YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

18 Nisan, 2023

MİLATTAN ÖNCE DE BÖYLEYDİ SEVGİ (RIDVAN BÜLBÜL)


 

"Önce şairleri anlayacaksın sonra mistikleri..." Böyle diyor Osho Usta...
 
Biz çok şanslı bir nesildik; bendeniz de bizim kuşağın içinde en şanslı olanlardan birisiyim…
 
Şehrin ileri gelen insanlarını; şairlerini, gazetecilerini, müzisyenlerini, sanatçılarını hatta şehir dışından gelen bu bahsettiğim kesimden gelen insanları yakından tanıma veya en azından pek çoğuyla tanışma şansına sahip oldum…
 
Şairleri anlamaya çalışırken bir baktım ki… Belki de hayatımıza bu insanların sayesinde şiir koyduk, şiir olduk…



 
Bu insanlardan bir tanesi de merhum Rıdvan Bülbül ağabeyimizdir… Uzun yıllar yazdığı köşe yazılarıyla tanıdım onu ilk… sonra yürekli şiirleriyle… Şimdi bahar zamanı ya Rıdvan ağabeyi “Baharla Gelen Aşk” isimli şiiriyle anmanın tam sırası:
 
Nice sevdalı geceler dizinde
Sabaha kadar uyuttu sevdiğim.
Bana ne delilik ettiyse öyle
Bahar geceleri etti sevdiğim.
 
Bilmediğim tepelerde gün ışır
Kim bilir mevsimler nasıl değişir?
Gurbet tiril tiril içimde üşür
Umut rüzgâr rüzgâr gitti sevdiğim.
 
Hayra çıkacağı yok düşlerin
Yabancısı olamam yokuşların
Baharda hani eylül bakışların
Dudaklarımda kilitti sevdiğim.
 
Saçlarım dağınık gönlüm kederde
Gözüm ağlamaklı iki de bir de
El ele verdiğimiz bahçelerde
Gülüşün bulut buluttu sevdiğim.



 
Bıkmadan usanmadan aralıksız köşe yazdı yıllarca. Şehir insanına, fikir dünyasının kapılarını açtı sonuna kadar, sel sebil etti… O bir sevgi şairiydi ve sevginin kulvarında koşarken “Milattan Önce de Böyleydi Sevgi” dedi:
 
Değişik düşünceler içinde
Asker postalı kadar garibim.
Ne bir gülümseme ne de bir sevinç
Milâttan önce de böyleydi yalnızlık
Ağzını bıçak açmazdı, hiç mi hiç...
 
Dağlar, denizler kadar yalnızlık:
Gece, gündüz ıslık çalar yalnızlık.
Nerede masal akşamları, nerede o sıcak bakış,
Umutlar üşüdü, bahar bahar değil kış...
Dili yok, gözü yok duvar yalnızlık,
Gece, gündüz ıslık çalar yalnızlık.
 
Hüzünlü şarkılar söylenir her akşam,
İki gözü iki çeşme bir yaşam...
Kaf Dağı’nın arkasında bulduk gerçekleri,
Hayalleri, tomur tomur dallarda yaşadık.
Hasret hasret açtı, sevgi çiçekleri
Yıllar yılı gözyaşıyla suladık.
 
Mağaraların derinliğinde tükenen umut,
Ya da neon ışıklı bulvarların batılı vitrinlerinde,
Nerede gözyaşı var, orda salkım-saçak bulut,
Değiştiremedi bilgisayar kafalı insanlar.
Yapılar ha beton olmuş, ha kerpiç,
Milâttan önce de böyleydi yalnızlık,
Ağzını bıçak açmazdı, hiç mi hiç...
 
Senin bu alaca karanlıkta sallanan güzelliğin,
Bu taş aynaları çatlatan, korkusuz...
Düşünceler yumağında sonsuza değin,
Al götür gözlerimi sorgusuz,
Yoktan var etmek bir Tanrıya vergi;
Tut ki, mavi ötelerde mayıs düşlü sabahlarım,
Milâttan önce de böyleydi, sevgi...
 
Ve ancak bir şair yapabilir; Akyokuş’u, Takkeli’ye mendil… sonrası efsunlu bir yaşamın merkezidir Konya… İnsan Konyalı olur da hele hele şair olur da hiç Konya olmaz mı:
 
Zaman konuşur çiniden,
Devirler başlar yeniden
Aşkın bir mor sürahiden
Dökülür dal dal nakışı.
 
Nurdur, içtim bakır tastan
Toprak göründü atlastan
Emir verdi Kılıçarslan
Süngüler tuttu alkışı.
 
Yaşım sarılı dürüde
Düğünler kalmış yarıda
Ağlar, Takkeli’m geride
Mendil etmiş Akyokuş’u.
 
Yeşilin avcunda Meram
Gözlere düşmüş hatıram
Bir rüzgârdır buram buram
Eser Mevlâna’ya karşı.
 
Ah Rıdvan ağabey ah, sen bir rüzgârdın; 1935 yılında başlayan sevgi dolu yolculuğunu, 10 Temmuz 2019 tarihinde ebediyete bağlarken, bize bıraktığın onlarca kitabını mukaddes bir emanet gibi saklayacağız…



 
Bizim dünyamızda da sevgi hep aynı kaldı Rıdvan ağabey, tıpkı, senin söylediğin gibi; “Milattan Önce de Böyleydi Sevgi…” Ne kadar daha böyle kalır bilemem Rıdvan ağabey ama senin yolun şiir oldu, yolun ışık… Geride bıraktıkların şiirlere sarılmak da bize kaldı; rahmetle…
 
TAHİR SAKMAN





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.