DUYGULARIMIZ UCUZA MI GİTTİ?
Yılbaşının eskiden bir heyecanı vardı onu da mı
yitirdik ne şimdilerde?
Çocukluğumda hatırladığım ilk yılbaşı Garipler’de…
şimdi gençler bilmezler Garipler’i; Vatan Caddesi’nde kaldı bir bölümü,
İhsaniye’nin içinde ayrı bir semt gibiydi. O zamanlar yoktu tabii Vatan Caddesi,
buralar bahçeydi hep… Petek Pastanesi’nin yan tarafındaki İhsaniye Palalı Camisi’ne
giden sokak, o zamanlar geniş bir caddeydi.
Merhum anneannemin evi buradaydı ve iki cepheliydi arka
cephenin önünden şehir ırmağı geçerdi ve pek kullanılmazdı. Şimdi hepsi masal
oldu…
Bütün bir aile toplanmıştı o gece… Babam yoktu tabii,
gazinoda programı vardı. Portakallar soyuldu, mısırlar patlatıldı, çaylar zaten
çoktan demli… Bir ara kulaklar radyoda amorti kazanan numaralardaydı sonra sıra
tombala oynamaya geldi. Ne çok eğlenmiştim.
Kenevir helvası yapıldı mı hatırlamıyorum ama
pişmaniye çekilmişti. Sohbet, muhabbet… o zamanlar PTT (pijama, terlik,
televizyon) yoktu tabii, en fazla radyodan şarkılar, türküler dinlenirdi ki onu
da sohbete tercih ederdik böyle günlerde…
Yılbaşı gelmeden 10-15 gün önce postanenin önünde
kartpostalcılar sergi açarlardı. O nasıl bir renk cümbüşüydü… Binlerce kartpostalın
meydana getirdiği bir görüntüyü gözünüzün önüne bir getirin…
İnsanlar abartısız saatlerini burada kartpostal seçmek
için geçirirdi. Kar manzaralı, simli, pullu hatta müzikli… ama Konyalının
favorisi Alâaddin Köşkü’nün beton şemsiyeli fotoğrafı olanıydı… (Nihayet onu da
benzettik; şimdi onu da bulamazsınız!)
Tabii kartı alınca doğru postaneye… özenle yeni yıl
kutlanır, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpülürdü… Yer kalmışsa;
“kestane kebap, acele cevap…”
Zarfın ağzını yapıştırmazdık ki ucuza gitsin… Ah o duygularımız
o kadar ucuza gitti ki!
Şimdilerde dijital tebrikler yolluyoruz artık. Telefonla
bile kutlamak ağır geliyor olmalı ki sosyal ağlardan…
Tebrik yazmak başlı başına bir saygı ve görgü işi…
Düşünüyorum; tebrik yazabileceğim kaç kişi kalmış diye?
Başlı başına bir kültürdü, bir nezaket kuralıydı
tebrik yazmak…
Sonraları bir şeyler oldu; günah mı değil mi
tartışmaları… Hristiyan olacağımız bile söylendi… bir türlü anlatamadık; Noel’le
yılbaşının farkını…
PTT (pijama, terlik, televizyon) çok sonraları çıktı;
önce siyah beyazdı gecelerimiz sonra renklendi… gerçekten renklendi mi? Tekdüze
yaşam dayatmaları, hoşgörüsüzlük…
Yılbaşında dansöz çıksın mı çıkmasın mı tartışmaları 1
ay öncesinden başlardı, nihayet bir dakika ya sürer ya sürmezdi, çoğunlukla
Nesrin Topkapı oryantal örnekler sunardı. Hepsi bu kadar…
Bu yıl da PTT takılacağız öyle görünüyor…
Yıl aslında eskimedi; eskiyen bizler olduk… Son dört
beş yıldır 28’e giriyordum ama artık 29’a girmenin zamanı geldi… Nereden
bakarsanız bakın 29 varım…
2021 yılının enerjilerini sevgiyle kabul etmiştim
şimdi o enerjileri 2022 yılının enerjileriyle değiştirmenin vaktidir. Tüm
olumsuzlukları geride bırakıyorum ve kalbimi yeni yılın sevgi, barış ve huzur
dolu enerjilerine açıyorum.
Hep birlikte musmutlu yıllara huzur ve sevgiyle…
TAHİR SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.