YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

31 Mart, 2024

ÇAT KAPI İFTAR

Alâaddin Köşkü'nün şimdi yerinde yeller esen koruyucu şemsiyesi... Fotoğraf; Tahir Sakman... 

 

ÇAT KAPI İFTAR
 
Nerede o eski ramazanlar falan demeyeceğim; çünkü her şey değişiyor ve asla insanın lehine değil...
 
Artık çok bencil bir dünyada yaşıyoruz ve bundan da birçoğumuz memnun...
 
Çocukluğumun ramazanları... klasik iftar davetlerini bilirsiniz; bamya çorbasıyla başlayan sonra dolmalar ama o dolmalar pirinçle değil de düğüyle yani ince bulgurla yapılacak... yaprak sarması, küçük küçük olursa serçe parmak gibi olursa makbulümdür!  Su böreği olmazsa zaten davet sayılmaz. Tavuk da haşlandıktan sonra tavada hafif kızartılacak, eh altına da illaki pilav pişirirsiniz değil mi, kuş üzümlü? Hazır tavuk haşlanmışken elbette suyuna da terbiyeli bir çorba zaten yapılır, doğaldır!
 
Mevsim yazsa ve Kumköprü balcanı da varsa orta yapılmazsa ayıpların büyüğü olur. Hem günah bile sayılır; mübarek taama eziyet etmeyin hakkıyla pişirin, maltızda, söndürme kömürüyle, imil imil 3-4 saat...
 
Bahçedeki tandırı da yaktıysanız elbet ekmek yaparsınız da şimdi o ekmekler tirit ister, et sulu... Üstüne de bir ekmek kadayıfı şöyle kaymaklısından, yaparsınız artık değil mi?
 
Vallahi sizin de işiniz zor...
 
Bir de çat kapı gidilen iftarlar vardı ki babamla ben çok severdik:
 
Topa... şimdi top da neyin nesi diyenler vardır, anlatmasam olmaz. Eski ramazanlarda iftarda ve sahurda kuru sıkı top atışı yapılırdı. Alâaddin Tepesi'nde top sesini duyunca iftar ederdik. Alâaddin Tepesi'ndeki ağaçların dalları top atışından sonra çul, çaput dolardı. Sille'de de top atılırdı ama onun sesini değil de ışığını görürdük; Zindankale'deki evimizin üst katından...
 
15 yıl kadar önce ramazan ayında Konya'ya bir deprem musallat olmuştu hem de hiç böylesini görmemiştik, sürekli sallanıyorduk. Bir iftar vaktinde top atılır atılmaz deprem oldu, iftarı unutup sokaklara atmıştık kendimizi. Aynı sahne sahurda da tekrarlanınca deprem topa bağlanmış ve o günden sonra şehirde top atılmaz olmuştu.
 
Çat kapı iftara dönersek iftara çeyrek saat kala evde yemek ne yapıldıysa sarıp sarmalayıp, bohçalara dürüp konu komşuya, yayan yapıldak veya velespitlerle hısım akrabaya gidilirdi. Böylece hem yemekler paylaşılır hem de habersiz gidildiği için ev sahibi masrafa sokulmaz ne varsa paylaşılırdı. Tabii habersiz gittiğiniz için evde de bulamayabilirdiniz ama onun da çözümü bir başka kapıya gitmekti...
 
Şimdi lokantalarda verilen gösterişli iftar davetleri samimiyetsiz ve çok itici geliyor bana...
 
Haydi, bu akşam çat kapı bir iftara gidin tabii böyle gidebileceğiniz bir kapı varsa... hepimiz kabuğumuza ve billur kulelere çekildik; bir enaniyet, bir gurur kibir...
 
/Ah aradığım Konya mazideki bir ilmiş/
 
Demiştim bir şiirimde... her geçen gün daha da uzaklaşıyorsun Konya... oysa senin kabahatin yok; insanlarına bir şeyler oldu...
 
Çat kapı iftar çok gerilerde kaldı ve sen Konya, ütopyalarla içimizde büyüyorsun her şeye rağmen, hâlâ...
 
Ve bir mısra yalnızlığında düşüyorsun yine kalbime:
 
/Alâaddin Köşkü gibi ıssızım şimdi/
 
TAHİR SAKMAN
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.