YAŞAM SEVGİYLE BAŞLAR

31 Temmuz, 2025

EKMEĞİ EKMEĞE KATIK ETMEK


 

EKMEĞİ EKMEĞE KATIK ETMEK
 
Ekmeği, ekmeğe katık eden bir nesiliz biz…
 
Siz bunun tadını asla bilemezsiniz! Biz Konyalılar, ekmeği şöyle “yemeğe banarak” yemezsek karnımız asla doymaz. Makarnanın, bulgur veya pirinç pilavının yanında ekmek yemezsek karnımız nasıl doysun!
 
Kocaman bir somunu (o kocaman somun şimdi minnacık oldu) bir dilim peynirle veya bir domatesi tuzlayarak yemeyi kesin biz icat etmişizdir. (Amerikalılar yetiştirmiştir ama Konyalılar da yemesini bilmiştir!) Yani utanmasak etli ekmeği de ekmekle yiyeceğiz! (Bunu şimdi icat ettim, günümüzün hayat pahalılığında epey işe yarar!)
 
Yer sofraları vardı eskiden; anam tertemiz bir örtü getirir odanın ortasına serer üzerine tahta siniyi koyardı. Bir tas çorba veya yemek ne varsa tahta kaşıklarla dalardık... Mutlaka tembih edilirdik hatta hafiften uyarılırdık “ekmeğine katık et” diye… Bu uyarı, “az yemek, çok ekmek” demekti…
 
Bizler iki dünya savaşı ve Millî Mücadele’yi görmüş, şehit vermiş bir neslin torunları, çocukları olmamız hasebiyle aslında bu gayet doğaldı. Az yemek, çok ekmek yedirmişlerdi bize ama karşılığında özgür bir vatan bırakmışlardı… Ruhları şad olsun…
 
Çıraklık dönemlerimizde İstanbul Caddesi’nin ara sokağındaki Anadolu Lokantası’na giderdik öğlenleri kuru fasulye, pilav yemek için. Tabii önce başında beklediğimiz adamın bir an önce yemeğini bitirip kalkmasını sabırsızlıkla bekleyerek… Tencerenin başında İlyas Usta’nın gür ve neşeli sesi duyulurdu, sanki yemek değildi pişirdiği; sevgiydi, saygıydı…
 
“Bu ne len! Az guru, az pilav çok ekmek!”
 
İlyas usta ne yapsın; bir tas çorbayla veya az kuruyla bir ekmek yiyen çıraklara, kalfalara nasıl ekmek yetiştirsin?.. Tabii İlyas Usta işin şaka tarafındaydı, rahmet olsun…
 
Bu şehir tahıl ambarıydı… umarım hâlâ öyledir!
 
Tahıl ambarı olmanın getirdiği bir ayrıcalıktı belki de ekmeği çok yemek… Hiçbirimizin tandır ekmeğinden, yufka (şepit) ekmeğinden vazgeçemediği bundandır ama ne hikmetse çarşı ekmeğini istediği kalitede yiyemez Konyalı…
 
Son dönemlerde ekmek çeşitleri çoğaldı, tam buğday, tam tahıl, çavdar, siyez buğdayı, kepekli vs… Normal ekmeğin bir narhı var ama diğerlerinin bir standardı olmamalı ki herkes kafasına göre bir fiyat belirliyor:
 
Mesela tam buğday ekmek bazı fırınlarda 20 liradan satılırken bazılarında 25 lira… Kepekli ekmeklere boya konulduğu iddiaları vardı bir zamanlar, tam buğday ekmekte de bazı fırınların ekmeklerinin rengi ne yazık ki farklı farklı çıkıyor. Kimseyi zan altında da bırakmak istemem umarım fırınlarımız bu konularda da denetleniyordur.
 
Tandır ekmeği ise şu an 25 TL’den satılıyor. Bir Konyalı olarak tam damak tadımıza hitap eden bu ekmeği her zaman almak isterim ama 25 lira olunca insan biraz değil çok düşünüyor… Bu ekmeği tandırlarda pişirmek oldukça zahmetli bir iş, bu nedenle fiyatına bir şey diyemiyorum ve hak ettiklerini düşünüyorum.
 
Üç lira, beş lira ne olur ki demeyin çünkü ekmek her gün birkaç tane alınan temel gıdamız, böyle olunca hesap tutmak şart oluyor. Belediyenin tam buğday ekmeğiyse 14 liradan satılıyordu ama şimdi “sağlık için tam buğdaya tam destek” ismiyle bir kampanya yaparak tam buğday ekmeğin fiyatını 11 liraya indirdiler. İşte halka hizmet budur…
 
Karatay Belediyesi bu konuda; halk sağlığına ve beslenmesine verdiği önem için alkışı hak ediyor…
 
Artık tam buğday ekmeği, ekmeğimize katık edebileceğiz…
 
TAHİR SAKMAN
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.