YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

10 Temmuz, 2024

ABART BABA(!)

 


ABART BABA(!)
 
Cürmümüze bakmadan tatile gittik… hem de ne cesaret; Belek’e…
 
Boydan boya, lüks oteller sahili kapatmış… golf oynamak isterseniz içinde yapay göl bile var. En ucuzunun fiyatı geceliği 20 bin liracık ve bu fiyatlar 150 bin liraya kadar çıkıyor…




 
Sahiller elbette halkın ama denize ulaşabilirseniz, oteller, büyük alanları kapatmış, özel mülkiyet… Deniz karşımızdaydı ama otellerden dolayı geçemiyorsunuz. Halk plajı çok güzel, sanırım 15 Km kadar mesafedeydi kaldığımız yere… önceleri belediye işletiyormuş sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiş. Büfelerin fiyatları makul seviyede. Giriş ücretsiz şezlongların fiyatı 130, loca isterseniz 600 TL… bunları istemezseniz deniz bedava ve çok güzel, çıkmak istemiyorsunuz…




 
İki bölümden oluşan tesislerin bir tarafının lavaboları kilitliydi.  Duşların suyu da birkaç gün akmadı. Bir taraftaki otopark ücretsiz diğer taraftaki 50 TL… Yeşil alanlardaki ağaçların gölgesi bedava… çadır da kurabilirsiniz… yani diyorum ki günübirlik de gidebilirsiniz; Konya’dan Belek plajına ulaşmak, Beyşehir üzerinden en fazla üç saatinizi alır. Hava çok sıcak olmasına rağmen rüzgâr hiç eksik olmadı, bu da Belek’e mahsus bir durum olmalı.



 
Havuzlu villa kiralamıştık… sivrisinek de dahilmiş meğer… Konya’da görmediğimiz sivrisineklerle burada bayağı bir hemhal olduk… bütün bedenim yara bere içinde kaldı. Birkaç kez ilaçlandığını da gördük belediyenin ama çok yetersiz kalıyor… öyle bir samimiyet kurduk ki sivrisineklerle ayrılırken bile bizi öpmeye devam ettiler!



 
Vertigo nedeniyle ilk dört gün yataktan çıkamadım… Bu da benim sınavım olmalı…
 
Fiyatları söylememe gerek var mı? Dolaşırken bir gün tesadüfen pazara denk geldik… Basit bir kıyafet sorduk yazlık… satıcı 1200 lira dedi demesine de küçük kızı “abart baba(!)” demesin mi, biz kahkaha atmaktan yerlerde süründük… çocuk öyle bir vurgu yapmıştı ki “abart baba” “çok abarttın baba” anlamını taşıyordu… biz gittikten sonra babasından epey bir azar işitmiştir sanırım… bir başka satıcıya deniz yatağı sorma gafletine düştük; 900 liradan başladı, biz sustukça fiyat düştü, 500 liradan sonra biz oradan ayrılırken arkamızdan hâlâ bağırıyordu: Gel bir ikram daha yapayım!”



 
Hayatımız hep böyle geçiyor işte… ama o küçük kız çocuğunun cesaretine hayran kaldım; fiyatın yüksekliğine o küçük yaşına rağmen itiraz ediyordu…
 
Ah küçüğüm, senin gibi çocuklara o kadar çok ihtiyacımız var ki…
 
TAHİR SAKMAN







 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.