ŞİİRDEN HAYATLAR

ŞİİRDEN
HAYATLAR
Ne
çok yitirdiğimizin çoğu kez farkına bile varamıyoruz…
Belki
de günün ekonomik koşulları bizleri bencilce hareket etmeye zorluyor… ama ne
olursa olsun yapılan hizmetin, iyiliğin, sevginin mutlaka bir karşılığı oluyor;
tıpkı, dayım Mehmet Ali Renkligündoğdu’nun Hocası Mustafa Tanrıkul’a yazdığı bu
şiir gibi bir vefa borcu olarak uzun yıllara meydan okurcasına…
Mustafa
Tanrıkul Hocam, şehrimizin saygın öğretmenleri arasındaki yerini uzun yıllar
muhafaza ederek ismini tarihe yazdıran öğretmenlerimizden… 28 Mart 2011
tarihinde 95 yaşında aramızdan ayrılmadan önce şehirde önemli izler bırakan bir
eğitimci…
Eskiden
Konya’da DDY’nin çırak okulu vardı, ilkokuldan sonra orta ve lise ayarındaydı.
Benim iki dayım da (Ali ve Mehmet Ali Renkligündoğdu) o okuldan mezundur. M.
Ali dayım müziğe çok meraklı ve bir o kadar da yetenekli bir insandı. Küçükken
önce yağ tenekesine teller takarak kendince bir saz yapmış sonra uzun
ağlamalardan sonra merhum anneannem tarafından kendisine bir cura alınmıştır.
M.
Ali dayım kendi kendine çalmayı öğrenmiş, kendini geliştirmiş ve şehrin nezih
gazinolarında; Torrans’ta, Meram’da, Dedebahçe’de uzun uzun yıllar çalmıştır.
Bağlamasıyla ve yanık sesiyle dönemin Konya’sında iz bırakmıştır. Âşık Salihi
ve Ahmet Özdemir sahne arkadaşıdır.
Dayım,
Meram’da şimdi Kafem olan yerde çaldığı dönemlerde, biz o zaman Muhacir Pazarı’nda
oturuyorduk, 1960’lı yıllar… Dayım rujlu mendilleri anneme getirirdi yıkanması
için… O yıllarda buna çok anlam veremezdim!..
Konya’da,
müzisyenler arasında adettir; Hacca gidilir, tövbe edilir ve bir daha saz, söz
meclislerinden uzak durulur… Dayım da emekli olduktan sonra Hacca gitmiş ve
tövbe etmişti, hatta daha da ileri giderek ne kadar ses kaydı varsa yok
etmiştir, ne yazık ki…
En
son bende bir kaseti vardı, onu vermedim, ama şimdi bulamıyorum, bir gün
bulursam mutlaka dijital ortama aktarıp yayımlayacağım, müthiş bir sesi ve
tezenesi vardı, rahmet olsun…
Dayım
çıraklık okulunda okuduğu dönemlerde Hocası ve aynı zamanda okul müdürü olan merhum
Mustafa Tanrıkul’a bir şiir yazarak duygularını paylaşmış. Hoca’nın emekli
olması üzerine 1978 yılında yazıldığını anladığımız bu şiiri, Hoca’nın oğlu, Muzaffer
Tanrıkul saklamış. Dayımdan el yazısıyla hatıra kalan şiirden anladığımız
kadarıyla Hoca öyle bir seviliyormuş ki “babamız sönük kalır” gibi ifadeler
sevginin derecesini anlatıyor.
Muzaffer
Bey’in anlattığına göre, Hoca da dayımı çok severmiş hatta 1968 yılında merhum
Tanrıkul’un kızının Konya Subay Orduevi’nde yapılan düğününde çalıp söylemiş.
Söz
elbette uçar ya yazı ya şiir ya sanat; onlar yüzyıllara, binyıllara emanet…
Bir
şiir bazen… bazen değil her zaman şiirdir ve yaşamın bir kesitini anlatırken aslında
anlattığı hayatlardır…
Onlar,
şiir gibi insanlardı; hayatları da şiirdi zaten…
TAHİR
SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.