YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

30 Nisan, 2025

YAYLI GELDİ KAPIMIZA DAYANDI (NECİP OĞLAN)





YAYLI GELDİ KAPIMIZA DAYANDI (NECİP OĞLAN)
 
Doktordur Eyüp Sabri. Karlı, ayazlı fakat pırıl pırıl, günlük güneşlik, aydınlık bir Konya sabahında, eski Beyşehir Hanı’ndaki muayenehanesini açar Eyüp Sabri. Güler yüzüyle şifa dağıtacaktır. Tatlı diliyle umut dağıtacaktır. Onulmaz dertlerin yıprattığı yorgun gönüllere, yaşama sevinci aşılayacaktır... Solgun hastaların gözündeki hayat ışığının yeniden ışıması, onun en büyük mutluluğudur.
 
Kardan ak beyaz gömleğini yeni giymişti ki kapısının önünde duran yaylının gıcırtısıyla irkildi, döndü baktı! Necip gelmişti! Yüzünden hiç eksik etmediği tebessüm daha belirgin bir hal aldı. Necip Oğlan derdi ona, nalbanttı... İyi arkadaştılar. Yıllardır hasretmiş gibi kucaklaştılar, öpüştüler... Necip Oğlan’ın tedirgin bir hali vardı. Anlam veremeyen Eyüp Sabri sordu: “Hastam var!” dedi, Necip Oğlan kısık bir sesle... Hemen çantasını alan Eyüp Sabri, paltosunu bile giymeden yaylıya bindi. Baruthane’ye doğru yaylının gıcırtıları dağılırken, Necip Oğlan suskundu. Necip Oğlan’ın elleri titremekteydi! Gazezler Sokak’a girmişlerdi ki Necip Oğlan elini kuşağına attı... Kara saplı kara kamasını, Eyüp Sabri’nin kardan ak gömleğinin sol böğrüne saplayıverdi.
 
Eyüp Sabri, önce ne olduğunu anlayamadı. Şaşırmıştı, şaka yapıyor zannetti. Fakat sol böğründe asılı kalan kamayı görünce, kardan ak beyaz gömleğinin kızıla boyandığını görünce anlar gibi olmuştu. Yıkılırken son bir gayretle yaylının kenarına tutundu. Gözlerindeki yaşlar, sanki kendi ölümüne değil de pek sevdiği bir can dostu kaybetmenin hüznüyle birikmiş gibiydi: “Neden yaptın öğür?  Neden! Neden! Neden! Biz dost değil miydik?” diyemedi. Sırt üstü karın üstüne yuvarlandı. Eyüp Sabri’nin al kanı, kara karıştı. Ak karların üstünde, al al gül açılmıştı sanki! Aniden çıkan rüzgârla kar, kan izlerini kapattı...
 
Neden mi vuruldu? Üzerine düşen kandan sorup öğrenen kar tanelerini de rüzgâr savurunca, nedenini kimse bilemedi. Yalnız geriye bir âşığın yaktığı yanık bir türkü kaldı; okunurken içinizi titreten ve sizi Eyüp Sabri yapan, Necip Oğlan yapan bir türkü:
 
Yaylı geldi kapımıza dayandı
Eyüp Sabri al kanlara boyandı
Seni vuran zalim nasıl dayandı
            Kahpe nalbant nasıl kıydın canıma
            Bu hainlik kalmaz senin yanına
 
 Gide gide gitmez oldu dizlerim
 Ağlamaktan görmez oldu gözlerim
 Sana tesir etmez m’oldu sözlerim
            Kahpe nalbant nasıl kıydın canıma
            Bu hainlik kalmaz senin yanına
 
 Gide gide iki sokak arası
 Yaktı beni genç oğlanın gaması*
 Sende kama bende hançer yarası
            Kahpe nalbant nasıl kıydın canıma
            Bu hainlik kalmaz senin yanına
 
 
 *Bu mısra Mazhar Sakman’ın türkü defterinde “Yaktı beni Necip’imin kaması” şeklinde yazılıdır.
 
TAHİR SAKMAN
 
 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.