DUMANDAN VE KOKUDAN BİR MERAM YARATMAK

DUMANDAN
VE KOKUDAN BİR MERAM YARATMAK
/Meram
Çayı gibi aktı gözlerim/ demiştim bir şiirimde…
Meram
Çayı akmayalı çok oldu, yerine bir havuz yapılmıştı, şimdi o havuz ağlıyor
artık… Bayramın son gününde Meram’a gidesim tuttu, başka nereye gidebiliriz ki?
Hafızalarımızda yer eden sadece bizim değil; Evliya Çelebi’nin öve öve
bitiremediği Meram bağları… ara ki bulasın!
/Meram
yolunda/Heybe dalında/ diyen Konya türküsündeki gibi herkes Meram’a koşmuş ama
tek farkla; heybeler dalda değil; mangallar bagajda…
Tavus
Baba Türbesi’nin etrafı lalelerle çevrilmiş ve ortaya çıkan müthiş görüntü sizi
başka iklimlere davet ederken…
Aydın
Çavuş ve Tavus Baba kafeteryasının çevre düzenlemesi ve yolları düzgün sonrası
felaket ötesi bir şey… Asıl felaketin ne olduğunu, mangal dumanları ve tavuk
ızgara kokuları üzerinize bir kâbus gibi çökünce anlıyorsunuz ve adeta
boğuluyorsunuz ve kaçmak için yoğun trafikte bir boşluk arıyorsunuz.
Ya
kuzum, illa mangal yakmak zorunda mısınız? Çam kokularını bile bastıracak kadar
havayı kirleten bu aşkınız ne zaman bitecek? Meram, mangalcılara teslim edildi de haberimiz
mi yok? Altınızda arabanız var gidin uygun alanlarda yakın…
Maalesef
yoğun duman ve kokudan duramadım. Meram Köprüsü’nün etrafında biraz nefes
alayım desem de ne mümkün? Çaydan geriye kalan havuzun kirli suları sırıtırken,
bu sefer söylediğim şiirdeki akan benim değil Meram Çayı’nın gözleriydi… Meram Hamamı,
börekçiden kurtulmuş yenilenmeye tabi tutuluyor, bu çok sevindirici…
Lunapark
gürültüsü… köfte dumanları ve süpürülmeyi unutulmuş çevre…
Bu
görüntüleri, bu kirliliği Meram hak etmiyor… ama biz çoktan hak ediyoruz hatta
daha fazlasını!
Ve
kokudan ve dumandan bir Meram yarattık hep beraber, ne kadar övünsek azdır
şimdi; haydi doldurun bagajlarınıza mangalları, doğru Meram’a…
TAHİR
SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.