BABAM VE UZUN GECELER
/Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat/
-Sabit-
Yılın en uzun gecesini sevgiyle, sağlıkla, bolluk ve bereketle, huzurla, mutlulukla, barışla doldurmayı seçiyorum ve bu seçimimi tüm varlıklarla paylaşıyorum...
Bu gece yılın en uzun gecesi; şair, "yıldız ilimleriyle uğraşanlar ile takvim yapanlar bilmez, en uzun gecenin kaç saat olduğunu" diyor ve ekliyor "gama [aşka] müptela olanlara sor, gecenin kaç saat olduğunu..."
Merhum babam bu beyti sık okurdu, yüreğinden taşan ve dumanını görebileceğiniz kadar somutlaşan bir duyguyla...
O yıllar, aklımın bir karış havalarda olduğu, Konya tabiriyle “burnuma yil gittiği” yıllardı ve pek çok bir şey anlamasam da derin anlamları ve hatıraları olduğunu, ne çağrışımlar yaptığını bilirdim; çünkü bu beytin sanki yaşayan canlı örneğiydi babam...
O uzun kış gecelerinde yalnızlığımızı paylaşırdı bu beyit;
gecenin ayazına duygularımız yenik düşmese de, içimizi kaplayan o hüzün, fırtınalı gecelerin sonrasında da, yılların acı bir habercisi gibi bacasından duman tüten odun sobamızın dumanı/isi gibi odamızı doldururdu.
Çevresini (büyük mendil) özenle çıkaran babam göstermemeye çalışarak gözlerini silerdi. Çay bardağına doldurduğu ve mezesiz, bazen de kesme şekerle, akide şekeriyle içtiği susuz rakının son damlalarını yudumlarken kaçamak gözlerle bana bakar ve sevgi göstermenin ayıp sayıldığı bir anlayışla ve sevgisini kalbine gömerek benim için endişelenirdi.
Söylemezdi ama bilirdim, hissederdim; çatık kaşlarının altındaki sevecen ruhu, yufka yüreği görürdüm ona baktıkça…
Biliyordum; o eski adamlar sevgilerini içten yaşardı; o günün anlayışı öyleydi, o zamanlar bunu pek anlayamazdım ama şimdilerde babamı çok daha iyi anlıyorum, belki de bu ilerleyen yaşımın getirdiği bir olgunluktur…
Yüreğindeki sanat kaygısı ve taşıdığı aşk, ona ileri yaşlarında bile eşlik ederken, meşkin temelini aşkın oluşturduğunun da canlı bir örneğiydi.
Sazını eline aldığı zaman onun sazıyla ne kadar bütünleştiğini görürdünüz ve türküleri okurken adeta sazın tellerinde değildi elleri; sanki sevgilinin saçını okşayan bir naziklikle, sazıyla sevişirdi Konya türkülerinin eşliğinde…
Babama rahmet diliyorum… Onun gibi çağa tavır koyan bazen bohem, bazen harabati yaşayan ve bazen de hedonist bir yaşam süren ama çok enteresandır; mütevazılığı asla bırakmayan insanların nesli tükendi…
Işıklar içinde uyu babacığım seni çok özlüyorum. Bedenini bıraktığın günden bu yana geçen yıllar seni daha iyi anlamamı sağladı.
Ve bu uzun gecede ruhunu selamlıyorum:
/Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat/
[Şair; en uzun geceyi ancak sıkıntısı olanların bilebileceğini söylese de, bu uzun geceyi fırsat bilip yüreğinizdeki sevgileri insanlarla paylaşın... Olumlu enerjilerinizi kaosun hüküm sürdüğü coğrafyalardaki insanlara gönderin, gülümsemeyi ihmal etmeyerek.
Tüm uzun gecelerin barışa ve huzura vesile olmasını seçiyorum ve bu seçimimi kalbimle onaylıyor, sevgimle destekliyorum.
Tüm insanlar mutlu olsun; görünen görünmeyen, büyük küçük, canlı cansız herkes mutlu olsun. Yüreğimdeki sevgileri herkesle, her şeyle paylaşıyorum. Herkes, her şey mutlu olsun!]
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.