MURAT YAYLACI VE İSMİL
Orada bir köy var…
Uzakta değil çok yakında… bilmesek
de değil, görmesek de değil hem gördüğümüz hem bildiğimiz… ama artık köy değil,
ne yazık ki mahalle…
Köylerimiz, köy olarak
kalmalıydı, asırlardan gelen bir gelenekle kendi kültürlerini oluşturan
köylerimiz ne yazık ki… Onlar da şimdi en azından psikolojik olarak; mahalle olmanın
getirdiği, şehirleşmenin getirdiği kültür erozyonuna uğramanın sıkıntısını
yaşıyorlar…
Yerel kültürü ben çok
önemsiyorum… İnsanların kişisel tarihleri, yaşanmışlıkları benim daha çok
ilgimi çekiyor. Ve bu insanların çağa attıkları çentikler çok değerli. Yerelden
ulusala, ulusaldan evrensele giden bir yolun en başı ve aslında en önemli
noktasıdır. Yereliniz yoksa; geçmişiniz yoktur, hatıralarınız, kültürünüz,
edebiyatınız, sanatınız yoktur… Var olduğunuzu kanıtlamanın bir diğer adıdır, bu
nedenle yerel kalmak mesela bendeniz için çok önemlidir. O benim
vazgeçemeyeceğim kimliğimdir, folklorumdur, kültürümdür yani aslında oradaki
ben; gerçek bendir…
“İnsan, en iyi neyi bilirse
onu yazmalı” derim hep…
Bu kardeşimiz de
öyle yapıyor; yaşadığı çevrenin, kaybolmaya yüz tutmuş kültürünü yazıyor… Ben çok
beğeniyorum; birbirinden değerli eserler veriyor. Gözünden kaçmasın Konya, o, yayımladığı eserlerle şehrin kültür hadimlerinden biri olmayı çoktan hak ediyor.
Kendi çabalarıyla bugüne
kadar yayımladığı beş kitabı, bir köyün tarihine, folkloruna, kültürüne ışık
tutuyor. İçinden çıktığı köye karşı vefa borcunu onurla ödemenin heyecanını ve haklı gururunu taşıyor.
Murat Yaylacı kardeşimizden
söz ediyorum…
Yayımladığı beş kitaptan
bende olmayan ikisinin isimleri şöyle: “Nüfus ve temettüat defterlerinde İsmil”,
“Hatırda kalanlar İsmil…”
“Ovanın bereketli toprağı
İsmil” isimli eserinde İsmil’in tarihini öğreniyoruz ve köy deyip geçmenin
yanlışlığını bir kez daha yüzümüze çarparak anlatıyor… Tahininden
tutunuz, insanlarına, geleneklerine varıncaya kadar geniş bir yelpazede anlatıyor
ve belge niteliği taşıyan birçok fotoğrafı da paylaşıyor…
“Köy odaları İsmil” isimli
kitapta ise adından anlaşılacağı üzere günümüzde artık olmayan köy odalarından
hassaten İsmil köy odalarından söz ediyor. Hani akşamın alacakaranlığında nice
yabancının, ayak bastığı köylerde, Tanrı misafiri denilerek ağırlandığı odalar…
Kim bilir belki bir gün Sevgili Murat, ayakta kalan bu odalardan birinde bizi
ağırlar da köyün, İsmil’in havasını yakından tanıma fırsatı buluruz.
Bir kitabı daha var ki…
“Bizim Hikâyeler İsmil…” İsmil
insanının yaşantılarından kesitler sunuyor, yaşanmışlıklarından, anlatılanlardan
bir solukta okunası bir kitap… Hepimizin hayatı bir hikâye aslında ama yazılırsa,
topluma sunulursa…
Murat Yaylacı işte bunu
yapmış; İsmil’in hafızasında ne varsa büyük bölümünü toplamış, anlatmış…
Nasreddin Hocavari hikâyelerin yanı sıra İsmil halkının ince zekâsının ürünü
olan anekdotlarla, ibretle okuyacağınız yaşanmış olayları bu kitapta
bulacaksınız.
Yayımlanmamış iki eseri
daha bulunuyor sevgili Murat’ın… En kısa zamanda onları da bizlerle
buluşturacağından hiç şüphem yok ama… Yerel yönetimler bu tür kitaplara daha
fazla ağırlık vermeli… Öncelikle Karatay Belediyesi sonra Büyükşehir
Belediyesi bu kitapları belki de yerel bir seri ile buluşturarak yayımlamalı…
![]() |
Kültür Park'ta sohbetin konusu İsmil... Soldan sağa; Ömer Tokgöz, Tahir Sakman, Murat Yaylacı... |
Konya'mızın değerli kalemlerinden, bu fakirin de gençliğinden beridir feyiz aldığı, şair, yazar, Tahir Sakman üstadımıza bu güzel düşüncelerinden ötürü çok ama çok teşekkür ederim. Okurken çok duygulandığımı belirtmek isterim. İnşallah bundan sonra da sizin gibi kıymetli büyüklerimde uyandırdığım izlenime layık olurum.
YanıtlaSil