HAZRETİ SOĞANIN CÜCÜĞÜ

“…onlar soğan diyor…”
Haklısınız efendim; bizim derdimiz
geçim, karnımızı doyurmaya çalışıyoruz, sizler bu tür basit işlerle kıymetli
zamanınızı harcamadığınız için unutmuş olabilirsiniz, soğanın bizim için ne
anlam ifade ettiğini…
Soğan olmazsa, biz fakirlerin yemeği
pişmez efendim hatta soğanın kendisi bile başlı başına bir yemektir; vururuz
kafasına, ekmeğimize katık ederiz tuza bandıktan sonra… bir de cücüğü var ki en
sevdiklerimize; yavuklumuza bile onu ikram ederiz…
Sonra zülbiye yemeği var efendim;
evde piştiği zaman parmaklarımızı yediğimiz ama şimdilerde tadı nasıldı unuttuk;
çünkü, o kuşbaşıyla pişer… bizler yani “soğan” diyenler efendim, kasabın önünden
bile geçemez olduk…
Biz fakirler… aslında ne çok
zenginmişim; dün semt pazarında, cürmüme bakmadan hovardalık yapma cüreti
gösterip tam üç kilo soğan aldım hem de peşin… “Bu ne cüret” diyebilirsiniz
haklı olarak ama gerçek böyle, kilosu 25’ten tam 75 papel saydım, çil çil…
Eve gidince şöyle bir baktım, hey
mübarek hey… Nasıl da kasım kasım kasılıyordu soğan hazretleri… Üşenmedim
saydım, böldüm, ortalama olarak tanesi yaklaşık 5 liraya geliyordu…
Ne yapalım efendim, bizim dünyamız da
böyle, kusura bakmayın lütfen…
Bu arada unutmadan; soğanı doğrarken
efendim, gözyaşlarına boğuldum… soğandandır değil mi efendim; pahalılıktan
değildir, eminim…
Ama ya bu gözyaşları sandıkları doldurursa?
Öyle bir korkum var efendim…
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.