YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

29 Aralık, 2021

İĞDE ZAMANI KIZLAR KAYASI’NDA AĞLAMAK

 


   İĞDE ZAMANI KIZLAR KAYASI’NDA AĞLAMAK


  

 
Şimdi iğde zamanı…
 
Canım nasıl çekti bilemezsiniz ama bu sene iğde az mı ne? Çocukluğumun eğlenceli meyveleri arasındaki yerini her zaman koruyan iğdeyi bile parayla arar olduk!
 
Hâlbuki bu şehrin her tarafı bir zamanlar iğde ağaçlarıyla doluydu; çay kenarlarında gelen geçene sebil…
 
Çayınız da kurudu tabii iğdeleriniz de… şimdi kalkmışınız yeşermekten bahsediyorsunuz!
 
Bilmiyorsunuz; sizin yeşermeniz için önce doğanın yeşermesi gerek; sizin gül açmanız için önce dikenin tadına bakmasını bilmelisiniz?
 
Meram Eski Yol’a düşürdüm yolumu… haydi itiraf edeyim; düşürmedim bile bile gittim…
 
“Eski iğdelerin yasını tutayım bari” diyerek…
 
Hani çekirdeklerini atmaz, boncukların arasına dizerdik; nazar karşılasın diye, ne çabuk unuttunuz?
 
Son kalan birkaç iğde ağacı beni nasıl özlemiş bilemezsiniz; kucaklarımı doldurmaya yetecek kadar sundular hem de pazardakilerin aksine (20-25 TL değil) bedava…
 
Gerçi bunlar sultan iğdesi gibi iri değillerdi ama mütevazı ama sevecen ama bizden… Şekerler, tadını bu iğdelerden almış olmalı!
 
Sultan iğdesini varsın sultanlar yesin. Ben o küçücük, mini minnacık iğdelerini bana tattırmak için yarışan dallara uzatırım elimi…
 
Meram Eski Yol’da kalan son iğde ağaçlarından beslendim, sayıları her sene azalıyor, bir dahaki seneye orada olurlar mı bilmiyorum, endişeliyim…
 
Sonra Kızlar Kayası’na doğru yollandım… Kızlar Kayası feryat eder gibiydi sanki; bir efsanenin gerçeğe dönmesinin sırrını taşıyordu ve âşıklar orada yaşıyordu!
 
Duydunuz mu seslerini? Hatıralarına hürmeten bölgeyi ziyaret edeceklere de açamadınız bir türlü; çünkü kalpleriniz aşka kapalı…
 
Hani şimdilerde “kuşburnu” diyerek kibarlaştırdığınız itburnu ilişti gözüme… ellerimi uzattım; feryat figan… ellerime batan dikenler aslında Kızlar Kayası’nın acısını dillendiriyorlardı.
 
Bıraktım; doya doya kanadılar, doya doya topladım; doğanın nefesini…

Kanayan ellerim değildi; bin yıllardır kanayan bir efsanenin sesiydi…
 
Ceplerim, iğde ve itdirseği doluydu; yüreğimse hâlâ kanıyordu…
 
Çaylarım kurudu, ağaçlarım da… kuruma sırası bilin bakalım kimdedir?
 
Bir yanıtın yoksa Konya, aynaya bak göreceksin; tüm yanıtlar sendedir…
 
(Günün anısını yaşatmak için dallarını eğerek bana poz verdikleri için iğde ağacına ve itburnuna teşekkür ederim.)

TAHİR SAKMAN

                   

 
                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.