RAMAZAN TOPU VE KONYA'DA DEPREM

Komplo teorilerine inanan bir insan
değilim… Amerika güya gemilerden yönelttiği silahlarla depremi tetikliyormuş…
Böyle bir gücü olsa önce Çin’e, Rusya’ya yöneltir; bizi niye seçsin ki?
Sosyal medyada,
bilgileri kendinden menkul kişilerin paranoyalarından ve saçmalıklarından
oluşan, hiçbir bilimsel kaynağı olmayan yazıları görünce… yani diyorum ki
böylesine bir hayal gücünüz varken roman yazsanız eminim çok satacaktır.
Neyse bunu geçiyorum ama geçmişte
Konya’nın yaşadığı bir deprem silsilesi geldi aklıma…
Yıl 2009… Sonbahar aylarıydı, eylüldü
ve ramazan ayındaydık…
O dönemlerde ramazanın simgeleri
arasında, iftar saatinin geldiğini bildiren top atışı da vardı… Alâaddin
Tepesi’nde ve Sille’de kuru sıkı top atışı yapılır tüm şehre iftar ve sahur
vakti hatırlatılırdı. Ben şahsen ezan sesinden ziyade top atışının yapılmasını
beklerdim; çünkü, ezan okuyan müezzinlerin, imamların saatlerinin doğru olmama
ihtimalini göz ardı etmez, topu beklerdim, saatime bakardım, ezanı beklerdim
sonra… Yani bayağı bir sağlamcıydım.
İftardan sonra 4,5’le sallanmıştık; bu
depreme alışkın olmayan halkı paniğe sevk etmiş yollara dökülmüştük. Sonra sahuru
yapıp yatmıştık. Tam canım geçecekken imsak vaktini bildiren top atıldı…
arkasından bir zangırtı çökmüştü Konya’ya… Sanırım 4,7 şiddetindeydi ve hiç
böyle bir sarsıntı yaşamamıştık. Tabii tüm Konya yine dışarılara dökülmüş,
arabaların içinde sabahlamıştık.
O günlerde depremi tetikleyenin top
sesi olduğuna karar verilmiş ve top atışları yapılmaz olmuştu. Bir de söylenti
çıkmıştı; saat 14.00’te büyük deprem olacağı şeklinde ve kulaktan kulağa
yayılmıştı. Herkes işini gücünü bırakmış, evlerini terk etmiş açık alanlarda
büyük depremi beklemişti.
O yıl Konya, bir aya yakın sallandı. Depremin
şiddeti küçük de olsa herkes korku içindeydi hatta bazı günler arabaların
içinden çıkamıyorduk.
Sesin depremi tetikleyebileceğine dair
bilimsel bir veri var mı bilmiyorum… Konya deprem bölgesinde olmamasına rağmen
bu sallantılar neyin nesiydi, bilemedik… Konya’nın geçmişinde büyük yıkıcı bir
deprem yok ama zaman içerisinde bu değişebilir mi, onu da bilmiyorum.
Her ne kadar şehri çevreleyen fayların
varlığı bilinse de “yıkıcı bir deprem üretecek seviyede değil” diyerek geceleri
rahat uyuyabiliyoruz değilse bu travmayı kaldırmak çok zor. O dönemlerde
hatırlıyorum; psikolojimiz çok bozulmuştu, evlerimizdeki eşyalar, dolaplar
sanki üzerimize üzerimize geliyordu.
Umarım ülkemizin üzerindeki bu
depremler tez zamanda biter ve evlerimizde otururken en ufak bir tıkırtıda
avizelere bakmaktan, saatin sarkacına bakmaktan bizi kurtarır…
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.