YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

28 Şubat, 2022

SİZE RAĞMEN YAŞADIM XV (HEYBEDEKİ SARI LİRALAR)




Babaannemden öncesini çok bilmiyorum aslında, sadece babamın zaman zaman sohbetlerinde bahsettiklerinden anımsayabildiklerim var hafızamda. Babam, ninesinden bahsederken sitemkâr ifadeler kullanırdı. Zengin olduğunu ama nedense çok fazla yardım etmediğini anlatırdı. Sadece sübyan mektebine gideceğinde kaydını yaptırmış o kadar…

Babaannemin annesi “Hamamcı Rahime” lakaplı veyahut yerel ifadeyle “İrehim Apla” döneminin iş kadınıdır. Çok cesur ve atak bir kadın olmalı diye düşünüyorum; çünkü dönemi itibariyle baktığınız zaman kadınların o dönemlerde iş sahibi olması biraz kolay gibi gözükmüyor.

Rahime ninemiz iki kere evlenmiş; ilk eşinden Vesile ninem sonraki eşinden ise Hamamcı Mehmet Ağa doğmuş ki döneminin ünlü hovardaları arasında yer almaktadır.

Mor binlik banknotları mestinin içinden çıkardığı anlatılırdı Rahime ninemizin. Mahkeme ve Sultan Hamamlarının müstecirliğini yapmış bir kadındır. Mahkeme Hamamı’nı kiralamak için ihaleye giren Rahime ninemiz, ihalede en yüksek fiyatı verir ve kazanır. Mukavele için Vakıflar Müdürlüğüne gider. Dönemin müdürü, karşısında ince, uzun boylu bir kadın görünce şaşırır ve iki tane kefil göstermesini ister.

Kendisinden kefil istenmesine alınan Rahime ninem, “tamam” der ve eve gidip sarı liraları heybeye doldurup getirir. Heybedeki sarı liraları müdürün masasına boşaltır ve “işte benim kefilim” der…

Konya türkülerinin hikâyelerini derlemeye çalıştığım yıllarda Saffet Efendi türküsünü sorduğum babam; “onu çok kurcalama, ucu bize dokunur” demişti. Bitip tükenmek bilmeyen ısrarlarım sonucu kısmen anlatmıştı.

Gazezler Sokağı’nın batı köşesindeki (Sahipata Caddesi, Cingenoğlu Fırını’nın tam karşısında ve bugün koruma altında olan) evde Hevâyı (havai) Halil Ağa ki bizim akrabamızmış ama neyimiz bilmiyorum keza bu evde dayısının yanında yaşayan “Gözelce” lakaplı, güzelliği dillere destan bir kız yaşamaktadır. Hevâyı Halil Ağa’nın Rahime ninemizle olan akrabalık bağını bilmiyorum ama yakın olduklarını tahmin edebiliyorum.

Konya’da asayişin sorunlu olduğu dönemler… Şehrin ünlü bir ailesine mensup bir kişinin ki türküde geçen Saffet Efendi olmalı, avenesiyle birlikte kızı evden kaçırmak için gece evi basarlar. Fakat eve giremezler Hevâyı Halil Ağa dolma tüfekle evini ve yeğenini korur, kimseleri yaklaştırmaz. Hatta öyle ki dolma tüfekten çıkan barut dumanından gözleri kör olur ve lakabı “Kör Halil Ağa” olarak değişir.

Çatışmanın sabaha kadar sürdüğünü ve eşkıyaların “bu gidinin evinde cephane mi var” dedikten sonra günün ışımasıyla birlikte kaçmak zorunda kaldıklarını anlatmıştı babam Mazhar Sakman.

“Gözelce’nin köşededir odası/Yaktı beni Gözelce’nin edası” Türküyü kimler yaktı bilemiyoruz ama “Aman aman Saffet Efendi/Beni buralardan al git efendi” şeklindeki sözlerin aslında gerçeği yansıtmadığını, bu bilgilerin ışığında söylemek oldukça mümkün ama sonuçta yılların imbiğinden geçerken Konya oturaklarının coşkun ortamında hikâyeye sanal bir sevda katmak oldukça olasıdır.

