EKMEĞİ EKMEĞE KATIK ETMEK

EKMEĞİ
EKMEĞE KATIK ETMEK
Ekmeği,
ekmeğe katık eden bir nesiliz biz…
Siz
bunun tadını asla bilemezsiniz! Biz Konyalılar, ekmeği şöyle “yemeğe banarak”
yemezsek karnımız asla doymaz. Makarnanın, bulgur veya pirinç pilavının yanında
ekmek yemezsek karnımız nasıl doysun!
Kocaman
bir somunu (o kocaman somun şimdi minnacık oldu) bir dilim peynirle veya bir
domatesi tuzlayarak yemeyi kesin biz icat etmişizdir. (Amerikalılar yetiştirmiştir
ama Konyalılar da yemesini bilmiştir!) Yani utanmasak etli ekmeği de ekmekle
yiyeceğiz! (Bunu şimdi icat ettim, günümüzün hayat pahalılığında epey işe yarar!)
Yer
sofraları vardı eskiden; anam tertemiz bir örtü getirir odanın ortasına serer
üzerine tahta siniyi koyardı. Bir tas çorba veya yemek ne varsa tahta
kaşıklarla dalardık... Mutlaka tembih edilirdik hatta hafiften uyarılırdık
“ekmeğine katık et” diye… Bu uyarı, “az yemek, çok ekmek” demekti…
Bizler
iki dünya savaşı ve Millî Mücadele’yi görmüş, şehit vermiş bir neslin torunları,
çocukları olmamız hasebiyle aslında bu gayet doğaldı. Az yemek, çok ekmek
yedirmişlerdi bize ama karşılığında özgür bir vatan bırakmışlardı… Ruhları şad
olsun…
Çıraklık
dönemlerimizde İstanbul Caddesi’nin ara sokağındaki Anadolu Lokantası’na
giderdik öğlenleri kuru fasulye, pilav yemek için. Tabii önce başında
beklediğimiz adamın bir an önce yemeğini bitirip kalkmasını sabırsızlıkla
bekleyerek… Tencerenin başında İlyas Usta’nın gür ve neşeli sesi duyulurdu,
sanki yemek değildi pişirdiği; sevgiydi, saygıydı…
“Bu
ne len! Az guru, az pilav çok ekmek!”
İlyas
usta ne yapsın; bir tas çorbayla veya az kuruyla bir ekmek yiyen çıraklara,
kalfalara nasıl ekmek yetiştirsin?.. Tabii İlyas Usta işin şaka tarafındaydı,
rahmet olsun…
Bu
şehir tahıl ambarıydı… umarım hâlâ öyledir!
Tahıl
ambarı olmanın getirdiği bir ayrıcalıktı belki de ekmeği çok yemek… Hiçbirimizin
tandır ekmeğinden, yufka (şepit) ekmeğinden vazgeçemediği bundandır ama ne
hikmetse çarşı ekmeğini istediği kalitede yiyemez Konyalı…
Son
dönemlerde ekmek çeşitleri çoğaldı, tam buğday, tam tahıl, çavdar, siyez
buğdayı, kepekli vs… Normal ekmeğin bir narhı var ama diğerlerinin bir
standardı olmamalı ki herkes kafasına göre bir fiyat belirliyor:
Mesela
tam buğday ekmek bazı fırınlarda 20 liradan satılırken bazılarında 25 lira… Kepekli
ekmeklere boya konulduğu iddiaları vardı bir zamanlar, tam buğday ekmekte de
bazı fırınların ekmeklerinin rengi ne yazık ki farklı farklı çıkıyor. Kimseyi
zan altında da bırakmak istemem umarım fırınlarımız bu konularda da
denetleniyordur.
Tandır
ekmeği ise şu an 25 TL’den satılıyor. Bir Konyalı olarak tam damak
tadımıza hitap eden bu ekmeği her zaman almak isterim ama 25 lira olunca insan
biraz değil çok düşünüyor… Bu ekmeği tandırlarda pişirmek oldukça zahmetli bir
iş, bu nedenle fiyatına bir şey diyemiyorum ve hak ettiklerini düşünüyorum.
Üç
lira, beş lira ne olur ki demeyin çünkü ekmek her gün birkaç tane alınan temel
gıdamız, böyle olunca hesap tutmak şart oluyor. Belediyenin tam buğday ekmeğiyse
14 liradan satılıyordu ama şimdi “sağlık için tam buğdaya tam destek”
ismiyle bir kampanya yaparak tam buğday ekmeğin fiyatını 11 liraya indirdiler. İşte
halka hizmet budur…
Karatay
Belediyesi bu konuda; halk sağlığına ve beslenmesine verdiği önem için alkışı
hak ediyor…
Artık
tam buğday ekmeği, ekmeğimize katık edebileceğiz…
TAHİR
SAKMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişisel haklara ve yasalara uygun olmalıdır, yorumlarınızdan dolayı sorumlu olacağınızı lütfen unutmayınız.