Şehir dışında olmam nedeniyle görmemiştim ama Nilgün Çelebi
Hocamın Facebook’taki paylaşımını görünce…
https://www.facebook.com/nilgun.celebi.33/posts/pfbid0esV4Rm5pcArrRYcw6Gi7dnEUT55uLL5MgnQzBii1oRtmk58TxF72GigLW73Z2dUbl
Yani defalarca yazmıştık; “ecdat yadigârı eserlere
dokunmasanız daha iyi olacak” diye… Uzun bir süredir restorasyona tabi tutulan
Hoca Hasan Camii’nin şerefesini ve üzerindeki kubbeyi görünce doğrusu şoka
girdim…
Ceddim Selçuklu’dan kalma bir eser… Benim içim sızladı, ya ecdadın
kemikleri?
“Ecdat yadigârı” diye diye… bize de yanmak düşüyor…
Yine bir zaman ağlarım şimdi…
Konya Ovası’na düşen Türkmen başlarının yası bulur beni.
Alâaddin Tepesi’nden Mevlâna Türbesi’ne uzanan gizli bir geçidi yeniden açmanın,
eski yaraları açmaktan daha tehlikeli olduğunu bilirim.
Kılıç sesleridir yıkılan yüreğime ve kan içen Moğol
atlıları… Şimdi kim sular bu acıyı? Hangi iklimin ve hangi şeş cihetin
türküsüdür; bu okların, rüzgâra yön verdiği?
Selçuklu ağlar, ben ağlarım, bir zaman… Sonra kalkarım; atam
Sultan Alâaddin yönünden esen kasırga olurum… Olamadığıma da ağlar, eski bir
başkentin yasını tutarım sonra emanetlerin hüznü vurur yüreğimi…
Emanetlerin yalnızlığına bakar, kendi yalnızlığımla
çarparım… bir zaman…
Bir zaman; Selçuklu ağlar, ben ağlarım…
(Arşivimde bulunan, 2013 yılında çektiğim fotoğraflar ile
dün ve bugün çektiğim fotoğrafları bir mukayese yapmanız için birlikte
sunuyorum. Umarım yanılmışımdır…)
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.