle birlikte kızı evden kaçırmak için gece evi basarlar. Fakat
eve giremezler Hevâyı Halil Ağa dolma tüfekle evini ve yeğenini korur,
kimseleri yaklaştırmaz. Hatta öyle ki dolma tüfekten çıkan barut dumanından
gözleri kör olur ve lakabı “Kör Halil Ağa” olarak değişir.
Çatışmanın sabaha kadar sürdüğünü ve eşkıyaların “bu gidinin evinde
cephane mi var” dedikten sonra günün ışımasıyla birlikte kaçmak zorunda
kaldıklarını anlatmıştı babam Mazhar Sakman.
“Gözelce’nin köşededir odası/Yaktı beni Gözelce’nin edası” Türküyü
kimler yaktı bilemiyoruz ama “Aman aman Saffet Efendi/Beni buralardan al git
efendi” şeklindeki sözlerin aslında gerçeği yansıtmadığını, bu bilgilerin
ışığında söylemek oldukça mümkün ama sonuçta yılların imbiğinden geçerken Konya
oturaklarının coşkun ortamında hikâyeye sanal bir sevda katmak oldukça
olasıdır.
Türkünün Mazhar Sakman’ın bant kayıtlarından deşifre ettiğim şekliyle
metni şöyle:
GÖZELCE’NİN KÖŞEDEDİR ODASI (SAFFET EFENDİ)
(Ah) Gözelce’nin köşededir odası
(canım canım vay edalım aman)
Yaktı beni yabanın çapkını edası (vay)
Aman aman
Saffet Efendi
Suçlarımı
Saffet Efendi
Beni
buralardan al git efendi
Aman
aman Saffet Efendi
Suçlarımı
affet efendi
(Ah) Toprak tencirede mıkla
bişer mi (canım canım canım ah aman aman
aman
canım canım canım)
Gız ehli gızların (da)
garnı şişer mi (vay vay)
Aman aman
Saffet Efendi
Suçlarımı
affet efendi
Beni
buralardan al git efendi
Aman
aman guzularım (aman)
Hatıranı
andıkça sızılarım (yavrı yavrı)
Aman
aman Saffet Efendi
Gizli
suçlarımı affet efendi
Aman
aman dayanamam
El
oğlusun güvenemem
(Ah) İzbedeki cevizlerin sesi
var (canım canım canım canım)
Yârimin senden başka nesi var (oğlan)
Aman aman Saffet
Efendi
Gizli
suçlarımı affet efendi
Aynı türküyü Mazhar Sakman, bir başka kayıtta şöyle okumuştur;
(Ah) Güzelce’nin kenardadır
odası (ben yandım aman canım canım ah aman
aman aman aman aman)
Yaktı beni yabanın çapkınının edâsı (vay vay)
Aman aman
Saffet Efendi
Suçlarım
var affet efendi
Zira
hançer elinde gaymak efendi
Aman
aman dayanamam
Yabanlısın
güvenemem
Aman
aman dayanamam
Sözlerine
güvenemem
(Ah) Üç giderim beş ardıma bakarım (ey Naciye’m aman sürmelim aman
canım
canım canım canım canım canım edalım aman)
Alâ gözden (gızım) ganlı yaşlar dökerim (aman)
Saffet
Efendi
Gizli
suçlarımı affet Efendi
Beni buralardan
al git Efendi
Aman
aman dayanamam
Yabanlısın
güvenemem
Ah
ağam Ahmet Efendi
Bakırtolu’nda gal Efendi
Gapına
varır İbraham Efendi
(Hey hey) Üç gider (de) beş ardıma bakarım (Naciye’m aman sürmelim)
Alâ
gözden (gızım) ganlı yaşlar dökerim (aman)
Aman
aman Saffet Efendi
Bakırtollu
Ahmet Efendi
Suçlarım
var affet efendi
Aman
aman Şerif Hanım (aman)
Zira
hançer elinde perişanım (aman)
Aman
aman Ahmet Efendi
Suçlarımı
affet efendi
Bu güftelerden farklı olarak Mazhar Sakman’ın türkü defterinde şu güfte
yazılıdır;
Ulu kuşun havada olur
oyunu
Şahin küçük kimselere
vermez payını
Atı olan el atına
biner mi
Yiğit olan ikrarından
döner mi
Türkünün notası 8 Nisan 1963 tarihinde Şehir Postası gazetesinde Mazhar
Sakman tarafından yayımlanmıştır. Notanın altında farklı olarak şu güfte
yazılıdır;
Ulu tuşun havada olur
oyunu
Şahin küçük ele vermez
payını
Aman aman
Saffet Efendi
Suçlarımı
affet Efendi
Arap atlar gibi sallar başını
Ben ağlarım sil gözümün yaşını
Aman aman ben
dayanamam
El oğlusun ben
güvenemem
Sözlerine hiç inanamam
TAHİR SAKMAN