YILDIZ KÖKÜ VEYAHUT LİMON SIKMAK!
Canım hem börülce bakla da ister
Yıldız kökü Çayırbağı’nda biter
Patlıcan ortanın gayretin güder
Yiyen ihvanlara afiyet olsun
Bu türküyü bilmeyen yoktur sanırım. Sözleri, Şerife Hanım namı diğer
Bülbül Hoca'ya ait… Cuma günleri evini Konyalı kadınlara açıp onlara vaaz
veren, ilahiler okuyan bir Konya kadını hem de şair…
Konyalı yazarlardan İ. Aczi Kendi’nin kayınvalidesi, benim de yakinen
tanıdığım Cenap Kendi merhumun ninesi olan Bülbül Hoca’nın bu dörtlüğün de
içinde yer aldığı yemek destanı oldukça uzun… Babamdan derlediğim kadarıyla 17
kıtada Konya yemeklerini sayıyor Hoca…
Bir başka önemli tarafı ise bu koşmanın Konya Oturak türkü
repertuvarında yer alması… Bu Konya çok enteresan bir şehir; şimdi bunu düşünüp
şaşırın, şaşırabildiğiniz kadar…
Sadece bu da değil tabii mesela Menteşeli türküsü; o da bir kadın
hocanın (Âlim Hoca) yaktığı bir türkü ve o da Konya oturak türkü repertuvarında
yer alıyor.
Söz nereye vardı; başka bir şeyden söz edecektim…
Bülbül Hoca’nın bu dörtlüğünü anımsayıp yıldız kökü almak için
üşenmedim Çayırbağı’na gittim… Birkaç satıcı kadın vardı ama yıldız kökü yoktu,
mevsimi mi değildi bilemedim ama yoktu işte…
Tıpkı kayısı kurusunun da olmadığı gibi… Ayva vardı, kurutulmuş elma
kakı, yonis eriği hatta şeftali kurusu bile vardı. Ev yapımı elma sirkesi
aldım, iğdeye baktım o da yoktu, olanlar da…
Birkaç cingil de üzüm vardı…
Çayırbağı’nı da mı benzettik yoksa, şehirde yok ettiğimiz bağlara,
bahçelere? Yoksa onlar da mı artık ekmiyor? Cehri tarlalarına villalar dikip
Sille’yi yok ettiğiniz gibi Hatıp’a, Çayırbağı’na kıymayın efendiler!
Sonra pazara gittim oradan aldım, yanına da yoğurt tabii ki… Pek
severim ve herkese tavsiye ederim.
Her ne kadar kışın kendisini henüz göremesek de bundan sonra kış
sebzelerini bol bol tüketme zamanı…
Yıldız kökünden sonra pırasa, ıspanak… Bakın ıspanağın yerlisinden
şaşmayın varsın iri yapraklı olsun varsın buruşuk olsun! Gerçi bazen civir
civir yeni toplanmış küçücük ıspanaklar (yemelere kıyamazsınız) getiriyor
Konya’nın üreten, çalışkan kadınları. Onları pazar günleri Muhacir Pazar’ından
temin edebilirsiniz.
Eskiden Kadınlar Pazarı vardı… vardı… yine var; güya yenilediler ve bir
geleneği; evinde üretip orada satma imkânı bulan kadınların elini kestiler!
Konya bazen saf tarafın var ve sessiz bir tarafın; sormayı çoktan unutmuş
gibisin! Sen sormazsan, sahiplenmezsen…
Ispanağın haşladığı zaman daha sağlıklı olduğunu ve vitaminlerinin
ölmediğini söylüyor uzmanlar ama ben kavrulmuşunu hatta iyi kavrulmuşunu
severim ki o zaman sasılığı da gider müthiş bir lezzet patlaması yaşarım.
Ispanaktan çarşı böreği de yaptırırım… hani şöyle bol tereyağlı… şimdi
siz tereyağını da marketten alıyorsunuzdur. “Aklına limon sıkayım” (bazen de
turp) derdi eskiler! Tabii şimdi limon sıkılacak akıl kalmışsa sıkın!
Efendim ben krema alıyorum… sonra ellerimle sıkıştırıp yağa dönüştürüyorum
hem daha ekonomik hem de daha saf bir tereyağı elde ediyorum. Bu arada çıkan
suyu da atmıyorum tabii. Ne çorba bulanır ondan… bilemezsiniz, bilmiyorsanız
annenize sorun o kesin bilirdir!
Madem söz çorbaya geldi, o zaman Bülbül Hoca’yla noktalayalım:
Evvela yürüttük baştan çorbayı
Sarımsakla terbiye olmuş paçayı
Domatesle pişirmeli bamyayı
Midemizi açsın hoş misal olsun
Hoca şu dörtlükle bitiriyor destanı:
Bihamdülillâh yedik nimet ve nânı
Bizim zamanımız bolluk zamanı
Bin üç yüz on dörtte yaptım destanı
Okunsun dillerde pür icmâl olsun
O zamanlar bolluk zamanıymış… Yaklaşık 1898/1899 yılları ki savaş
yılları… sanırım söz edilen bolluk, insanların kendi bahçelerinde
ürettikleriyle ilgili…
Ah Bülbül Hoca, ah!
Şimdi de bol; marketteki etiketlere bakıp bakıp biz, hem de her gün, ne
destanlar yazıyoruz…
Neyse ki limon bu aralar oldukça ucuz; alıp alıp limon sıkarsınız
artık!
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.