Türkünün Mazhar Sakman’ın bant kayıtlarından deşifre ettiğim şekliyle metni şöyle:

GÖZELCE’NİN KÖŞEDEDİR ODASI (SAFFET EFENDİ)

(Ah)    Gözelce’nin köşededir odası (canım canım vay edalım aman)

           Yaktı beni yabanın çapkını edası (vay)

                        Aman aman Saffet Efendi

                        Suçlarımı Saffet Efendi

                        Beni buralardan al git efendi

                                    Aman aman Saffet Efendi

                                    Suçlarımı affet efendi

 

(Ah)    Toprak tencirede mıkla bişer mi (canım canım canım ah aman aman

                                                                                   aman canım canım canım)

            Gız ehli gızların (da) garnı şişer mi (vay vay)

                        Aman aman Saffet Efendi

                        Suçlarımı affet efendi

                        Beni buralardan al git efendi

                                    Aman aman guzularım (aman)

                                    Hatıranı andıkça sızılarım (yavrı yavrı)

                                               Aman aman Saffet Efendi

                                               Gizli suçlarımı affet efendi

                                                           Aman aman dayanamam

                                                           El oğlusun güvenemem

 

(Ah)    İzbedeki cevizlerin sesi var (canım canım canım canım)

           Yârimin senden başka nesi var (oğlan)

                        Aman aman Saffet Efendi

                        Gizli suçlarımı affet efendi

 

Aynı türküyü Mazhar Sakman, bir başka kayıtta şöyle okumuştur;

 

 

(Ah)    Güzelce’nin kenardadır odası (ben yandım aman canım canım ah aman    

                                                                                     aman aman aman aman)

           Yaktı beni yabanın çapkınının edâsı (vay vay)

                        Aman aman Saffet Efendi

                        Suçlarım var affet efendi

                        Zira hançer elinde gaymak efendi

                                    Aman aman dayanamam

                                    Yabanlısın güvenemem

                                    Aman aman dayanamam

                                    Sözlerine güvenemem

 

 

 

 (Ah)   Üç giderim beş ardıma bakarım (ey Naciye’m aman sürmelim aman

                                    canım canım canım canım canım canım edalım aman)

           Alâ gözden (gızım) ganlı yaşlar dökerim (aman)

                        Saffet Efendi

                        Gizli suçlarımı affet Efendi

                        Beni buralardan al git Efendi

                                    Aman aman dayanamam

                                    Yabanlısın güvenemem

                                               Ah ağam Ahmet Efendi

                                               Bakırtolu’nda  gal Efendi

                                               Gapına varır İbraham Efendi

 

(Hey hey) Üç gider (de) beş ardıma bakarım (Naciye’m aman sürmelim)

                       Alâ gözden (gızım) ganlı yaşlar dökerim (aman)

                                   Aman aman Saffet Efendi

                                    Bakırtollu Ahmet Efendi

                                    Suçlarım var affet efendi

                                               Aman aman Şerif Hanım (aman)

                                               Zira hançer elinde perişanım (aman)

                                                           Aman aman Ahmet Efendi

                                                           Suçlarımı affet efendi

 

Bu güftelerden farklı olarak Mazhar Sakman’ın türkü defterinde şu güfte yazılıdır;

 

            Ulu kuşun havada olur oyunu

            Şahin küçük kimselere vermez payını

            Atı olan el atına biner mi

            Yiğit olan ikrarından döner mi

 

Türkünün notası 8 Nisan 1963 tarihinde Şehir Postası gazetesinde Mazhar Sakman tarafından yayımlanmıştır. Notanın altında farklı olarak şu güfte yazılıdır;

            Ulu tuşun havada olur oyunu

            Şahin küçük ele vermez payını

                        Aman aman Saffet Efendi

                        Suçlarımı affet Efendi

 

Arap atlar gibi sallar başını

Ben ağlarım sil gözümün yaşını

            Aman aman ben dayanamam

            El oğlusun ben güvenemem

            Sözlerine hiç inanamam

TAHİR SAKMAN








 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.