MAZHAR SAKMAN TÜRKÜ HAZİNESİ 15 ÜÇ GÜZEL OTURMUŞ İSKAMBİL OYNAR (NİZAMLAR)
MAZHAR SAKMAN TÜRKÜ
HAZİNESİ 15 ÜÇ GÜZEL OTURMUŞ İSKAMBİL OYNAR (NİZAMLAR) Konya gibi kadim bir
şehrin, eski bir başkentin türküleri tarih bilimleri açısından da önem taşımaktadır.
Konya türkülerine bu bakışla baktığınız zaman günümüze taşınırken eğitici /
öğretici yönünü de görmek oldukça kolaylaşır. Tarihi olayların türkülerimizle
yaşatılması ve geleceğe taşınmasına en iyi örneklerinden birisi de Nizamlar
türküsüdür. Savaştan savaşa koşan bir halkın gizli de olsa serzenişlerini de
türküde görüyoruz. Günümüzde çok okunmayan bu
türkümüzün bizde iki tane ayrı kaydı vardır. İkinci kaydını daha sonra
yayımlayacağımı belirtirken, bu kayıtta merhum Mazhar Sakman’a eşlik eden udi
Cenap Kendi ile kanun Kazım Büyükşalvarcı’ya da rahmetler diliyoruz. Çok eski türkülerimizden
biri... 1800’lü yılların başlarında Konya’da, “Kadı Abdurrahman Paşa” adında
astığı astık, kestiği kestik bir kadı varmış. Zulümden ve baskıdan bıkan halk,
İstanbul’a müracaatla kadıyı, Konya’dan aldırmaya muvaffak olmuşlar. Fakat bu
uzun sürmemiş. Padişah II. Mahmut, Kadı Abdurrahman Paşa’yı tekrar Konya’ya
göndermiş. Gözünü kin ve intikam bürüyen Kadı Abdurrahman Paşa, bir ramazan
günü, “kaldırılması” için şikayette bulunan, şehrin ileri gelenlerinden yüz
elli kişiyi iftara davet etmiş. Davete gelenleri boğduran
kadı, bu sefer adamlarını şehre, halkın üzerine salmış. Zaten bıkan halk silahlanarak,
Koç Bekir Ağa idaresinde direnmiş. (Koç Bekir Ağa 1799 yılında Akka’ya, Cezzar
Ahmet Paşa’ya yardım olarak Konya’dan giden kuvvetlerin kumandanıdır. Akka’da
büyük yararlılığı görülen Koç Bekir Ağa’nın, halkın üzerinde büyük nüfuzu
vardır. Kendisi aynı zamanda yeniçeri tuğsuz veziridir.) Kanlı çatışmalardan
sonra kadı, Koç Bekir Ağa’ya yalvararak, Konya’ya bir daha gelmeyeceğine dair
yeminler ederek şehirden kaçmış ama yolda, Tekkeli aşiretinden Mustafa Bey’in
eline düşünce öldürülmüş. Olay üzerine Âşık Şem’i’nin iki destanı vardır.
(Kaynak: Feyzi Halıcı, Âşık Şem’i Hayatı ve Şiirleri Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları: 531, 1000 Temel Eser Dizisi: 95, 1982, Ankara) Türküde geçen “mali gülü”
kelimesi Mazhar Sakman’a göre mali hülya, Feyzi Halıcı’ya göre ise malın gözü
deyiminin bozulmuş şeklidir. (Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’na göre ikisi de
değildir.) Seyit Küçükbezirci’ye göre ise, kaypak (hafif) anlamındadır. Nakaratlarda geçen nizamlar kelimesinden
kasıt, o dönemlerde yeni kurulan Nizam-ı Cedit askerleri olmalıdır. ÜÇ GÜZEL OTURMUŞ İSKAMBİL
OYNAR (NİZAMLAR) Üç güzel oturmuş iskambil
oynar İskambil üstüne kuşlar mı konar İnsan sevdiceğine böyle mi
yanar A benim zülfü siyahım ebru hilalim Sütünen mi beslemiş annen kar beyazım Nizamlar Nizamlar mali gülü Nizamlar Cennet yüzü görmesin aramızı bozanlar Kışlanın önünde redif sesi
var Bakın çantasına bilmem
nesi var Bir çift kundurası bir de
fesi var Nizamlar Nizamlar mali gülü Nizamlar Cennet yüzü görmesin aramızı bozanlar Kışlanın önünde sıra
söğütler Oturmuş binbaşı asker
öğütler Cepheden mi gelir onca
yiğitler [Cepheye mi gidiyor onca
yiğitler] A benim zülfü siyahım ebru hilalim Sütünen mi beslemiş annen kar beyazım Nizamlar Nizamlar mali gülü Nizamlar Cennet yüzü görmesin aramızı bozanlar Gül ezerler gül ezerler Gülü tabağa dizerler Güzeli candan severler Akabinde düştü gönül Yârden ayrılması güçtür [Akabinde düştü gönül Yârden ayrılması güçtür] Gül kuruttum gül kuruttum Yârin sinesinde uyuttum Yâr söyledi ben unuttum Akabinde düştü gönül Yârden ayrılması güçtür [Akabinde düştü gönül Yârden ayrılması güçtür]
Mazhar Sakman Türkü Hazinesinden bu türküyü ve diğer türküleri Youtube'tan da dinliyebilirsiniz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.